saçlarım dusuyor omuzlarıma
omuzlarım dusuyor
dusuyor elimden kalem
sairliğim yenik dusuyor
mısralar dusuyor kağıtlara
kağıttan uçaklar dusuyor
ne zaman gidecek olsa yaz,
yağmur yağsa ne zaman
böyle duraksız,
bilirim;
ağlamaklı bakar gözlerin...
gökyüzü,
üzerinde beyaz tebeşir lekeleriyle
kara bir tahta.
sırt çantamda,
bir kutu boya kalemi;
yarısı siyah yarısı beyaz...
işte şimdi,
tam bu saatte
bir kez daha anlıyorum ki,
yokuz biz bu oyunda.
çalınmış tüm rollerimiz
ve sahneye uzaktan bakan gözlerimiz,
bir kadin tanidim,
bir bardak cay icimi gecti omrumden.
ve kimbilir kac kez gecmisti
yasadigim bu evin onunden...
huzunluydu bir yani,
Herkes
görmek istiyor sevdigini,
oysa ben,
seni görmeden
sevmeyi seviyorum.
benden uzak,huzurlu,
acılarımı yüklenenmeyen bu kentin sokaklarını
arşınlasamda gün boyu,
ne yol biliyorum ne de iz...
şaşırıyorum yolumu,
terkettiğim o kenti hatırladığım zamanlar!
ki o kenti unutturacak
ayrılıksa bu çağda bütün sevmeler,
bütün sevmelerin sonu,
ayrılıksa eğer,
beklemem "git" demeni...
giderim
büyüyen göz bebeklerime
bilmiyorum,
bir daha çıkacak olursan karşıma,
inanır mıyım sana yeniden,
bırakır mıyım herşeyi bir tarafa...
hatta şiiri bile! ...
düşün ki
son bir hamleyle tutunmuşsun geceye
tutulmuş gökte ay,
gözyaşına yansımış gülen yüzündeki
saklı kalan hüzünlerin...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!