Sevgili Ozan!
Her seven yürekte zonklayan sarı dolamalı bir sancı vardır. Bir de kül sızıdan uç veren yıldız çiçeği, karanfil ya da gül vardır...
Acıdan... en acıdan söz ediyorsun... Ozanlar bu acıların çok dahasını bilir...Ama, bunu yaşar mı, yaşamaz mı kim bilebilir ki... Acının ak umutlara karadöl olduğunu... böylelikle insanın sevileştiğini, sevecenleştiğini, yüreklerde sevdikleri ile nasıl özdeşleştiğini sana nasıl anlatabilirim Ozan...
Sevinin en saygın, en arıl duygularda başladığını, bakışların buluşmasından nasıl doğduğunu söylemeye gerek var mı? Bunları bilirsin Ozan... Ama, bunların birbirinden kaçırılışında yürek suskunluğunun başlattığı erimeleri hangigöynük sözcükler anlatabilir? Sen Ozansın, pınar dizeli Ozan...Söyle; o iç erimeyi nasıl yansıtabilirsin dizelerine tam olarak?
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,