bereket yağmurları yağıyor
yılların birikimini saklayan sular
yağmur kılığında akıyorlar dünyaya
gözlerimi kısıp güneşe bakıyorum bulutlar ötesinden
doğanın canlanışını tanıyorum usulca
şehir yaza merhaba diyen gelincikler taşıyor bağrında
banliyö treninde giderken gözüm
yol kenarında karmakarışık otlar
yer yer atılmış çer çöp içinde
güzelliğinden yitirmeyen bu içsel çiçeklerde
kesintisiz yeşil bir tablo gibi uzuyor
pencerenin ötesine yayılan resim
vagonların içindeyse kaldığı yerden sürüyor hayat
yaşlı bir amca bembeyaz saçlarıyla
bir elinde piyangonun şapkası, diğerinde biletler
iki tek olsun satabilmek için
dolandıkça dolanıyor mırıl mırıl bir sesle
az ilerde bir anne
belli ki şu kısa yolculuk boyunca olsun
çocuğundan ırak zamanları istiyor
büyükanne iki koltuk özgür anne'yi
yanlarına çağırıyor durmadan
-annesiii... seni istiyor, buraya gel...
oturun işte diyor anne... ben buradayım.
aramıza katılan yeni yolcuya
eliyle ötedeki boş koltuğu gösteriyor bir yaşlı yolcu
başka kaç kültürde kalmıştır ki
diğeriyle bu yakınlık hâli, diyorum
korkuyla ekliyorum mırın kırın içimden
amcanın yaşı olmasın sakın bu işlerin miadı
hanımeli bir kadın bağırmaya başlıyor
cüzdanım çalınmış!
cüzdanım çalınmış!
içinde çok bi para var mıydı
cüzdanın kaytan mıydı
gözlerin uykuda, eteğin mestan mıydı
ne saçma saçsız söz vardıysa
şehrin iflah olmazlığına dair
bir uğultu çıkıyor zamanın toplamında
havayı yararak giden hareketli vagonda
hareketsiz hararetli uğultu...
kadın, belki de sırf bu yüzden iniyor
durulan ilk istasyonda
“bu şehir bizi uzak kılıyor” diye söylüyor ya
candan bir şarkı
bu şehrin gelgitleri, üzerimize çullanan hava
mırıldandığım tıkırdam sözlerini dışıma vursam
gerçekten duyarmış gibi biri
sesimi bir perde yükseltiyorum
“gel, biz bu şehrin havasına hiç uymayalım
birbirimize verdiğimiz sözlerin hepsini tutalım…”
Kayıt Tarihi : 13.4.2006 17:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sulara bakış ve hissetme büyük güzelliklerdendir.
Sular... Tanrının insanlara verdiği ellerde avuçlanabilen akan nur.
'Banliyö treninde giderken gözüm, hep yol kenarındaki karmakarışık olmuş otların, yer yer atılmış çöplerin içinde inadına tüm güzelliği ile duran bu çiçeklerde.'
Göz göz olunca bakacağı yeri kendiliğinden kilitleniyor demek ki...
İnsanlığın duyarlığı için kutlarım.
İnsan duruşumuzla vereceğimiz savaş toplumun şiddete olan duyarlılığını artıracak, genç kuşağa ölçü olacağı gibi bu değerlerin gençlerin egolarına olan düşkünlüklerini törpüleyecektir.
Kurtlar Sofrasında Gelincik Yemeği olmamak adına
birde..... zora devam etmek inadına
Sevgilerimle
Asude GEDİZ
Mürsel Adıgüzel
mesela zeytin ağacı uzun ömründe kaç kralın tahta çıkışına, kaç serçenin yuva kuruşuna, kaç aşkkın yaşanışına tanık olmuştur ve zeytin neden kara gözlü barış çocuklarını simgeler?
söğüt ağacından daha iyi bilebilirmisin suyun kokusunu
bu mevsimde adada zakkumlarda tomurcuğa durmuştur.
ben en çok çam ağaçlarının kar altında durmasını severim ankaraya giderken bolu dağlarında..
birde bir cins ağaç daha var, bilen bilir öykü ve şiir ağaçlarıdırlar onlar,birinin gölgesinde oturuyor olmak güzeldi...
sevgiyle
TÜM YORUMLAR (7)