(Not: Bu öyküler kurgudur. Aşağıda okuyacağınız öyküde kurgunun son halkasıdır... Edebiyat halk içinde yapılmadır, yazarlar en az dansözler kadar cesur olmalıdır)
Karlı bir gündü... Yürüyordu peşinde koruma ordusu olmadan... Sabahın daha ilk saatlerinde. Alalede bir insan olmak isterken istemediği makamlara kadar çıkmış çoğu geceler tatlı bir uykuya hasret kalıyordu. Belki de kızacaklarıdı kendisine. Devletin en mühim adamlarından biriydi. Canı çok değerliydi. Allah korusun ya bir şey olsa. Hemen makam odasına geçti. Sıcak çayı geldi 5 dakka içinde... Günlük gazetelere baktı... Bir gazetenin manşeti ilgisini çekti. ' Osmanlı'nın Mirası Nerede Saklanıyor '... Neredeydi sahi... Acaba gazeteler yaptıkları çok gizli çalışmalardan haberdar mı oluyorlardı. Birileri haber mi servis ediyordu... Saat 10.00 gibi birazdan yanına profösör geldi...
- Sayın profösör tarihçilerimizle epeydir araştırıyoruz. Bu konu çok mühim... Bu düğüm çözülecek... Size verdiğimiz desteğin meyvelerini ise göremiyoruz. İşin enteresan tarafı bakın şu manşete. Daha elimizde kayda değer hiçbir şey yok, gazeteler nasıl manşet atıyor. Kim tezgahlıyor bunları. Hala devlet içinde yuvalanan şebekeler mi var.
Prof: Ben de o konuda görüşecektim... Bizlerin dahi çalışmaları böyle engellenmek istiyor. Efendim size sevindirici bir haberim var bugün. Dün bir beyit geçti elimize. Belkide Osmanlı'nın mirasını işaret ediyor beyit. Türkçeye tercümesi tamam ama daha işin içinden çıkamadık....
- Şifrelimi demek istiyorsunuz profösör?
- Evet evet beyitlerde kesinlikle şifre var..
- Ve henüz çözemediniz...
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta