BÜLENT ÖZDEMİR ÖZDEMİR ASAF ŞİİRLERİ

BÜLENT ÖZDEMİR ÖZDEMİR ASAF ŞİİRLERİ

Bülent Özdemir

Sevgi ruhun minnettarlığını taşır bedende... Büyükten küçüğe ve nesilden nesile... Sabır büyütür nasırlı eller toprakta. Gelinciklere borç verir hayatını bir kadın.. Yıllar önce aldığı borcun yerine minicik bir diyet olsun diye... Sonra bir adım daha öteye; büyüyüp yürüyecek dağlara yol verir sırtından... Sevgiyle yücelen ruhundan...

Kendi başarılarımı kıskanmamalıyım... Giyindiğim çuvallar yakışmaz sonra, korkuyorum... Zamanın donduğu anlar da olmasa peri bacalarından ibret almazdım sabır adına... Yüzyıllara meydan okurcasına ayakta kalmak, tüm darbelerden sonra var olabilmek ve oldum diyebilmek... Riyakarlık değil bu, heder etmedim sevgiyi...

Ölsem bile ölmemeliyim şimdi. Yalnızlığa kurduğum bulutlardan inmeliyim, dondurulmuş zamanlara bir şimşek gibi çığlıklar eşliğinde sessizce... Çözülsün artık zamanı hapseden buzlar... Unutmadan devretmeliyim borçlarımı gelecek neslime... Yorgun bedenlerden almalıyım ruha can katan ağır sevgiyi kendi sırtıma...

Oğul beni değil; torununu al sırtına... Sen de yol ver büyüyüp yürüyecek dağlara...

Bülent Özdemir
..

Devamını Oku
Bülent Özdemir

Vulsat destur çekmezse eşikten atlarken, uğursuz buluşmalar çuvala girer karanlıkta... Gecenin ruhu görünmez olup kendini minare gölgesine çalar da günahtan kan damlar toprağa ve sıçrar oradan da baharda açan her bir yaprağa... Burç falları çaresiz dönence arar içinden, deliye döner falcılar doğan günle gelen yalandan...

Camsız gözlük takan köşeli çengiler at koşturur düz ovada, keklikler güler karga yerine bir onlara bir kendilerine... Maymun iştahlı kargalar da düzgün yürüme öğrenir yalancı yarışmalardan... Gergin davullar helallik ister derisi için, mundar olmasın diye kesilen koyunlardan... Durmadan... Kaşar olunan oyunlardan...

Ben bilirim, okurum, dokurum... Yazarım, çizerim, ezer geçerim... Bir çuval pislik hep durmadan dönerim... Severim hem de çok severim... Kör kütüğüm ya onu da içerim... nasıl ama değil mi içinde çok güzelim? ! . İlham mı geldi ne? Hele ben bi helaya gideyim...

İşte böyle büyür delik durmadan... Sesler gelir bir o yandan bir bu yandan. Bin bir delikli bir zurnadan... Ah ne olur ben de içeyim... Taşına toprağına kurban olduğun o kurnadan...

Taş kalmadı düvelde... Çıkar yediyi yirmi birden say hele... Elde var mı üçün içinde birden ziyade...

..

Devamını Oku
Bülent Özdemir

Derdi sevdiğin yardan alsın gözlerin
Ömrü verdiği yerden çalsın gözlerin

Gelen geçen görsün halin sorsun
Kıyam dursun ağlasın kapansın gözlerin

Ölme ölüm senden bezgin dursun
Aşkın için yeniden açılsın gözlerin

Elden gelmesin can içinden olsun
..

Devamını Oku
Bülent Özdemir

Secdenin karanlığından bakıyorsun, sıcacık güneş gözlerinde... Sosyetesini yitirmiş şehirlerin donukluğunu aratmayan nefesleri ısıtıyor sesin... Samimiyetin yaldızlı günahlarla savaşa tutuşmuş... Dualar dökülmüş her yana... bilmiyorsun... Toplayıp atamıyorsun...

Gelecek mi rüyalarında... Geçmiş mi yaşananlar... Hiç durmadan gerçeğe gidiyor hayallerin.. Sanki bitmeyen bir büyü yazıyorsun safrandan kaybolmuş ciltlere... Paylaştığın samimiyet mi, bilmeden işlediğin günah mı? ..

Görmediğin, göremeyeceğin kalplere inanıyor bir yanın... Bir yanın aynada inanmadığın... Bazen de camdan bakakaldığın. Ve öbür yanın reddedemediğin mirasın...

İlacını taşıdığın dertlerin var... Arayınca bulduğun şifaların... Neresindesin hayatın? Başın da mı heyecanın... Yada ortasından mı başladın ya da sonunda mısın korkmadığın... Yoksa her an içinde mi kışın ve baharın? ..

Ben mi hocam?
Ben en sonunda kışlardayım... Öbür taraftan yani bir başka sıradan... Ebabiller gibi ıslık çalarım bazen... Deliksiz ney’e nefes veririm... Ertelenmiş zamanları yaşarım da, tüm hayatı rüya sanırım ben...
..

Devamını Oku
Bülent Özdemir

Gönlümden gül çalarken, aç olduğun için bunu yaptığını bilseydim... Bir gülden elde ettiğinle bir ömür doyacağını düşünebilseydim... Kan ter içinde kalana kadar koşmazdım peşinden yalnızlık...

Özlem de verirdim yanında... Ziyaret için geldiğini sandığım o mezar taşının başında... Fesleğenlerden neden almadın yalnızlık...

Bir kişilik yemek yapmak çok zordur bilirim... Misafir olurdum sana... Çocuk seslerinden katık yapardım ben de yalnızlık...

Günler ölmeden, yıllar doğmadan geçmez yalnızlık... Zaman sağır ve dilsiz... Umut sevap gibi kapkara gözlerimde yalnızlık...

Dertler deniz gibi, yüklenmişim omuzlarıma... Sana da can veririm gir içime yalnızlık...

..

Devamını Oku
Bülent Özdemir

Saçların dökülmüş gök yüzünden
Sessizce gelivermiş kar taneleri...
Güneş korkmuş halinden
Keskin kılıç gölgesinde
Soğuk bir türkü yanmış
Gecenin güzel ölümünde...
Yaşların dökülmüş gül yüzünden...
Bülbül sevivermiş sarı laleleri
Karanlık bıkmış gündüzden
Bir alem daha var
..

Devamını Oku
Bülent Özdemir

Umudu mu ağlatıyor bu esaret beni mi? .. Bir günah... Bin suç ve hep cehennem mi? .. İmtihan mı emanet edilen, veya benlik mi taşınan... Yasak olan cennet mi yoksa yenilecek meyve mi? .. Olmasa olmaz mı? ..

Sabır öğrettiğim insanlar taşa döndü bir bir kalbimde... Samimiyeti kalmadı sözün, isimsiz eşyalar yakama yapışırken, çamura düştü ruh... Güven öldü sonra taş bağrımda... Ölüm sonsuzluğu öldürdü, cehennem başladı şimdi bu dünyada...

Pişmanlığım perişan etti gölgemi.. Bir salyangoz sakinliğinde tutundum hayata yumuşakça... Hani; sevdanın zor olanı düşmüştü ya Züleyha’ya, ben de Yusuf gibi durdurulmak istedim tövbelerimle... Barış istedim hayatımı hapsettiğim kelebek kafesinde... ve vazgeçtim üç günlük dünyadan...

Yinede güvenmedi sınırlar bana bu çemberde... Süründüğüm gündüzde ve öldüğüm her gecede... Ben şimdilerde, nefes alıp veriyorum işte içinden çıkamadığım büyük bilmecede...

Ama elimde olsa idamı seçerdim... esarete yeğdir diye... Umudum ağlıyor şimdi bu zindanda... Olur da göz yaşlarım taşın bağrını deler diye...

..

Devamını Oku