Çocukluğumu geçirdiğim mahalleye dönmek beni heyecanlandırmıştı.Okuduğum okula atanmaksa ayrı bir mutluluğa neden olmuştu.
O soğuk kış günü beni yıllar öncesine götürmüştü.Çünkü; soğuk gecelerin bende ayrı önemi vardı.Kaldığım evin penceresinde dalıp gitmiştim o eski kış gününe..
Babam hep: Ne gelirse soğuktan gelir Deniz,derdi.
Onun içindir ki, kışları kat kat giydirip, yatarken yorgan, çul falan öterdi üzerimize.Hem babalık hem de analık yaptığı için,epey bir uğraşıyordu,ben ve kardeşim Umutla.
-Baba çok sıcak oldu, terledik deyince
-Oglum kahveye gelen şişman emmiyi bilirsiniz.Ona neden çok yemek yediği sorulunca:’’arkedeş, ben hiç tokluktan ölen görmedim,Afrika’da der’’.
Yaaa,insan sıcaktan hasta olmaz, soğuk insanı hasta eder anladınız mı çocuklar?
Anlamayıp da ne yapacaktık.Kış boyunca,her akşam bunu anlatırdı babam bize.Belki de haklıydı babam çünkü; yoksul evinde bir kişinin soğuk alıp hasta olması demek,tüm aile bireylerinin boğazlarından kesilip doktora,ilaca verilmesi demekti. Ben beşe, kardeşim Umut ise üçe gidiyordu.
Bir defasında boğazım yanmıştı sonra gögsüm,ardından bir ağrı gelip oturmuştu sırtıma,soluk alırken sanki hava değil kurşun yutuyormuş gibi oluyordum.Babam:
-Ah ah,soğuk almış soğuk diyordu.
Çöp boynuma belki göz değmiştir diyerek kurşun döktü.Kurşun dökmek hiçbir fayda sağlamayınca tüm bildiği duaları okuyup üfledi suratıma.İki gün duaların etkisini bekledik.İlaç,doktor parası vermeden bir çocuğun iyileşmesi umutların en güzeliydi ama; ben günden güne kötüleşiyordum.Babam bu kez gidip,otlar falan aldı geldi.Otu kaynatıp; acı,pis bir tadı olan bu şeyden iki bardak içirdi,hem de burnumu sıka sıka.Otu satan,bir bardak demiş,babam çabuk olayım diye iki bardak içirdi.
-Maşallah iyi mi oldu ne? Umut, baksana oglum iyi oldu galiba abin.Bu ot neymiş böyle deyip,otu göklere çıkarırken babam,ben kendimi yitirmişim. Babam:
-Maşallah uyudu bile demiş. Kardeşim:
-Baba abim nefes almıyor.
Babam bakmış ki, ben hırıltılı mırıltılı bir şekilde ölüm marşına başlamışım,bindirmiş beni sırtına,çocuk dediğin güle benzer,bir gün solar bir gün açar,diyerek doktora yol almış.
Ve bu gül,o gün yaşamında ilk kez doktora gitti.İki gün sonra kendime gelmiştim,tabi iğneler ve kocaman haplar beni kendime getirmişti.
Babamın kentinden gelenlerin çoğu inşaatta ve lokantada iş bulurken,babam o sırada sebze pazarında hamallık yapıyormuş.Okuma yazması olmadığı için iş bulmakta epey sıkıntıda yaşamış.Ama el işlerinde ve yamada ustadır babam,sonra taşıma işinin ucuzlamasıyla,bir kahvede çalışmaya başlar.Annemle de bu esnada,tanışıp evlenmişler.Biz okula başlarken,annem hastalanıyor.Paramızın az olması nedeniyle,bu hafta,gelecek hafta derken annem bir türlü sağlığına kavuşamayıp,zatürre oluyor.Sonra ise çok geç kalındığı için,annem bizi bu dünyada bırak gitmişti tüm anneler gibi cennete.
Okula giderken, arkadaşlarımın giymiş olduğu o güzel ayakkabıları giymeyi çok istiyordum.Lastik ayakkabılarım yırtıktı epeydir.Babama dediğim bir gün.Babam:
-Üzülme oğlum,bir gün gelir sende o güzel ayakkabıları giyersin dedi.
Biliyordum,babamın hiç parası olmayacaktı ve bana o pahalı ayakkabılardan alamayacaktı.O an çalışmaya karar verdim.Baba dedim; varsa azıcık para,ben onunla şeker alayım güzellerinden,okulda satarım.Ekmek falan alırız kazancıyla.O gün akşama doğru şeker aldım,karton kutuya koydum.Sabah derse başlama zili çalmadan satmaya başladım.Arkadaşlar,yeni ayakkabı alacağımı ve eve katkı sağlayacağımı öğrenince,o gün kantinden simit almadılar,ayran,gazoz içmediler,benden şeker aldılar.İkinci derse bitmişti hepsi.Karton kutunun içindeki paralar beni o kadar heyecanlandırdı ki.
Şu ders bitse de eve koşsam,babama kazandığım paraları göterseydim.
Okuldan çıkınca eve giderken,sanki havalarda uçuyordum.Eve vardığımda,babamın evde olması güzeldi.Ama; babam hiç bu saatte eve gelmezdi,daha akşam olmamıştı.Ben kazandığım paraları gösterdim babama.Babam:
-Aferin benim oğluma,büyümüşte para kazanmış,dedi.
-Kardeşim Umut gelince sofrayı sererken,babamın yaptığı pilavın yanına komşumuz Esma Teyzenin getirdiği sarmalarla akşam yemeğini yerken,babam daha kahvede çalışmayacağını işten çıktığını söyledi…Bende:
-Olsun babacığım,ben çalışırım dedim.Okulda şekerde sattım mı,kimseye ihtiyacımız kalmaz dedim.Babam:
-Olmaz oğlum,sen okuyup memur olacaksın.Bizim köylülerin, çalıştığı inşaata gideceğim yarın,orda iş vardır.Siz okuyun yeter..
Babamın bana harçlık olarak verdiği parayla,gidip şeker aldım yine.Sabah olunca,sınıfta satmaya başladım.İkinci dersin sonunda,Vedat öğretmenimiz beni yanına çağırttı.Benim,dün sınıfta şeker sattığımı ve bundan kantincinin rahatsız olduğunu söyledi.Ben:
-Babamın işten çıktığını ve sattığım şeker parasıyla akşam ekmek alacağımı söyleyince,durumu anladığını ve bana yardımcı olacağını ama; bir daha satmamam gerektiğini söyleyerek sınıfa yolladı.
Sınıfa giderken çok üzgündüm,artık şeker satamayacaktım ve istediğim ayakkabıyı alamayacaktım…
Okul çıkışı,kalan şekerler ve kazandığım paralarla eve gittim.Babam:
-Tanıdıkların yanına gittiğini şuan için işçiye ihtiyaçlarının olmadığını,ihtiyaç durumunda işe başlayacağını ve tüm gün iş aradığını söyledi..
Ertesi gün,öğle arasında Vedat öğretmenimiz beni çağırdı ve babama vermem için bir kağıt verdi, lokanta isminin yazılı olduğu kağıtta adres vardı.Benimde istersem hafta sonu abisinin sinemasında gazoz satabileceğimi söyledi.O kadar mutlu olmuştum ki,hem babam hem de ben çalışabilecektik.Artık babam işsiz değildi ve çok para kazanıp ayakkabı alabilecektik.
Babama kağıdı verip,öğretmenin dediklerini anlatınca,benim çalışmamı istemese de,ben sadece haftasonları olduğunu ve derslerime çok çalışacağımı söyleyince kıramadı.Ama,derslerime engel olursa ve çok yorulursam çıkaracağını söyleyerek,anlaştık.Sabah kalktığımızda babam yemeği hazırlayıp; işe gitmişti.Bende Umut’la yemeğimizi yiyip okula gittik.İçimde o kadar büyük bir heyecan verdi ki.Bugünün geçmesini ve yeniden sabahın gelmesini iple çekiyordum.İlk işime gidecektim.
Okul çıkışı eve geldim,ertesi sabah giyeceğim elbiseleri kafamda hazırlamıştım.En yeni,güzel elbiselerimi giymeliydim.
Akşam olunca babam geldi.Gelirken lokantadan yemek de getirmişti.Babam lokantanın bulaşık işinde çalıştığını,işinin kolay olduğunu söyledi ve patronun kendisini sevdiğini anlatırken,Umut’la beraber babamın getirdiği yemeği bitirmiştik.
Babam:
-Patronun kalan yemekleri her gün eve götürmesi için,izin verdiğini ve artık bu güzel yemeklerden yiyebileceğimizi söyledi.
Akşam,hemen yatakları hazırlayıp,elbiselerimi de yanıma koyup yattım.Sabaha kadar iki kez uyanmıştım.Havanın karanlık olduğunu görünce tekrardan yattım.Sabah olunca,elbiseleri giyip sinemaya gittim.Erken gitmiş olmalıyım ki,biraz bekledikten sonra sinema açıldı.İçeri girip Vedat Öğretmenin yolladığını söyledim.Bana,öğlen filminde gazoz satacağımı,sabahları ise temizlik yapacağımı söyledi,ordaki Kadir Abi.Ben ve benimle aynı yaşta olan Serhat,fırçaları alıp başladık içeriyi temizlemeye.Serhat,babasının vefat ettiğini annesinin evlere temizliğe giderek,kendisine ve kardeşine bakmaya çalıştığını anlattı.Serhat,iki aydır çalıştığı içim tüm işi biliyordu.Bana yardım ederek,bitirmiştik temizliği öğleye doğru.
Serhat:
-Birazdan insanların geleceğini,kendisinin çekirdek satacağını, benimse gazoz satışını nasıl yapmam gerektiğini anlattı.Film başlamadan önce,kapıda duracaktık,sonra içerde satışa devam edecektik.Giriş kapısında beklemeye başladık,haftasonu sinema kalabalık olduğu için,gazozun biterse Kadir Abiden tekrardan alıp,film sonuna kadar satacağımı söyledi.
Film başladı ve içeri girdik.İlk kez bir sinemada film izliyordum.Koca bir ekran karşısında hem şaşırmış hem de mutlu olmuştum.O gün tam altmış tane gazoz sattım.Satışlarda bahşiş verenlerde oldu.İkinci günümde Serhatla beraber gelmiştik işyerine.Temizlik yaparken Serhat,bugün iş bitince evlerine gidip bisiklete binebiliriz deyince kabul ettim.İkinci günümde seksen tane gazoz satıp,iki günlük harçlıklarımızı alıp Serhatgilin evine gittik.Serhat,kardeşi Özgür ve ben bisiklete bindik.Merve Teyze bize pasta yaptı.Akşama doğru eve geldim.Babam yine yemeklerle eve geldi.Sinemadan kazandığım paramı babama verdim.Babam,paranın bir kısmını bana harcamam için verdi.Bu hafta sonuda çalıştım mı ayakkabı alabilecektim..
Sabah paramın bir kısmını Umutla pay edip,okula gittik.Ders arasında kantine gidip çikolata,simit,ayran aldım.Umut da kendisine simit,ayran alıp sınıfına gitti.Sınıfa gittiğimde herkes Tuba’nın sırasının ordaydı.Tuba çantasını boşaltmış,bir şeyler arıyor gibiydi.Sırama oturup aldığım şeyleri yedikten sonra; Ali,Tuba’nın kantine gidecekken,çantasına koyduğu paranın çalınmış olduğunu söyledi.Tuba’ya isterse paramın bir kısmını vereceğimi söylerken,Tuba sınıftan çıktı.Öğle arası Vedat Öğretmen beni çağırdı.Vedat öğretmenimiz benimle konuşmak için öğle arasını beklemiş. Vedat öğretmenimiz:
-Tuba’nın,bugün beni kantinden eşya alırken gördüğünü,ona para bile vereceğini söylemişsin.Arkadaşın,daha önce senin,hiç kantinde eşya almadığını söylüyor.
Tuba’nın parasının çalındığını ve Tuba’nın parayı benim almış olabileceğimi anlattı.O an ağlamaya başladım..Bende:
-Öğretmenim,ben hırsız değilim dedim.Bu hafta sonu,sizin dediğiniz sinemada çalıştım.Bahişte aldım,paramı babama verdim.Babamda bir kısmını bana harcamam için verdi.Bende paramı Umut’la paylaştım.Paramın birazıyla kantinden eşya aldım.Tuba’nın parasının çalındığını öğrenince,bir şeyler alabilmesi için,kalan paramı ona verebileceğimi söyledim.Ben hırsız değilim.Vedat öğretmen:
-Sınıfta senin çalıştığını bilen var mı,dedi.
Bende:
-Hayır.Öğretmenim.Kimseye daha söylemedim dedim.
Vedat öğretmen:
-Tamam.Ben konuşurum dedi,sen arkadaşlarına birşey deme,derste konuşuruz üzme kendini dedi.
Sınıfta,Tuba ile karşılaşmak istemiyordum.Çantamı alıp eve gitmeyi istedim.Ama; Fen Liseleri sınavına az kaldığı için derslere girmem gerekiyordu.
Okul çıkışı eve gittim.Babam gelince,bugün okulda olanları anlattım.
Babam:
-Üzülme oğlum,arkadaşın telaştan öyle yapmıştır,dedi.
Sabah olup okula gidince,Vedat öğretmenimiz derse geldi.Yoklamayı alırken Tuba izin istedi ve dün çalındığını sandığı parasını,evde düşürdüğünü,akşam annesinin parayı kendisine verdiğini söyledi.
Vedat öğretmen:
-Bu tür konularda peşin hükümlü olmamak gerektiğini fakat; her insanında hatalar yapabileceğini söyledi.
Yinede kızgınlığım geçmemişti Tuba’ya karşı.Teneffüste yanıma gelip,dün beni Vedat öğretmene şikayet ettiği özür dilemek istediğini söyledi.
Bende:
-Dün çok kızdığımı,beni hırsız olarak düşünmesinin beni üzdüğünü ama; şimdi bu kızgınlığın gittiğini söyledim.
Hafta sonu Serhatla sinemaya gittik.Ne yapacağımı öğrendiğim için daha erken bitirdik,bugün işimizi.Serhat ilerde doktor olmak istediğini söyledi,bende öğretmen olmak istiyorum dedim.
İşimiz bitince ben,Serhat ve Özgür evlerinin orada bisiklete binip-gezdik.Gelecek hafta iş çıkışı bize gitmek üzere anlaştık.Artık hem derslerime ağırlık verip hem de para kazanıyordum.Hafta sonu olunca Serhat’la işyerine gitmek için,evlerine gittim.Merve Teyze, Serhat’ın iki gün önce kaza geçirdiğini ve bir süre işe gelemeyeceğini söyledi.İçeri girdim,Serhat’ın ayağı alçı içindeydi.O gün sinemaya tek başıma gittim.Hafta sonu tek çalışıp,Serhat’ın çekirdek satma,işini de yaptığım için iki kişilik yevmiye alıp,iş çıkışı paranın hepsini Merve Teyze’ye verdim.Önce kabul etmese de,ben Serhat iyi oldu mu borcunu öder deyince kabul etti.İki gündür işe gitmediği için,paralarının olmadığını tahmin ediyordum.Akşam eve gidip,durumu babama anlatınca,çok iyi yaptığımı,dostluğun bu anlarda belli olacağını ve paylaşmanın önemini anlattı.Bu hafta sonu bir gün çalışıp,diğer gün ise Fen Liseleri sınavına girecektim.
Sınavdan sonra,dersler bittiği için artık hafta içi de çalışıyordum.Bir süre sonra Serhat iyileşip gelince beraber çalışmaya başladık tekrardan.Bir gün iş çıkışında,Serhatla eve gidiyorduk.Bir ayakkabıcının önünde geçerken gözüm birden o her zaman giymek istediğim ayakkabıya gitti.Serhat’a anlatınca,ardından içeri girdi ve beni de çağırdı.Afallamıştım,ayaklarımda o ayakkabıyı görünce.O haftaki kazancımı ve bir miktarda Serhat parasından vererek almıştık ayakkabıyı.Sonunda istediğim ayakkabıyı alabilmiştim.Eve gittiğimde,Umut bugün postacının geldiğini söyledi.Ve o an Anadolu Öğretmen Lisesini kazandığımı öğrendim.
Babam işten gelince Öğretmen Lisesini kazandığımı söyledim.O kadar sevinmişti ki,onu hiç böyle mutlu görmemiştim.Bana ve Umut’a sarılıp sevinç gözyaşı döküyordu.Benim başaracağımdan hiçbir zaman şüphe duymadığını söyledi.Hem Öğretmen Okulunu hem de ayakkabıyı almanın mutluluğu o kadar çok heyecan vermişti ki..
Kayıt Tarihi : 13.7.2014 10:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!