Yaklaşan son durağı
Hiçlerle heba edilmiş ömür otobüsünün
Eğelemekten dişleri kalmadı artık
Hayatımızın çelikten törpüsünün
Hatırlıyorum.
Ağustoslarda üşüyüp titrerdik..
Ter söktürürdü alnımızdan karakışlarımız.
Çocuksu ütopyalarımızın takıldığı,
Kaçan her trende asılı kalırdı bakışlarımız.
Amortisiz biletlere abone yaşadık hep.
Tuzumuz hiç kurumadı.
Deli tayları gibiydik umut yaylalarının.
Sularımız bir türlü durulmadı.
Ön sıra müdavimleriyken nümayişlerin.
Avazımız çıktığınca bağırdık meydanlarda ya.
Sesimizi,
Kendimize bile duyuramadık.
Duyuramadık ARYA.
Kimselere değil,
İsyanım kendime benim.
Nice zamanlar var ki
Çekmişim kendimi kendi kızağıma.
Ve kim bilir kaç bin senedir
Salaş meyhanelerin en loşlarında
Sigara paketlerine şiirler yazmaktayım.
Düşünüyorum da.
Ne var ne yoksa geçmişe dair.
Hepsi boşmuş.
Hepsi yalan,
Hepsi angarya..
Beni duyuyor,
Anlıyor musun ARYA? ..
Hani bazen.
Zamansız bir fırtınaya yakalanırsın.
Kabarır denizin bazen,
Gemilerin karaya vurur.
Bazen.
Bir tabutta kırıklıklar mezarlığına uğurlarsın ya düşlerini.
Umutların ardından duaya durur.
Hani bazen.
Cam kesiği yaralarından içine kan damlar ya.
İşte öyle düşüyor canım toprağa,
Damla, damla çürüyorum
Tükeniyorum ARYA...
Ne ihanetler gördük
Ne acılar kazıdık yüreğimize,
Ne umutlara heba ettik ömrümüzü.
Ne bıçaklar gördü dost elinden sırtımız.
Söz sevgili.
İçime damıtsalar da yaşlarını,
Ben gözlerime susmasını söyledim.
Artık ağlamayacaklar.
Sevgili
Gidiyorum ya.
Köşe başlarında vurulurken umutlarım.
Kör kurşunlara gelirken bile acımamıştı böyle canım.
Düşlerim bir amansız kasırgada savrulmada.
Canımdan vazgeçtim
Vazgeçtim işte.
Vazgeçtim ya..
Sevdalarım kahpece vurulmada.
Dardayım.
Dağdayım.
Bir YABAN meyhanede
Şişe toprak
Bardak benim.
Şarap sen.
Doldurmuşum içime seni.
Dolmuşum ağzıma kadar.
Şimdi içmek zamanı.
Kaldır kadehini Sevgili
Vur şişenin dibine.
VUR.
Bak.
Saçlarımdan yüreğime yağıyor yağmur
Kirpiklerimin ıslaklığı ne gam? .
Gam değil üşümüşlüğüm gecenin ayazında
Dert değil yakamozların yokluğu
Ben bütün karanlıklarımı bile
Maviye boyamışım
Maviyle boyalanmışım
Şimdiye kadar beyhude sevdalarda,
Boş yere oyalanmış,
Boşa yanmışım.
Kurtuluş reçetesi yaptım kendime ayrılıkları
Tekmil gidişleri içimde sakladım
Dudaklarıma gizledim o gizli vedayı
Suçlamıyorum kimseleri yanlış anlama
Ben kendim şırıngaladım kendime
Eroin zehiri bu sevdayı.
Gidiyorum işte.
Arkamda anıları bırakarak.
Hatıralarım çilekeş bir ömrün.
İhanetler yaşamış zulasında.
Ve bütün hikâyem,
O salaş meyhanede üstünü bahşiş bıraktığım
Hesap pusulasında...
EYVALLAH GÖZÜM...
Mustafa ŞekerciKayıt Tarihi : 1.5.2007 22:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirle kardeş bildiğim, kardeş dediğim ve kardeşim gibi sevdiğim Filiz Kılınç'a bir serzenişte bulundum gider ayak.. Sanırım o beni anlayacaktır.
Eyvallah Gözüm...
![Mustafa Şekerci](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/05/01/oylesine-birine.jpg)
o yoksa cesettir geride kalan.
Ne acılar kazıdık yüreğimize,
Ne umutlara heba ettik yarınlarımızı
Ne bıçaklar gördü dost elinden sırtımız.
Söz ARYA...
İçime damıtsalar da yaşlarımı
Ben gözlerime susmasını söyledim.
Artık ağlamayacaklar
Yaşamın anlamıda mücadele değilmidir? Böylesine sevilirken, böylesi dostlarınız varken...
Gitmek niye?
TÜM YORUMLAR (27)