-Baba nerdesin? Babaaa.
Hangi baba bırakırdı ki isteyerek. Küçük kız annesine çok kızmıştı bu akşam. İmkanı olsa şu anda babasına giderdi koşa koşa. Asude ve İdil küçük kardeşlerinin yanına geldi. Onun ağlamasına dayanamıyorlardı.
-Annem neden aldı bizden babamızı. Ben babamı istiyorum.
- Cemre babam artık gelemez bilmiyor musun? Annemi ağlatmış, tokat atmış.
-Annem de bana tokat attı.
- Sen ona tokat mı diyorsun Cemre. Babamınkini gör sen. Eli çok ağır.
-Iııı babam beni hiç dövmezdi bir kere.
- Beni geçen hafta Asu’nun saçını çektim diye dövdü hatırlasana. Koparacağım sanmış Asu’nun saçını, demi Asude?
-Abla sen hak etmiştin
Cemre yine ağlamaya başlamıştı. Baba nerdesin. Ben seni çok istiyorum. Ben seni çok özlüyorum…
Tam bu sırada Masal Kuşu girdi camdan. Bu masal değildi yazdıklarım lakin masal kuşu yıllardan sonra yine yazdıklarımla hayat bulmuştu. Sırf İbrahim baba için meşakkatli dünyaya kanat çırpmıştı. Nerde kalmıştı her şey alt üst olmadan gelseydi ya.
Kızlar masal kuşunu ilk defa görünce korku ve şaşkınlık arası bir gel git yaşadılar… Hemen müdahele etti duruma masal kuşu…
-Ehem öhöm kendimi tanıtayım. Ve siz küçük yavrular sakın korkmayın benden. Ben palyoççaların babası güzel oyuncakların en güzeli hediyelerin en özeli dedelerden daha tatlı insan olmaya meraklı küçük çocukların sevgilisi bir kuşum. Ve beni yerde üç küçük kız beşiğime taş atarak uyarmış. Onlar sizsiniz değil mi?
- Yo ben atmadım, abla sen mi attın…
-İbrahim babanın kızlarıymış dediler bana. Söyleyin İbrahim babanın kızları sizdeğil misiniz. Kayıtlarıma göre İdil Melek varmış, Asude Nil ve Sevgi Gül ama ona Cemre diyorlarmış…
- Doğru yere gelmişsin dedi Melek. O elini uzatırken Asude ise bir tepik vurdu kuşcağıza. Halbuki hangi çocuk olsa onu gördüğünde sevinçten bayılırdı)
- Annee diye bağırdı cemre. İdil desen anlıyordu her şeyi ama şaşkındı…
-Sen babamı tanıyor musun?
- Ben babanın dostuyum. Onunla ne maceralara atıldık… Size uzun uzun anlatırım. Hazır anneniz de yok, dinler misiniz?
- Annem öbür eve gitti ama gelemedi. Nerde kaldı bu dedi Cemre…
-Kızlar annenize şimdilik görünemem ona söylemekte yok tamam mı söz verin bana yoksa sizle hiç konuşmam, anlatmam. Hem babanız sizi çok özledi. Neden aramıyorsunuz onu deyin bana bakayım…
Ama önce ‘ Glu glu guluuu, blu bulu buluuu. Elma versem size sulu sulu dedi ve üç elma çıkardı kıpkırmızı. Ve çok güzel görünüyorlardı elmalar doğrusu.
Cemre oyunbozanlık yaptı gördükleri onu tedirgin etmişi. –Anneee diye bağırmıştı. Ve Masal kuşu annelerinden acayip tırsıyordu…
- Cemre tamam gidiyorum. Sen beni sevmedin ama babana beni çok sevdi diyeceğim.
- Sevdim. Ben kuşları severim.Ama sen çok büyüksün. Ve konuşuyorsun. Kuşlar öter. Şimdi git annem gelecek.
- Annene söylemeyin zaten inanmaz size. Hadi ben gideceğim ama yine geleceğim dedi. Ve uçtu gitti…
Üç kız odada kendileri kaldığında bu gördüklerine üçü de inanamamıştı. Gerçekten bir masal kuşu odaya girmişti ve onlarla konuşmuştu öyle mi?
İdil beni çimdikle ASUDE dedi kardeşine.
- Nasıl da tekme vurdum ama. Derken İdil’e de bir çimdik attı ki kızcağızın canı epey yandı…
- Asu!!
İdil: Anneme söyleyecek miyiz?
Asude: Ben söylemem de Cemre kesin söyler. Babam gibi ağzında bişey tutamaz o.
Bu arada anneleri eve gelmişti. Ve kızlarının odasına girmeden bunlar ne konuşuyor diye onlara kulak kesilmişti. Normalde böyle bir şey yapmazdı. Ama duydukları şeyler neydi böyle. Masal Kuşu ne , ne diyordu bunlar. Ve dinlemeye devam etti…
*** ***
Masal Kuşu Dedeler Köyü’nde İbrahim Babayı yine köy kahvesinde buldu. Oyununu bitirmesini sabırsızlıkla bekledi…
Eski dostunu yıllardan sonra evde karşısında gören İbrahim Baba yalnızlığının had safhasında gelen bu dostu upuzun kucakladı…
-Yanmışsın İbrahim dedi Masal Kuşu. Kızlarını gördüm, onlara senden elma getirdim. Maşallah ne cimcimeler. Sen nasıl baş ediyorsun onlarla. Asu muydu neydi bir tepik vurdu ayağım morardı.
- Anlat daha özlemişler beni…
- En az senin onları özlediğin kadar.
- Aman Gül’ü de gördün mü seni. Bak ona görünme. Tüylerini teker teker yonar. Çocuklara çok titrer. Yanlış yerlerde dolaşmaya başlamışsın yine. Bana değil A llah Gül’e acısın. Ben 15 günde bir gün onlarla oluyorum. Ve evet çok yoruyorlar ama gün nasıl geçiyor anlamam. Onlarla olayımda yorgunluk ne ki. Masal Kuşu ben sana beni bırak demedim mi. Bu dünya senin dünyandan farklı. İnsan olmayı anlayamazsın demedim mi?
- Yazdığın hiçbir şey gerçekte gerçekleşmedi İbrahim Baba. Hani 7 çocuğun olacaktı. Hani 2017’ de ölecektin.
- Öleceğimi yazmadım bunu sen nereden biliyorsun. Hem daha çıkmadık 2017 yılından. Ölürsem şaşma!
- Hah haha hahaa bir haftan var ölecekmiş…
Sen masalların kalbini attırmadan, sen masalların gören gözü olmadan, sen masalların feryatlarını duymadan, sen yeni masallar yazmadan, uydurmadan, sen üç kızını satır satır işlemeden, onlara hasretini tüm dünyaya duyurmadan ölemeyeceksin…
- Kızlarım ne yapıyorlar. Şimdi şu anda ne yapıyorlar.
- Kendi aralarında konuşuyorlar. Beni konuşuyorlar. Ama dur anneleri de kapıda onları dinliyor, eyvah!
- Yandın sen. Tüylerine son bir kez daha bak. Senden ilelebet kurtuluyorum. Artık Gül seni civciv eder…
….
Şimdi… Yapmamız gereken tek şey 45 dakika öncesine gitmek. Ve benimle sende geliyorsun İbrahim baba. İkimiz de ne pencereden ne kapıdan gireceğiz. Her şey silinecek. Sen kızlarınla konuşacaksın, koklaşacaksın, sen onlara doyacaksın… Ben de sana onlara vereceğin mükafat olacağım. Daha önce hiçbir kimse ben gibi ve benden güzel bir hediye almamıştır.
-Çok güzel ve çok özelim diyi mi?
- Ne demezsin. Doğrusu benim sen gibi bir hediyem olsam vururdum kırbacı…
Anlamadığımsa daha önce zamanda ileri gitmiştik şimdi de geri mi gidiyoruz. Hani öyle bir şey yapıyorduysan niye 89 yılına gitmedik. Niye bir kez daha şu gözlerimle annemi bir daha göstermedin bana. Bugün bu gözlerle ona doya doya baksaydım, doysaydım ona. Yıllardır ne acı çektiriyorsun bana…
- Sen her şeyleri yaz, bunları da yaz. Bir gün anneni neden öyle son bir kez daha göremeyeceğinin neden böyle özlemek gerektiğini neden İbrahim’in yanması ve sönmemesi gerektiğini senin kaleminden damlayan satırların neden yazılması gerektiğinin her şeylerin izahını sana yapan bulunur. Ama bende bir kulum.
- Hızır’ın bir şubesisin sen, öyle olmalısın masal kuşu…
Peki kızlarımla konuşurken, ben onlara doyarken ya anneleri gelirse!
-O uyuyacak!!
….
1 saat önce İmranlar Köyü…
Masal kuşu Gül’ün bir nefes kadar yanına yanaştı. Kocaman kuş odada şimdi bir karınca kadardı sanki hiç yoktu ve görünmüyordu kimselere… Kuş Gül’e şimdi uyku üflüyordu… İki adım sendeledi Gül. Ve yatağa koyverdi kendisini…
-Senin ki uyudu, hadi kızlarının yanına marş marş…
-Bir saat öncedeyiz. Sen buralarda yokken ben idam mahkumu gibiydim. İyi ki geldin masal kuşu. Biraz renk geldi dünyama. Siyahtan ve beyaz renkten başka göremediğim yeşil geldi mavi geldi kırmızı geldi dünyama. Kızlarımı iki aydır görmedim ve şimdi öyle heyecenlıyım ki, titriyorum resmen, gözlerim buğulu zır deseler ağlayacağım.
-senle ne konuştuksa senle benim aramda. Bu masalı da evde yazman bitince Gül uyanacak. Ve sen de bunları unutacaksın. Babalar ağlamamalı, babalar her acıyı çeken babalar mutlu olmalı. Baba yüreği hiç dağlanamamalı. Babalar çocuklarından hiç ayrılamamalı. Ama kader var. Kader değil Şeytan’ın UŞAĞI…
Hadi gir çocuklarının odasına be adam… Beni de anlat onlara size Masalistan’dan Masal kuşu getirdim de. Hep beraber gideriz belki oralara, hadi…
- Sahi neden yaptın bu iyiliği…
- Sen yerde acı çekerken, ben gökte mutlu mesut yaşar mıydım ha dostum. Sen çocuklarım diye inlerken her şeyler inliyordu. İbrahim baba. İbrahim baba şu anda olağandışı bir şey oldu, benim kalbim attı. Bu kötü, çok kötü, acele etmelisin. Kalbim bir insan gibi atmamalı, bir insan gibi, ben insan değilim, ne oluyor?
Gül’e baktılar ikisi de. Ve çok derin uyuyordu.
Üç kız odada yalnızdı. Anneleri az sonra geleceğim demişti öbür eve gitmişti. Ve çoktan gelmeliydi. Ve o anda onlar için hesapta hiç hesapta olmayan bir şey oldu. Dedeleri gelmişti…
-Anneniz uyuyakalmış. Çok yoruyorsunuz annenizi…
Eyy masal kuşu sanırım çocuklarımı bu akşamda göremeyeceğim baksana dedeleri girdi.
-Çocuklarını çok özlediğini biliyorum. Az daha sabret az daha.
-15 günde bir görüyordum. Ama 60 günde bir görmeye başladım. Gül çocukça uzaklaştırma alınca bende ona sinirle çocukları almadım. Aramadım bile. Hergün yandım. O beni dağlıyor. Ben hergün her dakika dağlanıyorum. Sen olmasan inadımı yenemez şuraya onları görmeye de gelmezdim…
- kızları babaları ile bir saat mutlu olacak, bir saatte dünyalar senin olacak. Sen bir saat özlem gidereceksin. Sonra her şeyi tekrar tekrar sileceğim, biliyorsun. Gül uyumamış olacak ve belki çocukların yanından öbür eve de hiç gitmeyecek.
Masal Kuşu İbrahim Baba’ya merak etme dedeleri şimdi çıkar! Ona süprizim var… Ahırda inek erken doğum yapacak heralde yoksa niye böyle bağırsın…
Dedeleri telaşe ile çıkınca,
- Bak dede çıktı bile. Haydi sahne senin İbrahim baba. Sonra unutma eve gidince bunları bu yaşadıklarını hemen yaz. 7 çocuğun olmadı daha önce yazdığın gibi ama bu üç kızın 70 çocuğa bedel…
-Kızlar düşüp bayılmaz diyi mi beni görünce…
-Hele dur,azıcık daha dur. Benim kalbim kötü atıyor ve sanırım güçlerimi de kaybettim. Şu an elimden çıkıyor eskisi gibi hakimi olamıyorum. Yanlış bir şeyler mi yaptım ne?
-Nasıl olur, zamanı mı şaka yapmanın.
-Şaka yapmıyorum. İstersen hiç girme şimdi çocuklarının odasına şuradan gidelim. İşler çok kötü olmadan. Sen çocuklarınla cumartesi görüşürsün olmazsa.İnan ki bilmediğim daha önce yaşamadığım şeyler oluyor.
- Ne diyorsun beni buraya kadar getirmişken. Reva mı bu? Şu kapının arkasında üç kızım var. Ve beni bu kadar yakınlarına getirip beni şimdi onlara da kavuşturmayan tek engel de sensin. Zamanımı şimdi, şaka de!
-Şaka değil, ne olur işleri zorlaştırma.
-E şimdi buradan Dedeler’e nasıl gideceğiz güçlerin yoksa.
-Benimle değil sen yalnız gideceksin. Hem kimseye görünmeden git, gitte nasıl gidersen git…
- Ben kızlarımı göreceğim, görmeliyim çok özledim onları.
- Kızlarından önemli şey yok mu be!
-Yok.
- Var! Bence var. Gül var… Acilen çıkıp gitmeliyiz. Korkarım ki güçlerim yokken gülün de uyanamaz. Hem belki, dur. Kalbim… Kalbim şimdi atmıyor. Gücüm geldi galiba. Şu iş sonraya kalsın ama. Seni Dedeler’ e götüreyim bir an önce. Hazır gücüm varken. Hemen gidip evde konuşmalıyız bunları, olup biteni.
-Gözünü yum!
- Offff.
-Yum!!
-Yumdum kahretsin yumdum…
-Hadi salavat getir, şehadet getir, kötü şeyler olmasın inşallah. İlk defa bilmediğim bir yolculuk yapıyorum. İlk defa görmüyorum sonrasını…
-Yine düşmem değil mi?
- Gücüm büsbütün biterse yolu tamamlayamazsam beni affet…
-Dur, dur Gül’ü uyandır hemen. Önce Gül’ü uyandır…
- Önce sen gitmelisin Dedeler’e. Gözünü kapat hadi, kapat. Kapat şu çok şeyler gördüğün gözünü…
- Babaaaa!
Babaaaa, babam burada kızlar.
- Babaa nerdesin ? Babaaa.
- Cemre hayal kurma, yok babam, yok. Cemre babam artık gelemez bilmiyor musun? Annemi ağlatmış, tokat atmış.
Ama ben babamı duydum…
Baba nerdesin. Babaaa. Ve odadan çıktı aramak için babasını…
Asude İdil’e…
- Manyadı bu. Hayal görüyor, babamın ne işi olur burada.
İbrahim baba en küçük kızını kendisini aramak için çıktığını gördüğünde acı ile gözlerini kapadı…
Dedeler’de
Ağlamaya başladı hüngür hüngür İbrahim Baba. Masal Kuşu’nun boğazına sarıldı…
-Sen nasıl dostmuşsun. Şimdi onları daha çok özlüyorum. Şimdi daha çok yanıyorum.
- Beni bırak gücüm tükenmekte. Benim kabahatim yok. Bazen kadere bırakmalı her şeyi.
- Ben kadere bırakamam. Neyi bırakacağım daha. Kader ağzıma sıçtı…
-Bırakmalısın. Ama dur bırakma. Artık kalbim atıyor ve daha başka atıyor. İnsan mı oldum ben ne? Şimdi istesem de bir şey yapamam. Gül’ünü uyandıramam. Gücüm benim elimden alınıyor. Bu neden böyle oldu hiç anlamadım. Ama kader işte. Kader böyle istiyor belki…
- Ne yani, ne saçmalıyorsun sen. Kalbim bi çalışıyor bi çalışmıyor. Ne bu pil mi be? Gül ne olacak, güüül…
- O artık bir hafta içerisinde kendi kendisine uyanacak… Hep uyumayacak merak etme.
- Ne bir haftası, delirdin mi sen. Kızlar onsuz bir günde dellenirler. Çocukları ağlatmamalısın. Psikolojileri bozulur, şu işi düzelt… Böyle bir kötülük yapma bize.
- Ya her şey daha iyi olursa. Belki bunda Gül’ün uyumasında sana bir iyilik var. Uyandırabilirim uyandırmasına ama ben her şeyin düzelsin hayatın tekrar düzene girsin çocuklarına bir an önce kavuş diye çabalıyorum. O bir hafta uyusa kendisini toparlayacak. Ve siz kavuşacaksınız…
- Yerin dibine batsın böyle kavuşma. Herşey iyi olacaksa olsun, kötü olacaksa olsun. Ama senin elinle değil. Hayatıma böyle müdahele etmen ne acı! Kaderin eliyle de değil… Gül isteye isteye, onlar isterse olsun.
- Her şeyin içine sen ediyorsun. Sen ettin. Senin içine ettiğin her şeyin telafisi onun uyuması. Bırak uyusun…
- Gücün var diyi mi?
Var! Bana oynuyorsun. Boğacağım seni Allah’ın belası kuş…
- Evet gücüm var hadi boğ. Ben de bıktım senden. Burda yanında olmak sana dost olmak o kadar zor ki…
- Beni kızlarıma görüştürmeye de her şeye de gücün var. Var ama sen böyle olsun istiyorsun…
- Bana böyle olsun diye fısıldıyorlar bende buna karşı gelemiyorum. Emir kuşuyum!!
- Kim ha kim fısıldıyor. Yeme beni…
- Kadercibaşı…
İmranlar’da
- Anneniz uyuyor. Bu nasıl bir uyku…
- Dede dedi Asude. Cemre babamı görmüş. Annem uyansın artık Cemre anne diye baba diye kriz geçiriyor…
Dedeler’de
- Şu anda çocukların ve annesi iyi. İki dakika sonra seni arayacaklar. Kızların annesinin kulaklarına ‘Uyanmazsan babam gelecek’ desinler üç kere desinler en az… Ve sonra Gül uyanacak. Ve sonra ben buradan Amerika’ ya gideceğim. Senden uzak olsun da neresi olursa olsun. Ve sen İbrahim baba Gül’üne de çocuklarına da kavuşamayacaksın…2023 yılında şu divanda acı çeke çeke yalnız başına öleceksin. Seni ölürken görebiliyorum. Yani yaşayacağın daha 5 yıl 6 ay daha var…
Şimdi istersen bunların hiçbirini yapma. Beni dinle. Ben de hep yanında olayım. Gül uyusun biraz!! Bu hepinize iyi gelecek diyorum. Hiçbir şey olmayacak, kötü bir şey olmayacak, kötü bitmeyecek şu yazdığın masal. Mutlu olarak bitireceksin. Mutluydum diye bitireceksin. Sonunda masalın çocuklarıma gülüme kavuştum diye… Buna engel bir tek fevriliğin. Güven bana dostum…
-Dostum diyen bir kuşa güvenmek…
-Bak telefonun çalıyor. Şimdi söz senin…
…
- Babaaa, babacım. Seni çok özledim. Sen bizi aramıyosun biz seni aradık. Annem seni öldü dedi…
- Annen beni öldü mü dedi…
- Annem değil baba ben dedim.
- Kızım ben seni daha çok özledim, sizi daha çok özledim. İki aydır kafayı yiyecem. Demek ben aramayınca siz de beni aramayacaksınız ha.
- Ama biz aradık seni…
Cemre’den Asude aldı telefonu…
- Baba Cemre seni görmüş…
- Kızım ben Dedeler’ de değil miyim ne işim var İmranlar’da. Hayal mi görüyor Cemre…
- Uçmuşsun yok olmuşsun…
- Anneniz nerde kızım…
- O uyuyo güzellik uykusu…
- Bu saatte mi…
- Biz de anlamadık valla. Uyuyakalmış. Dedem var yanımızda…
- Bırakın uyusun! Uyarmayın tamam mı, çok yoruluyordur tabi. Hem uyanınca belki her şeyi unutur. Beni de affeder demi…
- Babacım seni çok seviyorum ablama veriyorum…
- Melek! Meleeeek… Meleğim…
- Efendim baba…
- Senle evet hayır oynayalım mı haa.
- Tamam olur…
- O iki kelimeyi söylemek yok bak… Duydun mu zilin sesini…
…
10 Dakika sonra…
- Ağlama… Sen ağladıkça masallar ağlayacak…
- Dayanamıyorum.
- 2 Aydır kızlarınla konuşmadan dayandın. Görmeden dayandın. Şimdi bir konuştun çözülüverdin be İbrahim baba. Hadi ben gideceğim… Son bir görevim kaldı. Ondan sonra Mevla beni azat eder kim bilir. Kurtulacağım şu yükten. Ne zormuş insanlarla uğraşmak…
- Görevin ne. Neden gideceksin Amerika’ya…
- Taşları yerinden oynatmaya gidiyorum. Çok şımardı Amerika…
- Kasırga, fırtına, yağmur, deprem…
- Hiçbiri.
- Ne peki…
- Yangın. Yakıp kül edeceğim oraları…
- Ben de geleyim. Beni de yak o yangının içinde beni de yak…
- İbrahim’ leri yakmak kolay mı ha. Nice Nemrutlar yakmayı denedi yakamadı…
- Nemrutlar değil ama Gül yaktı…
- Merak etme söneceksin. Mutlu olacaksın yine. Ama 5 yıl 6 ay sürecek… Bu dünyadan Gülünden ve çocuklarından sonra hatta onlardan çok sevdiğin annene ve annen de sana kucak açacak… Kavuşacaksın…
- 5 yıl 6 ay ha…
- Ya her şeyi de gerçek anlıyorsun. Gerçek anlaman yok mu? Ben ne bileyim. Ölümü anca Allah bilir. Ama sana kalsa hemen şimdi annene kavuşmaya dünden razısın değil mi?
- Evet…
- İbrahim baba İbrahim baba. Çok zor bir sınavı geçtin. Hadi bin sırtıma. Sana bir kıyak yapacağım. Gül’ünü uyanırken göreceksin. Doğru karar verince doğru şeyler olmasını hiçbir yanlış şey geri çeviremez…
- Nee, uyanacak mı Gül. Hani iki hafta diyordun.
- 2 dakika, iki dakika o. Ama sanki sana iki hafta gibi geldi diyelim. Sana ve çocuklarına onlar da sen kadar sabırsız…
- Öyle valla…
- Aslında uyanmadan o uyanmadan odada da hazır kimsecikler yokken sana iki öpücük mü ayarlasam ne. Haa yapayım mı…
- Ayağının altını öpeyim yapsana be, kuşun hasısın yeminle. Yapsana şu arkadaşına şu iyiliği…
- 10 dakka önce boğazımı sıkıyordun!! Pışıııık…
SON
25.12.2017
Kayıt Tarihi : 17.1.2018 13:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Daha önce yazmış olduğum bir masalın devamı...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!