Oyuklarımız Vardı... Şiiri - Kazım Karagöz

Kazım Karagöz
9756

ŞİİR


32

TAKİPÇİ

Oyuklarımız Vardı...

Babam geldi gezeve, oh be! dedi oturdu
Kuru toprak da olsa orası bir konfordu.

Yaz günü sergi vakti, akşama dek yorulmuş
Ağır işler üstünde; yük çekmiş, sergi yuvmuş.

Hiç de oh demez idi, demek bu gün yorulmuş,
Yarına bitsin diye işlerle çok yoğrulmuş.

Bubaaam! deyip atladım hasretle kucağına
Oğğlumm! deyip sarıldı, bastı beni bağrına.

Demin hasret demiştim, evet bize hasretti,
İki saatlik süre ne uzun beklemekti...

Hava biraz karardı, ekmeği yedik erken
Zamanı fark etmedik, biz baba oğlum derken.

Vakit ilerleyince çöktü ağır dinginlik,
Ağustos sonundayız, yeni geldi serinlik.

Ay dede tam dolunay, uzaklar bir kıpırtı,
Köy taraftan geliyor ılıkça bir hışırtı…

Net bir karaltı seçtim, komşu bağın içinde,
Hafif hafif yükseldi, güpürtüler içimde.

Karaltı insan gibi bir ağaçta asılı,
Babam burda olsa da dişim çenem kasılı!

Sağa sola dönüyor, hafif bir yel estikçe,
Korkum daha yükseldi, o hareket ettikçe.

Benden başka hiç kimse aldırmıyor nedense,
Kalbim küt küt atıyor, ürperiyorum bense,

Gözüm hep karaltıda, engel olamıyorum,
Uzaktaki dağlara artık bakamıyorum.

Fazla dayanamadım babama sormam gerek,
“Buba! ” dedim usulca, gösterdim gerilerek.

“Buba, sen de gördün mü? Dalda asılı duran,
Yel estikçe daima sağa sola savuran.”

“Ağaçtaki mi oğlum, havadaki sallanan,
Sen ondan neden korktun? O ordaydı her zaman.”

“Korkuluk derler ona korur bağlarımızı,
Sallandıkça terk eder ayı dağlarımızı,

Ayıları duyunca daha sarıldım daha,
Benim ondan korkmama koyuverdi kahkaha!

Bizim bu muhabbeti bağ komşumuz duyarmış,
Kendisi muzip biri; bir oyun hazırlarmış,

Bir süre daha geçti, yatma vakti yaklaştı,
Dağların o huşusu iyice başkalaştı…

Korkuluk sallandıkça artık aldırmıyorum,
O yanımda olsa da başım kaldırmıyorum.

Gözüm nedense kaydı hafifçe kalktığımda,
Hemen tekrar irkildim, o yana baktığımda.

Önceden bir taneydi şimdi iki olmuşlar,
Ağaçtaki yetmedi? Bir de yere koymuşlar...

Birincisi ağaçta durmadan sallanıyor,
İkincisiyse yerde, kol açık kıvranıyor.

“Buba! Dedim, tekrardan gösterdim, şuraya bak! ”
“Ona neden bakarsın yukardaki aya bak ”

Doğrulup o da baktı korkuluk tarafına,
İkinciyi görünce o da döndü şaşkına!

Görünce afalladı, o da korktu hissettim,
Onun irkildiğine daha çok telaş ettim.

Ama sonra topladı, bağırdı komşumuza,
“Löööön! Mullaahmadmemed! gelirsem bak yanına! ..”

Cevabı geldi hemen “ha! Ha! Ha! Ha! Ha! Ha! Ha! “
Babamdan karşılığı; “ha! Ha! Ha! Ha! Ha! Ha! Ha! ..”

Geceleri böyleydi bağdaki o günlerim,
Babamın dibindeyim yüksek özgüvenlerim…

Korkuluk asılırdı gelen ayılar için,
Tüfekle vurulmazdı, onu yok etmek… Niçin?

Daha sonra gelenler kurşuna sarıldılar;
Ayıyı düşman bilip top yekün saldırdılar…

Artık asmaz oldular korkuluğu unuttuk,
Ayıyı bitirdiler köklerini kuruttuk.

Ayı yok oldu ama her taraf domuz doldu,
Onunla baş etmesi hiç de imkansız oldu! ..

Ayı da benim gibi korkardı korkuluktan,
Domuz ise öylemi? O anlamaz korkmaktan.

Ayı gelir bağlara meyveyi yer sadece,
Domuz ise öyle mi? söker onu kökünce,

Ayılar doğururlar her sene iki tane,
Domuzlarsa öyle mi? Senede yirmi tane,

Meydan domuza kaldı, ayıyı bitirince,
Hiç domuz olur muydu? Ayı onu yeyince!

Azıcık aklımızla doğayı karıştırdık,
Bunu çoktan hak ettik, ceremeyi çek artık.

Ne güzel günler idi her bağda bir korkuluk,
Domuza teslim ettik, ne bağ kaldı, ne oyuk! …

Kazım Karagöz
Kayıt Tarihi : 4.12.2016 10:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Kazım Karagöz