TÜRKMENOĞLU DESTANI (3)
Kor ateş yandığında geriye külü kalır
Küllenmiş bir ateşin külüdür Türkmenoğlu
Kış çetin geçse bile yerini bahar alır
Bahar gelince açan gülüdür Türkmenoğlu
***
Sevenleri yaşat ki ; sevdâlar yaşasın der
Yaşanırsa sevdâlar bir ömür mutlu eder
Melekler de gün gelir, yuvadan uçup gider
Gelinlerin duvakta tülüdür Türkmenoğlu
***
Duyduğunda uyanır, horozun ötüşünü
Hayal eder sahilde, kumlarda yatışını
Nemrut'ta seyre dalar güneşin batışını
Dağ üstünde krater gölüdür Türkmenoğlu
***
Yanlış yola meyletmez gitse de geri döner
Bilir ki yalancının mumu çok çabuk söner
Güzel olan ne varsa her zaman onu dener
Hakk'a doğru gidenin yoludur Türkmenoğlu
***
Akşam güneşi çıkar, güzeli görüp vurur
O güzeli görenin dili damağı kurur
Nice kilitli kapı, açanı bekler durur
Kilitlenmiş kapının koludur Türkmenoğlu
***
Ülkemizde dört mevsim nice ürün yetişir
Kiraz festivalinde âşıkları atışır
Bahçesinde, bağında serçe, bülbül ötüşür
Bursa'nın şeftalisi suludur Türkmenoğlu
***
Yaşın ilerlese de senden büyüğü vardır
Hep saygılı davranmak bilene edep, ardır
Sohbetini dinlersen öğrendiklerin kârdır
Sevgi, saygı, hürmetle doludur Türkmenoğlu
Ozan Türkmenoğlu
TÜRKMENOĞLU DESTANI (4)
Allah bize yeter der; O ne güzel vekildir
Yüce Mevlâ'm her zaman uludur Türkmenoğlu
Eşi benzeri yoktur, O her zaman tekildir
Mevlâ'mızın şükreden kuludur Türkmenoğlu
***
Her yöreden yiğitler, ozanlar çıkagelmiş
Mecnun çöllere düşmüş,Ferhat da dağı delmiş
Kimi yaban elleri kendi vatanı bilmiş
Köroğlu'nun vatanı Bolu'dur Türkmenoğlu
***
Doğuda metrelerce yağan karlar bıktırmış
Hastaları bindirip kızaklarla çektirmiş
Mart kapıdan baktırıp kazma kürek yaktırmış
Mart'ta çiçeği döken, doludur Türkmenoğlu
***
Var orta oyununda Pişekâr, Kavuklusu
Her zaman hoşa gider pilavın tavuklusu
Dağdaki Köroğlu'nun olmaz mı yavuklusu
Yiğidin korktuğu yer soludur Türkmenoğlu
***
Yolculuğa çıkarken önce bir yola bakın
Beşe kadar sayarsan hafta sonu çok yakın
Pazartesidir diye sendroma girme sakın
Haftada ikinci gün Salı'dır Türkmenoğlu
***
Güneşin aydınlatıp karanlığı boğduğu
Çamlıbel tepesine kışın karın yağdığı
Plevne'yi savunan komutanın doğduğu
Gazi Osman Paşa'nın ilidir Türkmenoğlu
***
Sezar'ın "Geldim, Gördüm, Yendim" dediği kale
Kanlı Zela savaşı, kolay değildi dile
Zela ismi dönüşür, ilçenin adı Zile
Doğum yeri, tarihî Zile'dir Türkmenoğlu
Ozan Türkmenoğlu
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
TÜRKMENOĞLU DESTANI (1)
Millî ve de manevî değerlere saygılı
Manevî duyguların dilidir Türkmenoğlu Şehitlerin otağı vatan için kaygılı
Coşan millî duygunun selidir Türkmenoğlu
Karşıdır tüm dünyada yapılan zulümlere
Kalbiyle, kalemiyle, buğzeder zâlimlere
Her zaman ...
TÜRKMENOĞLU DESTANI (2)
Kelime-i şehâdet şahididir tevhidin
Yüce Mevlâ'm her zaman uludur Türkmenoğlu
Bineceği; vurulup düştüğünde şehidin
Bayrağına sarılmış salıdır Türkmenoğlu
Nice el sanatları; el emeği göz nuru
Hepsi de bu vatanın baştan başa gururu
Çalış ...
TÜRKMENOĞLU DESTANI (3)
Kor ateş yandığında geriye külü kalır
Küllenmiş bir ateşin külüdür Türkmenoğlu
Kış çetin geçse bile yerini bahar alır
Bahar gelince açan gülüdür Türkmenoğlu
***
Sevenleri yaşat ki ; sevdâlar yaşasın der
Yaşanırsa sevdâlar bir ömür mutlu e ...