Öykülerim: U Operasyonu 3. Operasyon: ' ...

Gökyüzü geldi... Burası İstanbul'un en bilinmeyen lokantasından biriydi. Lokantanın kapısından giren ise sıradan biri gibi görünse de 'sıradan' olmayan biriydi. 5 dakika geçti Bulut geldi... Saat 09.00 sularıydı...

Garson bir kez daha bu kıl kaptığı adamın yanına yanaştı.

- Ne alırdınız? Beklediğiniz misafir geldi sanırım...

- Hayır. Daha gelecek arkadaşlarımız var. Amma acele ediyorsunuz. Birşey istediğimiz zaman biz çağırırız seni! Elini ceketinin cebine attı. 200 lira uzattı garsona...

- Bizimle sen değil patronun ilgilensin olur mu?

Garsonun eli ayağına dolaştı... Biranda adama kıl kapmayı bıraktı hatta sempati duymaya başladı...

- Tabi efendim tabi, söylerim hemen.

...

5 dakika geçti. Yeryüzü geldi. Mini etekli ve siyah gözlükleri vardı... Güzel ve çekici idi. Bulut Bey ve Gökyüzü Bey ile tokalaştı...

Bir kaç dakika sonra lokantanın patronu sipariş almak gayesiyle sokuldu.

- Efendim nefis çorbalarımız var...

- 3 arkadaşımız daha gelecek. 1 sandalye eksik sanırım. Ve sizden ricam başka kimseyi almayın. Şu zarfın içindekiler sizin! Demin ki çocuk baksın bize. Siz de akşama kadar uğramazsanız sevinirim. Eğer bunu sağlarsanız lokantanız da daha çok yemek yeriz...

- Tabi efendim tabi, ne demek... Ben müsade istiyorum. İnanın akşama kadar evimde olacağım. Zaten çoluk çocuğun yüzüne hasret kalıyorum. Bizim işler bazen gece yarısına kadar sürüyor.

Adam sözünü keserek,

- Tamam tamam...

Saat 09.05 geçe Yağmur geldi. Yağmur Bey takım elbiseli ve oldukça şık giyinmişti. Diğerleri ile tokalaştı.

- Sanırım on dakika sonra toplantımıza başlamış oluruz dedi, Gökyüzü!

- Bu fikir kimin aklına geldi Allahaşkına dedi, Yeryüzü. Bilmem kaç milyon dolar kasamızda kaldı... Hep diken üstünde toplantı yapıyorduk... Deşifre olduk olacağız derken ağız tadı ile hiçbir toplantımızı yapamadık...!

- Zarfta ne kadar vardı diye sordu Bulut Bey...

- Söylesem gülmekten yarılırsınız en iyisi hiç söylemeyeyim dedi Gökyüzü Bey. Ama adam zarftakini görünce uçtu bak, toz oldu... Sanırım bir yılda kazanıyordur bu kadarını! !

- Biz se 10 dakikada kazanıyoruz! Hatta 5!

...

Hepsi saatlerine baktı...!

- Gelemedi...!

- Adamın adı Rüzgar ama en yavaşımız o!

- Aklıma gelen sizin de aklınıza geldi mi? Bu akıllanmayacak mı! ! !

- Yani Rüzgar ve Cemre ikisi...

- Benim düşündüğümü düşünmüşsünüz!

- Çorba mı içsek beklerken. Çapkın herif! Bu adam beni öldürecek.

- Ben içemem! ! ! Dedi yeryüzü! !

- Ama buradaki çorbayı başka hiçbir yerde bulamazsınız! ! Böyle yerler az para kazanır ama temiz iş yaparlar... Hem hiç birşey yemeyip- içmeyeceksek o kadar parayı niye verdik! ! !

Gülüşürler...

Garson çocuk onları izliyordur...

- Gözünü dört aç demiştir patronu! Ve kim bunlar merak etmiştir...

***

Saat 09.15 geçerken Rüzgar ve Cemre kapıdan girdiler!

- Hergeleler! !

***

Bir gün sonra...

Tarih 19 Mayıs 2023.

Türkiye Şokta...

***

Dün o toplantıda daha neler konuşulmuştu... Hepsi 1 yıl sonra bugün ortaya çıkmıştı...

19 Mayıs 2024
***
2. Bölüm: 10 YIL öncesini Hatırlıyor musunuz o zaman bizde bir hiçtik... Ben İstanbul'da doğup büyüdüm. Tam bir İstanbul aşığıydım. Tam bir Türkiye aşığı... O gün seçeceğim iki yol vardı. Ya bu karanlık örgütü seçecek ya da ölecektim. Senin de, senin de, senin de iki yol vardı. Hepimiz yaşamayı seçtik. Verilen ilk görevde çuvalladık... Tam beş sene kabuğumuza çekildik. Birimiz yeryüzüne çekildi, birimiz bulut oldu... Bende gökyüzüne çekildim hah hah ha.

Ve bugün bu konuma geldik. Yırtık ayakkabıdan milletvekillerinin önünde ceketini ilklediği konuma...

Ama o zamanlar özgürmüşüm. Şimdi ise bu kadar özgürlük içinde 'hapis'

Tek amacımız var şu ülkeyi daha da uyutmak... Bu ülke ninni de sever, türkü de!

Bu ülkede cazda dinlersiniz arabeskte...

***

10 Yıl öncesini konuşmayı bırakalım isterse! Yarın bize verilen görevleri ifa edeceğiz. Herkes yoluna gidecek. Ben yine yeryüzünde at koşturacağım. Bulut bulut olur! Rüzgar Amerika'da eser belkide...

***

Yani bu eylemi yapacağız? Yapacağız öyle mi dedi Yağmur!

***

Yapmasak bizi yaparlar! Bugün anka kuşuyuz ama yarın böcek oluruz, böcek gibi ezerler...

***

İyi de bu ülke bunu haketmiyor, dedi Cemre!

***

Beyler ve bayanlar. Bizler ne aşamalardan geçerek yetiştirildik. Buranın çorbası, yemeğini beğenmiyoruz ama 10 yl önce ben farelerle yaşıyordum evimde. Küçücük evimizde 5 kardeşimle aynı yatakta yatardık. Babam alkoliğin tekiydi, annem barda çalışırdı. Gözümün önünde öldürdüler hepsini... Slayt resimler eşliğinde bugün ne olacağımı gösterdiler sonra. Fazlası bile oldum. Günde 3 beyaz gömlek değiştiriyorum. Ama yine eski temizliğim yok. Eskiden saftım. Belki bunlar beni de öldürdüler ama kız kardeşimin başına gelenler seninde başına gelecek dediler. Onu öldürmeden neler yaptıklarını demeye dilim varmıyor...!

Ama ben ülkemi seviyordum. İnsanın hiç kıymeti yoktu ama simiti sever gibi seviyordum! ! !

Çayı sever gibi seviyordum... Kimbilir sizler neler yaşadınız...

...

' Bu ülke altına dinamit koymayı çoktan haketmiş' Dedi Rüzgar Bey...

Benim çocukluğumu iğfal etti onlar! 10 yıl önce sökülen tırnaklarım çıktı. Ama yüreğimi söktüler! !

...

Yarın 19 Mayıs! Ve Kurban Bayramı... (Öykü uydurmadır...!)

99 Milyon kurban! !

Biz yaşasak hangi yürekle, hangi yüzle, hangi vicdanla! !

Türkiye diye bir ülke kalmayacak geride...!

Bizde Amerikada, İngiltere'de, Fransa'da keyif çatacağız...

Beni kıyma makinesinde etlerimi kıyma yapsınlar. Yokum ben! ! !

...

Cemre sen çok sulu gözlüymüşsün... Senden hiç beklemezdim!

Rüzgar Bey bu şıllığın hepimizi kıyma makinesinde kıyma yapmasını sen ister misin?

....

Garson çocuk geldi yanlarına...

Ceketinin cebinden bir zarf daha çıkardı. Hayatını yaşa çocuk. Sevgilin yok mu? Git onunla ol!

Ve kapıyı dışardan kilitle anahtarı da kapının altından at!

Yarına kadar da gelme! ! !

Patronun hiç bir şey demez! Derse onu bize bırak!

Eğil kulağına bir şeyler daha diyeceğim...

...

Tabi efendim deyip zarfa aldı çocuk...! Filmde beni de oynatırsanız bir ömür size dua ederim... Sonrada denilenleri harfiyen yaptı...

...

Telefonu çaldı Gökyüzü Bey'in. Saat tam 10.25'ti...

Toplantı beş dakika sonra başlayacaktı. Telefondaki adam.

- Artık kendi aranızda konuşmalarınız bittiyse diğerleri ile bağlantılarınızı kurun!

Toplantıdan sonra sizler ' Şerefli bir hayat' yaşayacaksınız. Şerefliler ile aynı masada olacak, dünyanın hakimleri ile aynı hayatı yaşayacaksınız!

...

Bağlantılar kuruldu...!

İsrail, İngiltere, Amerika, Rusya Ve Almanya vardı şimdi aynı masada!

Masada Türkiye konuşulacaktı...

Türkiye ölüm döşeğindeydi artık.

...

Cemre'ye baktı. Aramızda bu oyunu bozacak bir tek o, dedi içinden!

Cemre Gökyüzüne baktı, Yeryüzüne baktı, Bulut Beye bakt, Yağmur'a baktıı ve Rüzgara baktı.

Yarın olduğunda 'Kıyamet' bir tek Türkiye için kopmaz inşallah, dedi içinden! Yarını göremeyeceğini ise adı gibi biliyordu...!

...

Bütün planları altüst eden Kimdi?

Türkiye Devleti hesap sormak için dünyaya savaş ilan etti! Zira 1 yıl önce 1250 kişinin öldüğü 'KANLI OPERASYON' da 99 Milyon insan meğer ölümün eşiğinden dönmüştü!

Bugün televizyonlarda vatan hainleri olarak lanse ettikleri meğer ülkeyi kurtarmış birer 'Vatan Kahramanlarıydılar'

Ya da lokantacı çocuğun dediği gibi!

'Bizi kandırdılar. Büyük Türkiye için küçük oyunlar oynadıklarını söyleyenler kandırdı hepimizi. Çocuk masal dinlemek için fazla büyüksün demişti beyaz gömlekli adam! Bu kulak kabarttıkların senaryo demişti, film çekeceğiz demişti! Bana da rol vereceklerdi... Meğer hiç önemsemediğim kayıtlar bir büyük çeteyi deşifre ediyormuş... Meğer ertesi gün Tüm Türkiye'yi yok edeceklerdi de 1250 kişi ile bu badire atlatılmıştı. O gün deprem bazı şehirlerde 8.2 şiddetinde oldu! 12 şiddetinde bir depremle ne hale gelirdik! Onlar bizi, hepimizi kurtardı!

...

Allah rahmet eylesin. Yarın bu söylediklerin ve verdiğin kayıtlarla onların ' Vatan Şehidi' olduklarını deklare edeceğiz!

19 Mayıs 2024