Ankara…
Saatine baktı Uğur. Tam o sırada telefonu çaldı…
- Gökyüzünde yıldız yok bu gece dedi telefonda en son, telefondaki adam… Kafana göre takıl…
İçindeki sıkıntı hafiflememişti. Kızılay’ da gittiği yeri bilmeden yürüyordu şimdi. Bu saatten sonra eve gidip dinlenmekte istiyor, bir kafede oturup çay- simit yemekte… Yürümekte istiyordu, bir bankta oturmakta… Bir de denizi olsaydı şu şehrin…
Peşindeki adam ise tedirgindi. Bu akşam bu iş bitmeliydi… Ama pek tekin biri değildi peşindeki adam. Ve başarısız olması durumunda belki de canından olacaktı… Biraz yürüdükten sonra boş bir banka oturdu. Adam sinsice sokuldu… Sustalı bıçağını çıkardı, sustalı bıçak tutan elini sırtına doğru kıvırdı…
- Uğur bey!
Uğur kafasını adama döndürdü…
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan