İçimde bir fırtına kopar bazen Yüreğim param parça olur.Dağılır dört bir tarafa dağılan her bir parça içimi acıtır dayanılmazcasına yüzüme bir rüzgar vurur bazen dalıp gittiğimde hayellere beni kendime getirir işte o zaman yaşadığımı hissederim.
Niye kızıyorumki yıllara her şeye sebep olan ben değilmiyim.Bir an için durdurabilseydim zamanı
yine yine her şeyi bu kadar çok severmiydim.
Öyle bir şey olurki bazen her şeyin bittiğini sandığın anda adımım tam uçurumun kenarında bir el alır çeker beni hatırlatır bana benide sevenlerin olduğunu ve hayatın güzelliklerinde asla vazgeçilemeyeceğini her şey okadar güzel o kadar mükemmelki bir an için kapatın gözlerinizi Birkaç çirkin şey için bu güzelliklerden vaz geçmeye değermi.
Bazen kaybolurum kendi sessizliğimde kalabalıkta olsa kendimi Yalnız hissederim.Çabucak akıp giden zamanı düşünürüm. Neleri getirdiğini ve neleri alıp götüreceğini ve sonra şükrederim.Ağladığımda gözyaşım olduğu için
Bazen öyle bir şey olurki hatırlatır sana aldığın her nefesin değerini işte o zaman sevmeyi ve sevilmeyi istersin. Bu iki kelimenin ne kadar değerli olduğunu farkedersin.
Bazen sığınacak bir liman ararsın içinde öyle bir fırtına koparki rüzgara karşı koyamassın alıp götürür sürükler seni hiç bilmediğin bir yere orada kaybolur gidersin.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...