Sanma ki bu devran böyle gidecek
Keser de dönecek sap ta dönecek
Atasın ektiğini oğlu biçecek
Salkım koruk iken yenir mi sandın ?
Gözdesi dururken sokak itine
Dün gece gördüm seni düşümde
Sokakların aynı eskisi gibi ...
Gençliğimi verdiğim yokuşlar gene
Dimdik ve mağrurdu eskisi gibi
Yüzler güler ihvanında
Hata görmez meydanında
Balım Sultan erkan yürür
Sarı Saltuk Dergâhında
Selam olsun Kartal Baba
Çiğnetmez bayrağı sütü bozuğa
Bir değil binlerce bekle gör daha
Atsızca korkusuz, kelle koltukta
Geliyor, yoldadır üzülme sakın
Kasım 2009
Bir Nisan günün gece birinde
Düşündüm bir daha gelir mi diye
Gelmezse bu dünya ne diye dura ?
Sorarak dindirdim yürek yasını
Gökbörü en önde bayrak açacak
Mertlik hırkasını sırtına giydi
Yezit ‘in zulmüne boyun eğmedi
Kerbela çölünde şehid edildi
Es selam adınla karşıla Tanrı’m
Aylardan Muharrem evlatlar yasta
Müşkülü olana iletmektir gayemiz
Kırk budaklı şamdanda bir yanmaktır düşümüz
Erik baba lokmasını çevirmek olur mu hiç
Dostumuzla beraber kanamaktır düşümüz
Mübariz * Marşı
Seksen sekiz yılının Şubat Ayında
Azerbaycan , Bilesuvar ,Aliabad’da
Bir yiğit Türk oğlu geldi acuna
Adını huyuna göre de aldı
OĞUZ'A
Evlat deyince param parayım
Yüreyi dağlıyım, eli kanlıyım
Küçük oguz babam diye haykırır
Duramam yazarım gönül sözünü
Aşk ile yürü can bu yolda
Bir erin damenini tutanlardan ol
Kendi kendini övenlerden değil de
Övülünce başını eğenlerden ol
Sen sen ol emanete göz dikme
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!