O'nun doğum günü hediyesi bir kitaptı.
Aynı mahallenin çocukları idiler. Biri zengin kız, biri fakir çocuk. Çok iyi arkadaştılar. Selahaddin, Neşe, Neşe’nin kız kardeşi Gülcan, Bedir, Orhan… Saklambaç oynadılar, misket oynadılar…
Ve günü geldi Selahadddin’in gözleri sevda ile baktı. Yüreği büyüdükçe, büyüdü. Bir başka çarptı… Aynı okulda okumadılar. İlk okulları ayrıldı. Ara- sıra değil, ayda bir değil neredeyse yılda bir görüşmeye başladılar büyüdükçe… Köyde kütüphane açıldı… Kız ise şehirde oturuyordu artık, taşınmışlardı… Selahaddin o kütüphane’de çaycılık yapıyordu… Kahvelerden okuyacak insan avı yapıyordu. Bir kitap okutmak ne zormuş… Gençler kütüphane’ye bilgisayar hatrına geliyordu… Kütüphane’de çalışırken bir kitap okudu. Henüz 17 yaşındaydı. İçindeki duyguların ‘Aşk’ olduğunu fark etti. Bu okuduğu kitabı bu 8 Kasım’da vermeliydi Neşe’ye… Yıl 2002’ydi.
Neşe’yi çok seviyordu… Babası da bunu öğrenmişti. O’na yazdığı mektubu birde o okuyunca… Hediye vereceği kitabın arasına koydu mektubu. Babasını ise hiç duymadı…
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta