Yalazlarında az kullanılmış,kullanılmışlığı yamalıyor yanışlarım.
Nikotinli zamanın her demine yüreğinin süzgecinden kaynattığın özlem çayını içiyorum.Susuşuna,savlar sunuyorum.Haykırışlarımın üstüne çiğ düştü.Yarın kar yağar,yarın yar yağar,yarın sevinçler ağar.Hiç kimsenin içi görünmez; ama senin içinin tüm dışları görülüyor.Hiç bulamadıkların,hiç ummadıklarının ummanında kirli emellerimin suları karışır.
Şimdi aramızda sessiz kalıyor dalgalar, algılar, suların çözdüğü bulmacalar.
Söylenecek bütün sözlerin sözce ruhunda sana paydalanır özlenmişliğimin özü.
Her sabah ah oluyorsun, her ahtın bahtın gündüz karası oluyor. Damlanıyor hasretin,varamıyorsun.Zeynep ile Kamil’in sevdası oluyorsun.
“Zeynep, Meşhur Mısır Valisi Kavallı Mehmet Paşa’nın kızı.Kamil soylu bir zade.
Kavallı Mehmet Paşa görevden alınır.Anadolu’ya gelmesi yasaklanır.Zeynep ,Kamilin aşkından m yanıp tutuşur.Babasının yaverleriyle İskenderun’a birkaç kez kaçak gelmeye çalışır; ama yakalanır geri gönderilir.Yıllarca bu aşk birkaç telgraf yazışması dışında iletişim kuramazlar.Uzun bir yalnızlık araya paşanın girmesiyle aşıklar birbirine kavuşur.İstanbul Üsküdar’da konaklarında mutlu bir evlilik yaşarlar.Aşklarının meyvesi bir türlü olmuyormuş.Bir türlü çocukları olmuyor.Zeynep ile Kamil bu çocukluk hasretini gidermek için Osmanlının ilk çocuk hastanesini kurarlar.Ve şu an bile içinde sağlık lisesi bulunan İstanbul’un sayılı hastanelerinden birisidir”
Ve gülüm yüzündeki yağmurla indim bu alana,sırf sana yakın olayım diye.
İçine dert olan,yanlışlar kentinin bebek seslerinde senin annelik arzularının çılgın özlemleri aklımı depreştirir.
Dışına yağmur, susuyor,yüreğinde dağılıyor inci şehirler…
Beni son durağına çağırıyorsun aklanmış Paşa ol…Paşa,paşa yaşa kalışları.İnatçı susmaların, sessizliğinde kendini bulmamalı aromalı yaşamlarda.
Gittiğin yerden gitmediğin yerin yar yelleri eser ellerine.Yalnızlık cinnetlerimi yan cebime koyarak,dalgalarını izlemeyi özlüyorum.Denizine akmayı, gözyaşlarının sahiline bakmayı bilmiyorum.Sana boğulmak üzereyim.
“İşte bundandır gözlerinden kaçışlarım…”Saçlarını tararken yatağa düşürdüğün bütün saçlarını topladım, özlem ve gurbet yaptım.Suçlarımı da,yalnızlığımı da katarak bıraktığın tarağınla tarıyorum. Ben şimdi suçları tarayan bir tarağın aralıkları kadar içimde taşıyorum vebaya koşan ani kaçışlarınla.
-“Oysa 'gel' desen gelecektim…
Hayrettin TaylanKayıt Tarihi : 27.6.2009 22:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)