Sözler dolanıp dururdu her mevsim. Biz, kelebeklerle yaşardık her şeyi, yaşardık ve şarkılar yetmezdi sevdalarımıza. Kurutulmuş kelebekler gibi dizilirdik, kitapların tozlu sayfaları arasında.
Buyruklar karşılamaya başlayınca gençliğimizi, anladık orada her mevsim boğazımıza tıkılan sözlerin anlamını.
Bir hiç üzre yaşamakmış, ürpertisiz ve hayreti eksik bırakan lokmalarla azıklanmakmış şiir.
Ve şair, sefaletinden saltanatlar devşiren bir aylak,
İşte: Kurak bir mevsimden asma bahçeleri,
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.