Gözün görmediğine gönülden meftun bu mecnun.
Öyküden öte, masaldan ziyade; efsane tüter yürekte.
Ru-i mahşer midir vuslat?
Matemi susmaz ki öteye sürüklenen yârin ziyanı.
Elde değil, aşkın kendisi mecnuna gayri kabil.
Duası tutar ayakta, gerisi “Ya Sabır! ”
Eller cepte, kırık yeşili gözleri seğirtir sokakların yabanıl yarsızlığını.
Ne görmüşlüğü, duymuşluğu vardır sadece; aşk kulağa fısıldadı evvel.
Sevda büyütür Ozan’ı,
Eskilerden daha da eskitir.
Vadesi dolmuş kadar kederlenir insan.
Dedesi bile cahil görünür göze.
İsminden bile milyon şiir dökülür defterlere.
Dudaklarına yârin, kaç sevgili doymuştur ki?
Ok yaydan çıkar gibi gelemedim.
Yastığa değen saçları kıskandım.
Matemine başlamışlar.
Ağır ağıtlar döküldü sabahımın dördüne.
Dört duvar, dört hançer, dört yandan gözyaşı.
Anlamalı oysa, yar ölürken kanatsız kalmak,
Nasıl da çürütür usumu.
Verebilseydim;
Ellerimin kanı çekilinceye,
Rabbime bin avuçla,
Dudaklarım kuruyuncaya değin,
İliklerimi boşaltırdım.
Kara toprak açtı ya kucağını,
Ardından ıslandı yüreğim,
Raks eder gibi çırpındı.
Ağlamak senden sonra gerçekti.
Toprak örterken seni, yol param birikti cebimde.
Olası depremlerin tümü vurdu yaban viranemi.
Pirüpak oldun da sen,
Rüsva olmadan varabilsem derim artık.
Ayrılığın sonu vuslat; bilirim.
Ganimet değil ya dünya;
Azgın bir nehir de beni alır nasılsa….
Kayıt Tarihi : 15.1.2009 16:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
saygılar sunarım.
gecenin dilinden ağıt dinlerim
kavrulur yüreğim aşk gelir dile
kandırmaz yağmurlar su/sar inlerim
saygılar
TÜM YORUMLAR (2)