Birileri mızrak, ağaç vs dedi diye koskoca fil,
Mızrak, ağaç vs. olacak değil.
Hakikati görmek istiyorsan,
Ol, Bakara,282 ve Enfal, 29’ u yaşayan.
Basiret ya da vizyon denen gönül gözü,
Kör değilse gösterir sana hakikatı, özü.
Öyle diyorlar demek yerine,
Basiret gözünü aç takvaya sarılarak.
Takva sahibine öğretmen olurum diyor Hakk.*1
Saygılar ve Sevgiler.
11.04.2012
Fatih Lütfü AYDIN
*1Bakara Suresi
282. Ey iman sahipleri! Belirli bir süre için birbirinize borç verdiğinizde onu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borç altına giren kişi de onu kayda geçirtsin ve Rabb'inden korksun da borcundan hiç bir şey eksiltmesin. Borç altına giren, aklı ermez yahut zayıf, çaresiz biri ise yahut yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan bir erkek ve iki kadın gerekir. Bu, kadınlardan biri şaşırırsa / unutursa ötekisi ona hatırlatsın diyedir. Tanıklar, çağırıldıklarında çekimser davranmasınlar. Küçük veya büyük, borcu, süresine kadar yazmaktan üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah katında adalete daha yakın, tanıklık için daha sağlam, kuşkuya düşmemeniz için daha elverişlidir. Ancak aranızda döndürüp durduğunuz tamamen peşin bir ticaret söz konusu ise onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Karşılıklı alışveriş yaptığınızda da tanık bulundurun. Yazıcıya da tanığa da zarar verilmesin. Böyle bir şey yaparsanız bu, kendinize kötülük olur. Allah'tan korkun. Allah size öğretiyor. Allah, her şeyi en iyi biçimde bilendir.
Enfal Suresi
29.Ey iman sahipleri! Eğer Allah'tan korkarsanız, Allah size hakla bâtılı/iyiyle kötüyü ayırma gücü verir, kötülüklerinizi örter. Allah, o büyük lütfun sahibidir.
Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi) .
1. yâ eyyuhâ : ey, onlar ki
2. ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
3. in : eğer
4. tetteku allâhe : Allah'a (karşı) takva sahibi olun
5. yec'al : kılar, yapar
6. lekum : sizin için, sizi, size, siz
7. furkânen : bir furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği)
8. ve yukeffir : ve örter
9. an-kum : sizden
10. seyyiâti-kum : günahlarınızı
11. ve yagfir-lekum : ve size mağfiret eder
12. ve allâhu : ve Allah
13. zu el fadli el azîmi : büyük fazl sahibidir
Kıyame Suresi
18. O halde, biz onu okuduğumuzda, sen onun okunuşunu izle.
19. Sonra onu açıklamak da bizim işimiz olacaktır.
ÜLÜ'L-EBSAR
Basiret sahibi kişiler demektir. Ebsar, basiret kelimesinin çoğuludur. Kur'ân'da 4 âyette geçmiştir. (bk. Basiret) (İ.K.)
BASÎRET
Görme anlamına gelen "basar" kelimesinden türeyen ve idrak gücü, yakın, ma'rifet, ferâset, akıl, zekâ, hüccet, delil, sezgi, öngörü... vb. anlamlara gelen "basîret" kelimesi, Kur'ân'da; açık delil, beyan, ibretler (Kasâs, 28/43; . Yûsuf, 12/108) , şâhit (Kıyâme, 75/14) , Allah'ın âyetleri, delilleri, beyanları ve nurları (En'âm, 6/104; A'râf, 7/203; Câsiye, 45/20) anlamında kullanılmıştır. Basîret; hakla-batılın, hidâyetle-dalaletin, hayırla-şerrin, doğru ile yanlışın birbirinden ayrıldığı marifet, bilgi ve kalp nurudur. Basîret; ilham ile veya tecrübe ve öğrenme sonucunda oluşur. Çoğulu, besâir'dir. (İ.K.)
Basiret ya da vizyon yani gönül gözü beynin duyguları yöneten bölümü beynin duygusal bölümü olmalı.
O K U
Beynimiz düşünsel, duyuşsal ve bedensel olmak üzere 3 tür eylem yürütür.
1. IQ Intelligence (Zekâ) Quotient (Bölüm) , Düşünsel Bölüm, Düşünsel Eylemlerin Yürütüldüğü Bölüm
2. EQ Emotional (Duyuşsal) Quotient (Bölüm) a) Duygusal ya da duyuşsal Eylemler’ in
Yürütüldüğü Bölüm
b) Hareketlerin ve Hücresel Eylemlerin
Yürütüldüğü Bölüm
Psikiyatrist (Beyinbilimci) Doç.Dr.Nusret Kaya’ ya göre IQ’ ya zekâ katsayısı denebilir ama EQ’ ya duygusal zekâ denemez. Nedenine gelince EQ beynin duygusal ya da duyuşsal eylemlerinin yürütüldüğü kısmı olup zekâ, düşünce, akıl türünden eylemleri içermez.
Bir öneri olarak IQ için Düşünsel Bölüm Katsayısı (DüBK) ve EQ için de Duyuşsal Bölüm Katsayısı (DuBK) tanımlamaları yapılabilir.
Psikiyatrist (Beyinbilimci) Doç.Dr.Nusret Kaya beyni anlatmak için ceviz örneğini vermiş. Örnekte cevizin kabuğu kafatasını, zarı düşünsel bölümü ve cevizin yenen kısmını da beyin hücrelerinin % 72 sini kullanan duygusal bölümü simgelemekte. Beynin düşünsel bölümüne yani Tıp Bilimi’ ndeki karşılığıyla Korteks’ e üst beyin, duygusal bölümüne de alt beyin adını vermiş.
Halk arasında beynin düşünsel eylemlerinin yürütüldüğü üst beyne, beyin; duygusal eylemlerinin yürütüldüğü alt beyine ise kalp, yürek ya da gönül adı verilmiş. Düşünsel eylemler çok yoğun olduğunda beyin yorulduğu için üst beyine halk arasında beyin denmiş olabilir. Yine aynı şekilde duygusal eylemler deki yoğunluk ta kalbi hızlı hızlı attırdığından halk arasında alt beyine kalp denmiş olabilir.
ÜLÜ'L-ELBÂB
Ülû sahip demektir. Elbâb, lübb kelimesinin çoğuludur. Lüb, bir şeyin özü, halisi, içi, şâibelerden arınmış, zekî, keskin akıl anlamlarına gelir. Her lüb akıldır, her akıl lüb değildir. Ülü'l-elbâb, çok akıllı olanlara denir. Bu tabir Kur'ân'da 16 defa geçmiştir. Akıl sahiplerine seslenilerek Allah'a karşı gelmekten sakınılması emredilmiş (Bakara, 2/197): ancak akıl sahiplerinin gerçekleri anlayabileceği (Bakara, 2/269, Âl-i İmrân, 3/7) , öğüt alacağı (Ra'd, 13/19; Zümer, 39/9) ve Kur'ân'ın, akıl sahipleri öğüt alsın diye gönderildiği (İbrâhim, 14/52; Sâd, 38/29) bildirilmiştir.
Akıl sahipleri, Kur'ân'da övülmüş ve müjdelenen insanlar arasında sayılmıştır: "? Kullarımı müjdele. Onlar ki sözü dinlerler ve sözün en güzeline uyarlar. İşte bunlar Allah'ın kendilerini doğru yola ilettiği kimselerdir. Ve onlar ancak akıl sahibi olanlardır." (Zümer, 39/17-18; Ra'd, 13/20-22) âyetlerinde akıllı kimseler, şöyle tanıtılmıştır: Akıl sâhipleri Allah'ın ahdini (îmân sözünü) yerine getiren ve mîsakı bozmayan, akrabalarıyla ilişkisini sürdüren, Allah'a karşı saygılı olan, hesabın kötüsünden korkan, Allah için sabırlı olan, namazını kılan, gizli ve âşikâr Allah yolunda infâk eden ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. Bunlar cennetlere gireceklerdir.
Anlaşılan o ki, ülü'l-elbâb, aklını çalıştırıp gerçeklere kulak veren, Allah ve Peygamberin emir ve yasaklarına uyan kimselerdir. (İ.K.)
löp
sıfat
1. sıfat İri ve yumuşak
lop (I)
sıfat (l ince okunur)
1. sıfat Yumuşak, yuvarlak ve irice
"Lop et."
Lübb, löp, lop
YÛNUS-19
İnsanlar bir tek ümmetten başka değilken ihtilafa düştüler. Eğer Rabbinden bir söz öne geçmemiş olsaydı, tartışıp durdukları konuda aralarında hüküm verilir/iş mutlaka bitirilirdi.
BAKARA-213
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, peygamberleri müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda, insanlar arasında hükmetsinler diye gerçeği taşıyan Kitap'ı hak olarak indirdi. O Kitap'ta anlaşmazlığa düşenler, o Kitap'ın bizzat muhataplarından başkası değildi. Bunlar, kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden, çekişmeye girdiler. Sonra Allah kendi izniyle, inananları, üzerinde tartışmaya girdikleri gerçeğe tekrar ulaştırdı, Allah, dilediği kişiyi/dileyeni doğru yola iletir.
HUCURÂT-13
Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve örfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuşkusuz, Allah katında en seçkininiz, sakınılması gereken şeylerden en çok sakınanınızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.
Yukarıda ki 3 ayete göre insanlar bir tek topluluk iken ve dolayısıyla aynı dili konuşuyorken, dağılıp biribirlerinden ayrıldıktan sonra unutkanlıktan dolayı kelimeler değişikliğe uğramış olmalı.
Bizde ki iri et parçası anlamında ki löp ile Arapça da ki lübb aynı kelimeler olmalı. Beyin de iri bir et parçası olduğundan tıpta beyin lopları deyimi yer alır. Sonuç olarak Arapça da ki akıl anlamına gelen lübb aslında beyin demek olabilir. Bu da lübb’ ün beynin düşünsel bölümü yani akıl olduğu anlamını verir. Yalnız lübb duru akıldır. Şeytani olan düşüncelerden olumsuzluk (negativite) içeren düşüncelerden arınmış akıldır.
Basiret sahibi olmak için de olumsuzluk içeren tüm duygulardan arınmak dolayısıyla Bakara, 282 ve Enfal, 29’ da belirtildiği gibi takvaya sarılmak lazımdır. 11.04.2012 Fatih Lütfü AYDIN
ÜLÜ'L-EBSAR, BASÎRET ve ÜLÜ'L-ELBÂB BAŞLIKLI YAZILAR DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’ NIN DİNİ KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ’ NDEN ALINMIŞTIR.
Not: Bence ÜLÜ'L-ELBÂB ve ÜLÜ'L-EBSAR olumsuzluklardan arınmış akıl ve gönül sahipliği olmalı.
KÖR ADAMLAR ve FİL HİKÂYESİ
Bir zamanlar kendilerinin çok bilge kişi olduğunu düşünen 6 kör adam yaşıyormuş. Her öğleden sonra sıkça gittikleri bir kafede oturup, kendilerinin ne kadar çok bilge kişi olduklarını konuşurlarmış.
Bir gün kasabaya bir filin geldiğini duymuşlar. Hiçbiri de filin nasıl bir şey olduğunu bilmedikleri için gidip fili incelemeye karar vermişler.
Kör adamlar filin bulunduğu çadıra geldiklerinde, onlardan biri hayvanın karnına çarpmış. Fili uzun boylu ve geniş yapılı olarak algıladığı için “ filin nasıl bir şey olduğunu biliyorum. O bir duvara benziyor ”demiş.
Fakat diğer körlerden biri filin dişine uzanıp dokunduğu için “bu hayvan duvardan farklı bir his veriyor bana sanırım fil mızrak gibi bir şey olmalı” demiş.
“o hayır” demiş filin hortumunu hisseden 3. Adam “bir fil ne bir duvar ne de mızrak gibi bir şey. O bir yılana benziyor.”
4. adam file doğru yürümüş. Ellerini onun üzerinde gezdirirken, bir şeyler hissetmiş. O hayvanın bacağıymış.”Hepiniz yanılıyorsunuz.” Demiş o. “Fil ağaç gibi bir şey”.
O zamana kadar 5. adamın kafası çok karışmış. O file daha yakınlaşmış, uzanmış ve onun kulağına dokunmuş. Gülümsemiş. “Şimdi bir filin nasıl bir şey olduğunu biliyorum,” demiş. “O tıpkı büyük bir yelpazeye benziyor.”
6. kör adam file doğru yürümüş. Ansızın hayvan kuyruğunu hareket ettirmiş ve adam onu yakalamış. “Hepiniz aptalsınız” demiş. “Kim olsa bir filin tam olarak bir ipe benzediğini söyleyebilir”.
6 kör adam hala sıkça uğradıkları kafeye her gün gidiyor fakat artık onlar ne kadar çok bilge olduklarından söz etmiyorlar. Onun yerine onlar her öğleden sonra bir filin neye benzediğini tartışarak vakit geçiriyorlar.
Her biri kendisinin doğru, diğerlerinin ise yanlış bildiği inancındadır. Onların hiçbiri fikrini hiç değiştirmeyecek.
ENGLİSH FOR A CHANGING WORLD KİTABI CİLT 5, SAHİFE 80’ den TARAFIMCA ÇEVRİLMİŞTİR.
Fatih Lütfü AydınKayıt Tarihi : 29.8.2014 00:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!