Söyle sözün eyle virân
Dönsün gönlüm gonca güle
Fazla vurup, yakma hemân
Bende dönem siyah küle
Soram gidip nerde vatan
sen ne hurûşan anımda çıkageldin uzaktan
en esrarlı yarın sana adanmaktaydı
bilmedim hiçbir zaman ne kadar zalimmişim
sen dizginleyene dek gönül aldanmaktaydı
nemli gözlerdin sanki mağlup olmuştun
olamazdın, olmamalıydın
en güzel şiirlerin yazıldığı şehir
ne güzel türküler söylerdin bana
kim derdi bâd-ı sabanın en manedâr anında
beyaz yeleli atlar beklerken, gökyüzünün mavisinden
karşıma vahşiliğin, en anlamsız ufukları çıkacak
sen giderken ben bülbül hüznüyle ordaydım
Bu akşam yine sen vardın evde
Köşede, bahçede, tüm resimlerde
Ve dün yine rüyama, çıkıp geldin de
Bir kez olsun eline dokunamadım
İçimde sızımla avunuyorken
özlemin yara yapayalnızım
sevmek istiyorum, sevemiyorum
sensiz kalmak mıdır hep alın yazım
kalmak istiyorum,kalamıyorum
esirgedin kara göz ve kaşını
Yoksulluğuna eğilme zakkumların
Bırak! Umarsız kalsın zambaklar isterse
Bilmez misin ufkumu karıncalar kararttı
Avunsun Huzeyfesi çığlığına Yusuf’un
Bu Firavun gemisi ne ister bulutlardan
Söyle hangi matemli deniz
ben ki saf kanatlı bir papatyayım
ufacık vücûduma yüklüdür kafdağı
bir zavallıyım ki arşı bulayım
budur sancılarımın derin kaynağı
hasretim sana
güzel gözlerine
bilir misin ayrılığı
yalnızlığı, sensizliğin acısını
uykusuz geceleri
sevdim seni, seveceğimde üstelik
Yok işte kimseye ihtiyacım
Bir yeşil gözlerine muhtacım
Sen yokken, ne acım bitti, ne dert
Tek gel de, bir selama muhtaç et
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!