Aşk denilen ağır yol, gamlı yol, dikenli yol, taşlı yol, yol da yol... İşte bu yolda yol alırken sağa- sola bakınıp, içimi ısıtacak bir sevda çiçeği arıyorken, baharın mis havası içime, gözüme, kulağıma, gönlüme dolup dolup boşalıyorken, O aradığımı gördüm bu yolda...
Ne idüğü belirsiz bu aşk denilen kahpe tutmuştu yakamdan!
Kalbim varmış. Yeni öğrenmiştim ben. Nasıl da çarpıyordu. Bir siyah saçlı, siyah gözlü birine. Bu birinin diğerlerinden farkı neydi de onun yolundan yürüdüm, gizlice. Oturduğu sokağı öğrendim. Öğrendim evini... Sonra evi bana kafes gibi geldi. O kafes içinde bir kuş... 2-3 saat dolandım evinin etrafında çıkmadı sokağa siyah gözlü kız. İşimi- gücümü unutmak niye? Niye unuttum ben bugün belediye otobüsüne binmeyi... Neden savsakladım işimi...
- Usta bugün çok halsizim. Bugün gelemedim...
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta