Öylesine Bir Sevda Şiiri - Cevdet Ayvaz

- Şiir Dünyamızda Nice Ölümsüz Eserler Bırakan Şairlerimize Saygıyla… -

Rüya gibi bir yaz yarattınız mı hevesinizle?
Bir gün bir uzak hatıra özlediniz mi Yahya Kemal’den?
Dönsek mi bu aşkın şafağından yoksa gitsek mi?
Efkaalim-i Leyâle diye düşündünüz mü Ahmet Haşim gibi?
Ateş gibi bir nehir akıyor muydu?
Ruhunuzla o ruhunuzun arasından?
Sonra Çamlıbel’in Çoban Çeşmesi’nden bir yudum su içtiniz mi?
Yapraklarla dökülen acı bir güz yağmuru
Sizi gözyaşı içmiş çevreniz kadar ıslattı mı?

Şöyle başınızı kaldırıp seyrettiniz mi gökyüzünü?
Ahmet Hamdi Tanpınar doğru mu söylemiş,
Mavi mavi miydi gökyüzü
Bulutlar beyaz beyaz mıydı?
Ahmet Kutsi Tecer gibi bir ses böldü mü uykunuzu geceleyin,
İçiniz ürpermeyle doldu mu?

Yine sana dair mi yazmıştı şiirlerini Nazım Hikmet?
“Seviyorum seni, ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
Ağzımı musluğa dayayıp su içer gibi” mi diyordu?
“Ömrüne yan kuzum” mu diyordu Necmettin Halil Onan
Yoksa
Göğsün bu coşan kalbe dar geldiğini mi anlatıyordu?

Tesadüfler dünyasında mı tanımıştı seni Zeki Ömer Defne?
Necip Fazıl gibi ‘hırs’lı mıydı?
Sen yavru bir ceylan gibi dağda kaçarken
O, peşine düşen canavar mıydı?

Sen
Asaf Halet Çelebi’nin güzelliğini seyrettiği ‘ayna’sı mıydın?
Yoksa
Çin kadar uzaklardan can kadar yakın ‘Mariyya’ mıydın?
Cahit Sıtkı’ya gülümseyen sen miydin yeşillik balkonundan?
Leylâk mı götürüyordun güneşli bir gün Rıfat Ilgaz’a?
Sever miydin onu Fazıl Hüsnü gibi geceleri
Aydınlık taşlar uyur muydu sessizliğinde?

Ağlasa sesini duyar mıydın mısralarında Orhan Velinin
Dokunabilir miydin gözyaşlarına, ellerinle?
Anar ısın Oktay Rıfat gibi
Her dakikasını ayrı mı hatırlarsın
Erenköy’de geçen zamanının?

Kaç sevgiliyi sonuncu sandıysan Aziz Nesin gibi
Hepsi de aynı kadın mıydı?
Bilmiyorlar mıydı kendilerini?
Behçet Necatigil’in dediği gibi
Çoklarından düşüyor da bunca
Görmüyor mu gelip geçenler
Solgun bir gül mü oluyor dokununca?

Cahit Külebi’nin sevda bahçesinde
Mahzun duran gül sen misin?
Çocukluk aşkı mısın Ceyhun Atıf Kansu’nun?
Özdemir Asaf seni kıskanıp şarkılarında mı saklayacak
Gözlerinde mi yaşayacaksın?

Ne olur kim olduğunu bilsin Attila İlhan
Ellerini bir tutsun, ölsün…
Öyle uzak uzak seslenme
O bir şehre geldiği vakit sen başka bir şehre gitme
Otelleri boş bulmasın
İçlenip, buzlu bir kadeh gibi
Buğulanıp buğulanıp durmasın ne olur
“Ayrılık sevdaya dahil” olsa da
İnan,
O, sana mecbur!

Dağ başında bir avcı kulübesinde
Seninle ölmek istiyor Ümit Yaşar Oğuzcan
Hasretinden prangalar eskitiyor Ahmet Arif
Tutunmadan akıyor Tevfik Akdağ sana doğru
Beş kuruşa aşk şarkıları söylüyor Ahmet Oktay
Sırf senin için!
Ve Kemal Özer seni anmakla artıyor

Sevgisiz çıkılmazmış yola
Hüseyin Atabaş öyle söylemiş
Bir hal olurmuş seninle içindeki kuşlara
Seninle günün doğduğu yer güzelleşirmiş
Belki bu yüzdendir sevdadan gayrısına
Bel bağlamaması Ahmet Tellinin
“İçimden şu zalim şüpheyi kaldır
Ya sen gel ya beni oraya aldır” diye feryadı
Bu yüzden İsmet Özel’in