Öylesine bir terkediliş öyküsü

Enver Levent Batur
184

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Öylesine bir terkediliş öyküsü

_ ceviz ağacının köşesinden doğan yeni gün
söğüt dalından bızbıldık yap bana
öttüreyim neşeyle koşarken papatya tarlalarına

güneş geçmesin diye başıma da eğrelti otundan kocaman bir şapka

gelincik tarlasında ardımda bırakıp ayakkabımın tekini
ve kayaların üstündeki köpük köpük dalgaların döngüsünü

bitsin çocukluğuma hasret

_ nedir bu karanlıklara ağulu mahpusluğum

ben karanlıkları ömrümce hiç sevemedim
hep kör kuyulardan aydınlığı özlemle gözledim

gözledim derken
ölünesi o göz bebeklerin kızgınlıktan devleştiklerinde
ben onları çok ama çok sevdim

ne olurdu ruhum bedenimden seninle böyle firak etmeseydi acıtarak
umurumda olmazdı o zaman kıyıdan öylesine uzamış kara
ve ardında kalan boz bulanık anılar

şimdi böyle gün boyu el mi sallardı ufukta mor dumanlar
kızıl semalar

_ kahrolasın sen firak
ışıklar kırılırmıydı hiç böyle gözümde perde perde
yine böyle olmuştu sen sessizliğe gittiğinde

ancak oturmamıştı o zaman acısı böylesine yüreğime
herhalde arafta kaldığımdan donarak

ki bu bedbin koydan açılana dek

_ unuttun mu kavlimiz vardı senle

kim önden giderse rüzgârlara kapılıp bir yağmur mevsimi kadar sonra dönecekti geriye
kuklacı bulutlara takılıp şakacı bir gülümsemeyle

en çok üç yağmur vakti kadar sürecekti bu ayrılık

bak nasıl da kararıyor utancından gökyüzünde yüzen her bulut
ardından uzayan rengarenk bir gökkuşağı bırakıp

_ ey kam ne olurdu
onu bahar yağmurlarında bana geri verseydin

yoksa sır mıydı bu gördüğüm demler günbatımında
gün yüzünü aya böyle küskün döndüğünde

müstehzi

Enver Levent Batur
Kayıt Tarihi : 10.7.2017 16:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!