Öylesine Irak Şiiri - Osman Coşkun

Osman Coşkun
181

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Öylesine Irak

Beni böyle çaresiz
Beni böyle ıraksal
Beni böyle beklentiler içinde
Beni böyle derinlerinde sevdanın
Beni böyle sokaksız
Beni böyle yıldızsız

Sana anlamsız bir dünya laf anlatmak istiyorum
Hiçbir edebi yanı olmayan
Bilimle felsefeyle açıklanması imkansız
Sana Irak’tan bağımsızlık getirmek istiyorum
Afrika’dan sıcak bir tebessüm, Afgan çocukların saçlarından
Suskunluğunu Konya’nın, asaletten suskunluk azizim
Sana işçi bayramlarının itiş kakışından özgürlük
Sloganlardan cop izi çıkarmadan, ayrım gözetmeksizin

Çıkarsız bir kavgadan söz etmek istiyorum
Müsaadenle;
Sana mesela onlardan bahsetmek
Bizim olandan, sahipsizlerden
Adına sen ne dersen de, benim gönlüm de yeri farklı olanlardan
Bayrağı alın teri, tırnağı kalem, kanı ekmek kavgasında
Ayrılığın en acısının çiçeğin topraktan koparılması sananlardan

İşçimin bağrından fışkıran bir kardelen gibi taze
Bir o kadar isyan bayrağını şiar edinenlerden azizim
Adına sen ne dersen de, benim şuramdaki yeri yıldızlarda olanlardan
Kavgaysa kavga ama kan dökmeden hak yemeden
Bayrağı alın teri, tırnağı kalem, kanı ekmek kavgasında
Ve saire yalnızlıklardan ve yalanlardan bahsetmek istiyorum

Azizim sana anlamsız bir kamyon laf anlatmak
Seni kandırmak, özgürlük diye, bağımsızlık diye
Emperyalizmin sustuğu son an kadar sıcak
Arkası ne olursa olsun
Ne dersen de, benim gönlümdeki yeri ancak
Güneş kadar hakikat azizim

Sana içimin volkanlarından sesleniyorum
Yâre verilen söz tutulacak, tutuşarak…

Osman Coşkun
Kayıt Tarihi : 20.4.2010 23:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Adem Uysal
    Adem Uysal

    paylaşım için teşekkürlerimi, bu güzel çalışmaya verdiğin emeğin için tebrik ve takdirlerimi sunuyorum. sevgi ve selam ile.........

    Cevap Yaz
  • Mustafa Benkli
    Mustafa Benkli

    Azizim ne vaktim ve mecâlim müsâit şiir girme veya araştırıp, okuyup yorum yazmaya ve ne de asra merdiven dayayan bu yaşımda el atacağım ilhamım... Ama tevâfuk bu ya! Uzun zamandır uğrayamadığım sahifemdeki mesajhaneme düşülen mesajınızın peşine takılmam mukaddermiş ki, böyle gaipten gelir gibi IRAK lardan gelen sese takılmam vuku bulsun ve gücümü aşan bir yoruma vesile olsun!

    Eh mâdem girdin içine, 'hadi'; yaz bakalım demezler mi insana?

    Ne diyelim? Elimiz mahküm oldu 'bi kere'!

    Bir de şöyle bir anlaşabilsek baştan!

    *Azizim sana anlamsız bir kamyon laf anlatmak
    Seni kandırmak....* diye başladığınız paragraf içinde kaydettiğiniz *özgürlük* diye, *bağımsızlık* diye'nin şu *özgür* ve *bağım*larını bugüne kadar bana anlatabilelerdi, şimdi sizle de ne güzel anlaşabilirdik, hiç mesele olmazdı... Yine d olmayacak!

    *Hürriyet* ve 'istiklâl* vardı bizim zamanımızda! Umuma dair hak ve hukukun kimsenin hakimiyetine girmeye zorlanmadan, ortaklaşa paylaşma mânâsında... Şimdi herşeyin kendi özüne, kendi bağlılığına taallük ettiği noktada ben teslimiyet tahtında boyun eğeyim ama, başkalarını nasıl bağlamak mümkün olabilir ki benim *öz*ümüdeki *gürlük*e veya *bağım*daki *sızlık*a? Bilmem anlaşabildik mi? Şöyle bir kaç çetrefil laf olmasa, yoksa bir kamyon laf'ın sözü mü olur? O zaman:

    *özgürlük diye, bağımsızlık diye
    Emperyalizmin sustuğu son an kadar sıcak
    Arkası ne olursa olsun*a bir şey diyeceğim yok...

    İnanın, sizin hürrıyet ve istiklâlinizin benim gönlümdeki yeri de *ancak güneş kadar hakikat azizim* ikrarında sizinle müşterek platformdayız; Aziz Gönül Dostum...

    Ben de ***Sana içimin volkanlarından sesleniyorum
    Yâre verilen söz tutulacak, tutuşarak…*** lâtif ifadenizi zevkle kullanırım...

    Ancak *Yâr*de kastımız ne?

    Eminim Allah(CC) Yâr ve yardımcımızdır...

    Ha! Bir de şu lâfların hüviyetini ortaya koyalım bari:

    *Çıkarsız bir kavgadan söz etmek istiyorum* derken, *Sloganlardan cop izi çıkarmadan,*dakı *çıkarma* mânâsına mı buradaki *çıkar*, yoksa kavganın mânâsız- *çıkmaz* bir kavga olduğu kasti mi var? *Olmaz A! yine de ihtimâlen, yoksa, *menfaat, *faydalanma* mânâsında da olabilir mi bu *çıkar* ki, sonundaki *sız*la da *faydasız* mânâsına gelsin?

    Her ne ise yine de ben bir şey demiyorum...

    Son olarak mühim bir mesele kaldı:

    *Bizim olandan, sahipsizlerden
    Adına sen ne dersen de, benim gönlüm de yeri farklı olanlardan* ibaresinde *gönlüm de* derken de, *gönlünüz dahi* *yeri farklı* gönül olanlardan mı? Yoksa, sizin *gönlünüzde* o saydıklarınızın yerinin farklı oluşundan mı bahsediyorsunuz...

    İnsanın gönlünün farklı oluşu tabiî ki zâta mahsus bir hassadır, Gönül farklılığınıza da ayrıca saygı duyarız... Yo! O saydığınız vasıfların gönlünüzde yerinin farklı lduğunu belirtiyorsanız, elbette ki sizin açınızdan itibar ettiğiniz ehemmiyetine atfen, biz de bütün gönlümüzle saygı duyarız ve başka bir şey demeyiz...

    Son olarak da, başa dönelim ve öyle noktalayalım:

    *Beni böyle çaresiz
    Beni böyle ıraksal
    Beni böyle beklentiler içinde
    Beni böyle derinlerinde sevdanın
    Beni böyle sokaksız
    Beni böyle yıldızsız*

    Hoş bir tertip olmuş...

    Müthiş derinlikli *laf*lar... Yalnız *ıraksal* 'nemene' bir lâf, anlayamadığım için ona da bir şey diyemeyeceğim...

    Iraktan bir şey salmamız isteniyorsa, size gönül dolusu *sevgi, muhabbet ve selâm salıyorum, ya da ırakları size yakın salıyorum... Güzel gönlünüzün gönlüme düşürdüğü espiriler için gönül dolusu şükranlarımı da ufkunuza salıyorum efendim...

    Biliyorsunuz dilimizin yapısında 'sal-sel' diye bir *yapı eki* yoktur...Ben dilimde yerli yerinde kullanılan her bir kelimeye duyduğum saygıyı peşinen ikrarla arzedeyim; gövdesinde imparaorlukların var olduğu her büyük tarihî milletin büyük görüşlü insanları gibi, nasıl ki zamanında belki, kan dökerek, belki kansız savaşarak, fakat her halde vatanımıza sonradan katıp vatan toprağı yaptığımız toprakların mülkiyetini edinmiş ve onların sahibiyor ve her karış toprağını mukaddes biliyorsam, aynen öyle de, milletimin büyüklüğü nisbetinde dünya milletleriyle kurduğum beşerî, içtimaî ve kültürel münasebetler ve ayrıca da inanç ve zevk manzumelerimiz dahilinde spor, kültür, san'at V.S. hareketlerinin tabiî icabı olarak ortak kullanma neticesinde edebiyatımıza, lisanımıza kattığımız ve sakil düşmeyip, yerli yerinde kullanageldiğimiz her bir kelimenin de o her bir toprak parçası kadar mukaddes olduğunu bilerek zevkle kullanma hakkımın olduğu idraki ile son söz olarak, dilimizin kelimelerini hem de bizi bir kaşık suda boğma mecalleri olsa yerine getirmede tereddüt etmeyeceklerinden emin bulunduğum bu günkü şarlatan yöneticilerinin; milletlerinin tarihî şahsiyetine de halel getirdiği şırnaşık Fransızların lisanından çalma *sel-sal*ları kullanarak, illâ da şu son zamanlarda arızî bir şekilde tefekkürümüzde bizler büyük bir rahatsızlık verdiği veçhiyle her mukaddes kelimemin sonuna bir *sel* veya *sal* takarak, tâbir-i caîz ise, varlığının devamını milletimin bekası sayarak her şeyin üstünde tuttuğum lisanımı sala bindirip, sele vermeye asla gönlüm razı olmadı ve talebelerim dahil, fikrime saygılı olan yakın efradımla bu inanca ibadet mesabesinde saygılı davrandığımızı da son olarak ifade tahtında vaktinizi su-i istimal etmemiş olmadığımı, lütfen, dost gördüğüm gönlünüze bunları bir sıcak sohbet fırsatı bulan şu, tarihini oldukça uzun bir ömür dahilinde tefekkür edegelmiş bir tarih şuurunun mesaını kendine misyon edinmiş gönlün samimiyetine atfen kabulünüzle hoş göreceğiniz hüsnü zannımla tekrar selâm, muhabbet ve sevgilerimi salıyorum efendim.... Allah(CC)'a emanet olun, kaleminiz daîm yüreğiniz var olsun!....




    Cevap Yaz
  • Salih Çetin
    Salih Çetin

    tebrikler usta kalem

    Cevap Yaz
  • Mehmet Asa
    Mehmet Asa

    Anlamlı ve güzel yazmışsın üstat
    şiirini beğeniyle okudum hörmet
    ve taktirlerimle

    Cevap Yaz
  • Şerafettin Muş
    Şerafettin Muş

    Sana içimin volkanlarından sesleniyorum
    Yâre verilen söz tutulacak, tutuşarak… ---ya sabır demiş derviş yüreğinin fırtınası kopmuş üstadım yüreğine sabır diliyorum saygılarımla

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (6)

Osman Coşkun