Yatağın üzerine fırlayan koluma ilişti gözüm. Pembecik zavallı kolum, cansız yığılıverdi. Daha dün gözdesiydim melek yüzlü şeytan kızın.Oyuncakçı Derman Amca kulağıma fısıldamıştı: “ Buraya yazıyorum,sen bu evde rahat edersin..Uslu,cici bir kızcağıza benziyor..”
Sarı otomobil fırdolandı.Fiyakalı düdüğünü öttürdü bir iki.Binip de içine kaçıp gitmek istedim başka diyarlara.Matbu bir kağıt suretindeki suratımı asamadım.Menşei belirsiz fikrimi mimiklendirmek kabiliyetinde değildim ki..
Kızın anasıyla babası bağrıştılar birbirlerine yine. Kız tuşlarında tepindiği orgla olanca hızıyla eşlik etti onlara. Yansıtma denilen savunma mekanizmasını seyreyledik aşikar olarak. İki gün evvel de kocaoğlan ayının kulağını defnettik, kızın babası eve geç geldi diye.
İşte boyama merasimi başlıyor… Ak ta belli olacak kara da..Siyah pastel iyice küçülmüş,boyama kitabı adamakıllı siyah.Çiçekleri kırmızıya boyamalısın diyor anne..Sen karışma diyor baba..Sen karış ta gözlerimiz yaşarsın diyor anne.Demiyor çocuk,çığlık çığlığa susuyor.Susuyor ve resimli masal kitabını karıştırmaya başlıyor..İlk sayfayı hızla çeviriyor.Resimsiz.Arka sayfadaki bebek ve annesine bakıyor bir süre.” Pamuuuk’ diye sesleniyor sevecen ve tanıdık bir sesle.Bir sonraki sayfaya geçmeden evvel elbise dolabına koşuyor.Çocuk bayramında giydiği pembe elbisesini çıkarıyor.Kırık ayna elbisenin etek kısmını gösterebiliyor ancak..’ Prenses ‘ diyor mağrur bir edayla..
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,