Öykülerim: Öykü'nün Öyküsü... (715)

İbrahim Arslan
1000

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Öykülerim: Öykü'nün Öyküsü... (715)

Pamuk prensesin pamuktan bir kalbi varmış. Birgün ormana gezmeye gitmiş, ormanda kaybolmuş. Onu bir kurt görmüş...

- Nereye gidiyorsun Pamuk demiş.

- Sana ne demiş Pamuk Prenses ve yoluna devam etmiş.

...

(gülerek) - O kırmızı başlıklı kızdı bir kere...

(Kızlarına anlatmaya devam etti, hiç duymamış gibi yapıp) - Annesi Pamuk kıza saat gece 12'den sonra gelme sakın diye tembihlemişti. Ama ormanda kaybolmuştu Pamuk Prenses... Saatine baktı akşam olmak üzereydi...

- Ya bu masalları bilerek mi birbirine karıştırıyosun?

- Kızım hadi bu akşamlık masal bitti. Anneniz çok biliyor ya o anlatsın bakalım...

- Anlatırım ne varmış dedi anne!

- Hayır anne sen anlatma, babam anlatsın... Babam anlatsın işte babam anlatsın...

- Tamam kızım, tamam. Ama annene söyle bölmesin benim masallarımı!

- Annneeh!

***

- Nerde kalmıştım hah... Pamuk Prenses yolda bir tane elma bulmuş... Meğerse elma sihirliymiş... Elmayı ısırınca bi anda 'halükadeler diyarına' gitmiş Pamuk... Orada Peter Pan'ı araya araya bulmuş. Peter Pan yürüyemeyen ve yüzemeyen sadece uçabilen bir çocukmuş yaaa...

- Baba Peker Pan'ın ayakları yokmuş mu?

- Varmış ama yürüyemiyormuş kızım...

- E anlat sonra ne olmş baba (esner)

- Sonra Pamuk prenses açıl susam açıl demiş ve mağara ardına kadar açılmış... Mağaradan içeri girmişler... Orada Ali Baba varmış... Ali Baba'nın mağarasıymış orası...

***

Uyudu...

- Evet uyudu... Daha sonrasını bilemeyecek...

- Ne olacak sonra. Pamuk Prenses'i kurt mu yiyecek!

- Hayır ben gibi ' bir avcı' saçlarından yakalayacak ve...

- Dur şunu yatırayım hele... Kızının saçlarını okşar, çok halsiz babası... Bu arada yüzü tedirginleşir karısının...

- Mehmed, kene! Kene var kızımızın saçında... Mehmed...

- Neeh!

- Baksana... Aman Allah'ım...

- Panik yapma... Dur hele kafamı toplayayım, ben Yaşar'ı arıyorum, acile gidelim hemen...

- Çok beslenmiş kene Mehmed... Nasıl şişmiş kene... Mehmed çok korkuyorum... Acele et...

***

- Gece yeni başlıyor ve yol hep uzuyordu sanki...

- Öykü kızım aç gözlerini... Aç.

- Panik yapma...

- Nefes alışları...

***
Bir yıl sonra: 16 Ağustos 2014

'Sana masallar anlatmak için çok günlerim yok bebeğim. Çünkü hızla büyüyorsun...'

Öykü 4 yaşına bastı. Ona anlatacağım öykülerse hiç bitmedi...

,,,

O gece hastaneye yetiştik. Kızım annesinin kucağında, annesi de bizde öldük öldük dirildik... Hastanede kolundan kan aldılar kalan yarı canımız da o zaman çıktı.

Ama bugün o günler gözümün önüne geliyor da, baba olmak; hele hele anne olmak ne zormuş meğerse!

Ya keneyi zamanında farkedemeseydik?

...

Baba bana öykü anlatsana yine?

- En güzel öyküleri anlatmazmıyım ben sana şimdi...

- Külkedisini anlat ama...

- Evvel zaman içinde, gökyüzü duman içinde, iğne saman içinde bir külkedisi varmış, yaşarmış bir evin içinde! Ev desem ev değil, saray desem saray değil yaa...

Bunun bir üvey annesi varmış ki kaya gibi kalbi varmış... Kendi kızlarını sever de külkedisini hiç sevmezmiş... Evde hizmetçiler hizmetçilik yapmazmışta her işi garibim külkedisi yaparmış... Üvey anneymiş ama üvey anne demeye bile bin şahit ister yani...

- Babacım külkedisini dövüyormuş mu?

- Evet bazen dövüyormuş. Al sana külkedisi al, demek televizyon seyrediyorsun ha! Hiç televizyon seyrettirmezmiş... Diğer kızlar fese girer o internetin önünden bile geçemezmiş... Sadece radyo dinliyormuş ama onu da gizlice!

- E

- O şehrin bir tane yakışıklı bir prensi varmış... Hani ben gibi yakışıklı... Balo düzenliyormuş... Herkese 'tivit' atmış ' baloma gelin' diye...

- Tivit ne baba...

- Bir kuş yavrum, mavi bir kuş, internet üzerinden ciyaklıyor... Haber veriyor yani...

- Haaa eskiden kuşlar vardı...

- Şimdi de var kızım...

- Ben görmüyorum. Bir kere televizyonda gördüm!

- Ben sana kuşta alırım...

- Kuşum diye severim onu ben... Annem nerde!

- Annesiiiiii ses ver Öykü'ye...

- Devamını annem anlatsın...

- Annen devamını bilmiyor ki...

(Anne gelir)

- Hiç te bile, ben senden iyi anlatırım hem...

- Külkedisini anlatıyordum, anlat o zaman...

- Anlatırım ne varmış, nerde kalmıştı baban kızım...

- Kuşta?

- Neh?

- Çivit kuşunda kaldı anne, demi baba...

- Evet kızım...

-? ? ? ? ? ?

- Bende seni çok seviyorum hayatım... Sen en iyisi ona kırmızı başlıklı kızı anlat...

.......

......

- Senin burnun neden büyyük?

- Seni daha iyi koklamak için anne...

- Peki kulaklarım neden büyyük kızım...

- Beni daha iyi duy diye...

- Dişlerim neden büyyük?

- Nedenmiş...

(Yemek için hazırlanır) Seni daha iyi yemek için kızım...

- Haah, ah ha ah haaa... Yeme beni kurt...

- Yerim...

(Baba gelir) ...

- Dur zalim kurt bırak kızımı...

- Bırakmam yiyeceğim...

-Bırakmazsan bende seni yerim...

Ya ben bu öyküyü çok seviyorum...

Bu Öykü kızı da çok seviyorum, ama büyüyor... Bir tane daha mı yapsak...

- Yok iki tane daha yapalım... Birine çok GÜZEL BAKIYORUZ YA!

- Olur 3 uğurlu sayım...

Bu öykü bitti. Hayatın başka öykülerinde buluşmak üzere!

İbrahim Arslan
Kayıt Tarihi : 23.1.2015 14:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Arslan