Karabataklar batıp çıkıyor
Erkenden gelen karanlıkla beraber
Kış güneşi sıcaklığını alıp giderken
Tenimde titreşimler dolaşıyor
Adadan uzaklaşırken son bir defa
Sırtımda yaşımdan fazla bıçak
Hepsi de erişemeyeceğim kadar uzak
Kelimeler ağzımdan çıkmıyor
Bir sağa bir sola çarpıp duruyor
İçimde yankılanıp sönüyor
Zaten avuçlarım terliyor
Deprem ile doğdu deprem ile öldü dersiniz,
Arkamızdan utanarak…
Belki birileri ders çıkarır bizim yok oluşumuzdan.
Zaten varlığımız kuşkulu.
Biz unutulmuş nesil!
Gelecek ben miyim?
Geleceksem neredeyim?
Trafiğe takıldım galiba
Beni beklemeyin.
Gelecek ben miyim?
Gün bitmiş havlıyor köpekler
Issız, yolu bozuk sokağımda sadece bu sesler
Tek bir ışık aydınlatıyor
Ağacın çıplak dalları çıtırdıyor
Gölgeleri düşüyor tavanıma
Bir katilin elleri gibi boğazımı arıyor
İçimdekileri sürdüler,
Pay ettiler her yerimi,
Vahşice yıktılar beni.
Kentsel dönüşüm projesi.
Doğdum tekrardan,
Korkuyor sadece
Duvarlar örmüş her yere
Bir bilse
Bir görse
Küfrederdi kendine
Bu bedenim nedir ki?
Hakikatimi sarıp sarmalayan bir ambalaj
Yeter ki içindeki bozuk olmasın
Hakikati bedenimde arayanlar utansın
Sonsuz ruhumun ışığı seni aydınlatabilecek iken
Neden yorgun cesedime bakarsın
Tırmanırken virajlı yolları
Birden yoldan çıktım.
Her şey tam yolundayken,
Yollarımız ayrıldı öngördüğüm geleceğimden.
Uçurumdan aşağı düşmek,
Hayatım oldu birden.
Bir tarafım sözde ütopya,
Öbür tarafım sözde distopya.
Duruyorum ikisinin arasında.
Bu üç tarafı denizle çevrili kaya parçasında,
Elim kolum bağlı bekliyorum sonumu.
Sonum bu bereketli toprakların altında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!