Oturduğum sokakta belkide 12 numaralı evin hikayesiydi bu. Kdz. Ereğli'de Orhanlar Mahallesi Tokmaklar sokak no: 26'da kiracı olarak oturmaktayım ben de... 12 numaralı bir ev var elbette bu sokakta zaten 12 numaralı bi ev hangi sokakta olmaz ki...! Evet böyle bir ev ve bu evde yaşayan da birileri var. Kimdirler hiç bilemiyorum, bugün itibariyle...
Sevgi vardı. Aşkta var şüphe yok ki. Bugünde var yarında var ve hep var olacak. Dünyada var, Mars'ta var, cennette var ve hep var olacak. Ve birde şu kirlimi temiz mi olduğunu bilemediğim para var. Ben sevemedim ve cebimde/ cüzdanımda hiç tutamadım gitti. Aşk vardı yaşıyordu dediğim gibi ne zaman da ölecek hiç bilemem. Ölümsüz olmalı!! Bildiğim bu akşam cebimde 1 lira bile kalmadığı ve meteliksiz olarak eve geldiğimdi. Evet şu lanet olası parayı hiç sevemedim... Bu akşam uyumam gereken vakitlerde evden çıkmıştım. 26 numaralı evimden. Öyle bir efkar doluydum ki ne yapsam üzerimden atamamıştım... Yolda tekrar aradım çocuklarımı. Olmadı!!! Yine açmadılar, ısrarla arıyordum onlarda ısrarla açmıyordu. Sonra çocuklarımın önce 1 numaralı büyük dayısını ve sonrada 2 numaralı dayısı ile konuştum. Ceyhan'sa kaç kere aradım ama açmadı ve mesajlarıma da cevap vermedi. Ceyhan'da akrabaları Belediye'de çalışan zabıta komseri. Burnu yerle gök arasında gölgesi yukarılarda dolaşan adam! İşin garip tarafı iki dayısı ve daha dayısı dediğim herkes hatta amca teyze hala dede anane hepside üveydiler çocuklarıma. Ben o kızlarımın gerçek babaları ve anne gerçek anneleri diğer herkesler yabancıydı çocuklarıma. Haa iyi insandılar. Samimi Müslümandılar, öyle veya güya. Ben karışamam ve bana ne milletin Müslümanlıklarından. Bütün bu üveyler anne hariç hep yakınında yakındılar çocuklarıma lakin ben çok uzaktım. Yakınlarında istesem de olamıyordum.Nereden çıkmıştı şu boşanma!! Tekrar tekrar çocuklarımı aradım yine açmadılar.
Sahil ya yeni başlıyordu ya bitiyordu. Asker arkadaşımla da konuştum 10 dakika. Ama geçmek bilmedi efkarım. Biliyorum çocuklarımla konuşmadan geçmezdi öyle çöreklenirdi üzerime!! Yine aradım yine çaldı çaldı açmadılar. İnanın her yazdığım gerçek buraya kadar. Ve bundan sonra yazacaklarımda gerçek. Bunu bilin. Sahilde denize bakan bir ağacın dibine uzandım desem yalan olur resmen yığıldım kaldım...Dünya umrumda değildi ve dünyalılar!! Telefonumda albümlerime girdim çocuklarımın resimlerine baktım. Gözlerimden yaşlar yuvarlandı. Sonra Furkan isimli Malatya'lı arkadaşı aradım. ' Ben biliyorum aslında dedim şimdi üç Ferdi dinlemeliyim en az ve kalkıp yürümeliyim deniz kenarında böyle geçer şu efkarım'. Telefonu kapadığımda hala birkaç ton efkar doluydum. Efkarın bir ölçü birimi var mı sahi? Varsa ne ben bilmiyorum... Gitmemişti şu lanet olasıca efkar. Gitmemişti lanet olası pislik... Ağacın dibinde dörünüyordum ki bir dilenci kadın girdi sahneme. Ulan mübarek Ramazan ayı saat gece 11'i geçti. Hayatımda aslında hep bu vakitler uykumda olduğum için ben bu vakitte herkesi de benle birlikte uyuyor sanırdım. Dönüyor dünya ve herkes içinde başı dönmüş şekilde. Karınca sürüsü gibi insan sürüsü dünya da.Halbuki bir ben uyuyorum o vakitler yani 9'da ve ben dışında herkes capcanlı ve capcanlı bir şehir: Kdz. Ereğli. Kdz. Ereğli'liler doluşmuş sahile. Teravih kılınmış... Kılan kılmıştır neyse benim yıllar oldu kılmayalı bi teravih...!Dilenci kadın aldı sahnede yerini... Bir masada dört kadın bir erkek olan banknotta mendil satıyordu ve aslında satmıyor dileniyordu işte. Kadının biri çantasında uzun yoklamalar sonunda bozukluk verdi kadına. Ve elindeki siyah poşetinden de bir mendil almayı ihmal etmedi. Almazsa olmazdı ki ihtiyacı da vardı zaten solo mendile de muhtemelen... EEhh... Evet tahmin ettiğim gibi bana da uğradı dilenen ay pardon mendil satan kadın. Vallahi cebimdeki bütün paramı verdim 30 tl vardı hepsini bir çırpıda verdim. Nasıl gaza geldiysem bende de nasıl efkar varsa düşünün. Yalanım yok. Her yazdığım tekrar diyorum gerçeğin ta kendisi. Dilenci kadından bir ricam oldu sadece kızlarıma kavuşayım diye dua etmesini istedim. Aslında annelerine kavuşmak için dua da siz bakmayın ben kızlarıma kavuşsam yetiyor yani... Kadınla da muhabbete daldık iyi mi... İyide ben sevmem ki... Ya bana neeee!! Yok yetimleri kalmışta yaa bende yetimim ne olmuuuş. Yok baba elektrik direğinde çarpılmış filan. Bunlar standart öyküler değildir umarım yavaştan yardımımı sorgulamaya iyimi yaptım kötü mü yaptım demeye başladım... Amann dünya gelme üstüme üstüme işte... Sana ne nereliysem nereliyim. Ne neyi anlatıyorsam anlattıysam şu kadıncağıza... Tek suçu onun dilenmek üstelik. Haklı yere dileniyor haksız yere dileniyor çokta tınn. Güzin abla oldu başıma. Tamam aldın git icisini bicisini kurcalama nereden dua istedim ya. Kadın '50' lira daha istedi baktı iyiyim hafiften kaz mı gördü ne! Boşa anlatmıyormuş meğer hala benden umudu varmış. Borç varmış filan. Aaah günahını da aldım tam oldu!! Hem para verdim hem günahını aldım günün kazananı şüphesiz bu kadın hemde dilendiği yerde. Üst limit ne bilmiyorum ama 30 lira büyük para. Ama hedefi herhalde 80 lira. 80 OLUNCA BIRAKACAKTIR evinin yoluna gidecektir... Ya abla dedim 'ben bütün paramı sana verdim ya'' Sen benden şüphesiz zenginsin şimdi. Hafiften tersledim GİBİ. Ve kalktım ayrıldım oradan. Şimdi beş parasız kiradaki evime yürüyorum. Hem yorgun hem uykusuz hem parasız hem bi dolu efkarlı. Belki de bilmem kaç mil!! Sahi nedir efkar ölçü birimi... Ve şehir bir sürü dolu maymuncuklarla dolu... İnanın öyle kimse de alınmasın. Kafeler hep dolu tıka basa... Vakit geç ama her taraf her eğlence yeri dolu. Ve dilencileri çoğalmakta olan bir şehir. Ben yetişemiyorum ben gibi kaç İbrahim olsa yetişilecek gibi değil. Ve bana inanın ki bedenimi zor taşıyarak yürüyorum. ÜÇ ŞARKI DİNLEMEK yerine üçüncü şarkı dedim ferdiden gelecek üçüncü şarkı... müzik albümünün FAVORİLER KISMI ÇOĞU Ferdi zaten. Orhan üç beş ve beş on da değişik şarkı, şarkıcılar. 1. Ferdi'yi ikinciyi geçtim. 3. Ferdi İnsanım insan şarkısıydı. Yokuşa doğru verdim yolu. Kafelerin arasındaki ara yokuş!! Hiç bir yerde soluklanacak param kalmadığından efkarımı yere yere göğe göğe vura vura mecburen eve gidiyordum. Eve çok yaklaşmışken yerde bir böceğe gözüm takıldı. Çömeldim yanına:)) Ve o yarı aydınlık yarı karanlık gecede böceğin yaratanına tefekkür ettim. Sen hiçbir yarattığını hiçbir canlıyı ve hatta cansızı unutmazsın. Her yaptığımı kim ne yaptı bilirsin. Hadi beni geç ama o dilenen kadının duasını kabul et mevlam. Ya kızlarıma kavuşayım ya da öleyim gitsin bir an önce!! Öleyim ben öleyim ölmeyi daha çok istedim... Kavuşamayacağım belli iyice yeise düşmüştün. Şu böcek nasılda güzel. Bu arada yukarıdan aşağıya hafif göbekli bir kız çömelmişim ne yaptığımı pek anlamasa da deli diyordu şimdi bana eminim bende ona diyorum. Bu vakitte ben eve kaçarken o sahile kaçıyor. Kız deli ya başına bişey gelirse... E Ramazan şeytanlar bağlı nasılsaa!! İn, in tabi... Neyse eve geldim. Kendimi çekyata attım. Ve işte şu okuduğunuz şeyleri yazmamın tek sebebi ise bundan sonra yaşadıklarım.
AŞK/ SEVGİ VARDI... Hep vardı. 12 numaralı bu sokakta olduğu gibi. Para hep vardı işin içine nerde olsa girer bu öyküyü de kendi gibi pislerdi içine girdiği her öyküyü pislediği gibi... Cebimde kuruş yoktu. İş döndü dolandı yine paraya çıktı... Uyuyakalmıştım çekyatta. Sıkı bir rüya görüyordum. Para istiyorlardı rüyamda da param yoktu. Nasıl bir rüyaydı bu! Neresinden görmeye ve nerede başlamıştı bilemiyorum. tabi tam tamına hatırlamıyor tam anlatamıyor tam yazamıyorum... Sevene sevenlere saygım yok muydu, vardı. Rüyamda bana denilen 12 numaralı bir ev vardı ve orada birileri yaşıyordu e haliyle yaşıyordu birileri... Yaklaşık yatıramadığım nafaka kadar bir para mevzusuydu. Vermeliydim rüyamda o kadar bir para veremiyordum. Vermiyordum. Vermek istiyordum...Rüyamda bunun sıkıntısını sancısını çekiyordum. Gerçekle rüya karışmıştı... Aslında paramın olup olmadığı değildi mevzuu. Bu güne kadar herkese her isteyene para bir şekilde bulmuştum. Kredi bile çekmiş hesapsız taksitli nakit avanslar çekmiştim. 9 bin borcu olup 50 lira 50 lira borç ödeyen dostlarım bile vardı. Herhalde 20 senede bitmesini umuyorum. Peh yaşarsam o kadar!!! Ama vasiyetimdir kızlarıma versin versin parayı, o deyüs( affet arkadaşım) ta kalmasın... Herkesin derdine Allah'ıma şükür yetişiyordum. Bi kendime nafakaya para bulamıyordum... Zaten efkarımın başlangıç noktası burasıdır! Kızım Melek'le telefondaki konuşmamızda nafakayı yatırmamı yani para yatırmamı istemişti. Ben de annesi ile bu konuları konuşmak istemiş kendisinin daha çocuk olduğunu bunları konuşmaması gerektiğini bu mevzuların büyüklerin mevzuları olduğunu telkin etmiş ve Gül'le yani annesi ile iki dakika konuşmak istemiş ve vetoyu yemiştim yine!! La bi kere de konuş ya NEMRUT'UN GÜL VERSİYONU... Ve bana göre haksız bir istekleri vardı. Ben Haziran ayını bile ödemiştim. Bırakın Mayısı... Ve mayıs ayındayız daha düşünün!! Çocuğum koca insan olmuş benle pazarlık yapıyordu o dakka. Ocak şubatı yatır baba!!! Büyüklerin mevzusu yine çocuklara aksetmişti anlaşılan!! Görende bunlara krallar demez garipler derler!!! Görende beni sanki damat almamışlar ve sanki ceketimle de kapı dışarı etmemişler derler. Neyse anlayın ki mevzu hayli derin!! Anlaşılan kızıma anlatamıyordum yine ve hafiften sinirlenmiştim. Anneleri ile konuşsam dünyalar benim olacakken konuşamayınca yine sinir beynime hücum etmişti...
Kızım bak git demiyor tam şöyle diyordum kızıma ve bizi gizli gizli dinleyen annesine ' kızım bak bi daha para mara dersen yine konuşursan ağzının ortasına bi vururum'' annesi dalınca yine bu sefer ona dedim. aslında senin ağzının tam ortasına vurmalıyım ya neyse demiştim tık telefon kapanmış bir daha da açılmamıştı. Aslında daha Cemre ile de konuşmalı onunda sesini duymalıydım!!! Asude ile konuşmuş Melek ile atışmış ciğerparem sevgi gül (cemre) ile konuşamamıştım. İş mi bu şimdi... Telefon açılmıyordu işte. Biliyorsunuz ve neye açılmadığını da öğrenmiş oldunuz. Doğrusu şu büyüklere ve günümüz küçüklerine akıl sır ermiyor. Tabi herkes kendisine biçilen rolü de oynamakta.
Nerde kalmıştım... Rüya görüyordum çekyatta!! Rüyamda da iş paraya çıkmıştı işte. Ve rüyamda bile para beni sıkıntıya sokmuştu. 12 numaralı evde yaşayan birileri için ve dahası hiç tanımadığım o evde kimler yaşayıp yaşamadığını kimlerin oturduğunu bilemediğim ev için para dökmem isteniyordu. Rüyada para kaynaklarımı biliyor , buluyordum da vermek ve vermemek arasında gidip geliyordum. Verme de istiyor vermeme içinde ayak diriyordum... Ve içine aşk sevgi sosu bulanmıştı aşk için sevgi için para isteniyordu bu iki şey için para verecektim vereceksem!! Olmayan bir param için harbe girmiştim ama istesem bi şekilde bulabileceğim parayı, gerçek hayatımda da öyle değil miydi. Hiç olmazdı ama herkesin işini yine de hallederdim... Para olmasa da bulunuyordu!! Ya da bulurdum ya da kartlar sağ-olsun... Ama boşa hiç para vermedim ki şimdiye kadar. Boşa bir harcama yapmadım. İhtiyaçsa ne ala. 10 liranın bile hesabını yapar yerine göre 100 lira harcar hesap kitap yapmazdım. Hele başkalarına gelince nasılda iştahla verirdim dahası para alsınlar benden diye mahalle baskısı yaptığım bile olurdu... Ya aşk, sevgi boş muydu? Bu zamanda aşk ve sevgi yok olmaya yüz tutmuştu gerçek, yoksa boşanmalar artar mı? 12 numaralı bir ev vardı. Ama şu içinde çalkalandığım şey bir rüyaydı, bu da bir gerçek! Bana da gerçek gibi geliyordu. Sanki gerçekten param vardı ve sanki gerçekten de yoktu. Yok olsa varsa verecek miydi veremeyecek miydim. Ya da vermeyeceksem niye vermiyordum ya da niye veremiyordum. Verem oldum bak yine yaa...
Ya param yok, yoktu, bulabilirdim... Bulmaca gibi bir rüya!!
Parayı geçtim de aşk ve sevgi insanı bu kadar sıkıntıya sokan kavramlar mıydı yaa. 12 numaralı evde yaşadığını tahmin ettiğim kız mı erkek mi bilmediğim para mevzuu olan ve nafaka kadarcık bir para. Rüyamda bu arada eft yapmayı ve diğer seçenekler de dahil kredi kartına 12 taksitle bile yapmak gibi seçenekleri düşündüğüm bir rüya. Yok olan ama var olan bir para. Ev 12 numara, taksit 12 taksit. 12 nereden oturdu kafama belli oldu, bu işlerle çok haşir neşir olduğumdan! İki arada bir derede nasıl kaldıysam ve şu rüyanın da nasıl etkisinde kaldıysam 12 numaralı evvvv... Para, paraaa!
S...TR ET param yok. Ama şu an yok yarın çok yerden bulur, gelir... Daha benden ne parası istiyorlar ki ya rüyada olsun rahat bırakın. Sıçacam parasına haa.
Yarın nafakayı yatırsam mı yatırmasam mı, eksiye de düşmekte istemiyorum... Uyandım... Gerçeğe uyandım...
Ohhh be rüyaymış öyle bir gerçek gibiydi ki!! Yarın nafakayı... Tuvalete gittim. Ve oradan çıkınca şu satırları yazmaya başladım ama tam o sıra selayı duymuştum. Ramazanda da sela veriliyordu sahurda. E cenazeye mi gideceksek oruç mu tutacaksak artık. Sela ile oruç tutulacağını mı yoksa bir gün öleceğimizi mi anımsatıyorlar bilemiyorum... Ve şu anda da davul sesleri çok uzaklardan geliyor hafiften kulağıma... Oruca niyetlensem mi karnımı doyursam mı çay demlesem mi niyetlenmesem mi şu öyküyü bi bitireyim hele de!! Saat kaç oldu valla bilemiyorum da ihtimal 03:00 suları. Su dedim de acayip susadım yinede kalemi elimden bırakmıyor ve şu satırları yazıyordum. İhtimal ya ben orucu tutacağım ya da oruç beni tutmayacak düşeceğim Cehennem'e... İhtimal ya Allah'ım beni affedecek ya da şu satırları yazmayı öncülüğü yazmaya verdiğim yemek yiyemediğim için aç kalacağım için su içmeyip çay içmeyi yapmadığım için oruç tutmamak için herşeyi yaptığım için affetmeyecek!!
Şu anda hala rüyanın da etkisinden çıkamadığımı çok iyi görüyorum. 12 numarada kimler kalıyor ki!! Tokmaklar sokak 12 numara. Ramazanda gördüğüm rüyayı yabana atamam ya gerçekten çok ihtiyaçları varsa!! Ya o sözü geçilen Hızır böyle böyle çalışıyorsa her yaşayan kimse Hızır'ın bir şubesi gibi çalışıyorsa onlar İbrahim değil Hızır'dı deyip konuyu kapatacaklarsa filan filan. Ya ben Hızır gibi yetişmeli miyim. 12 numara sevgi aşk!!! Para... 12 numara bir adam olup bu mevzunun peşinden gitmeli miyim yoksa mevzuyu kapatmalı mıyım? Bunları ajandama yazıyorum şu an ve vakit ilerliyor... Şu şekilde bitirmeliyim artık bu öyküyü (gerçek öyküyü). Yaşadığım şu sıkıntıyı ve beni daha iyi anlayın. Buraya kadar herşey tekrar diyorum herşey bire bir aynı. Ha şu öykü belki daha iyi de olabilir daha iyi de yazılabilir di onu da bilin. Nasıl bitirecektim öyküyü şöyle. Vallahi bu arada saat 03:23 müş nasıl niyetleneyim ben şimdi. Allah'ım sen kalbimi ve niyetimi biliyorsun ki oruç tutmayı çok istiyor ama tutmamak içinde sanki Ali Cengiz oyunu gibi oyunlar oynuyorum. Belediye'de işler çok yoğun şu sıra ( muhakkak bu da ilahi bir ceza)) ve çaysızlık çok vuruyor. Bir iki mazeretim daha vardı. A.. şu öyküyü yazmakla sanki ne geçtiyse elime. Sanki oruçtan daha değerli kendimi kandırıyorum işte. Valla bu yüzden de kendimi affetmeyeceğim... Üç beş gün önce Facebook'umda iki üç yıl önceki paylaşımlarımı hatırlatmak için gelen bildirimde geçmişteki bir gönderimi daha yeni whatsapp'ta durumumda da paylaştığım şu İbrahim ARSLAN YANİ BENİM PAYLAŞIMIM ile bitireceğim gayri şu öyküyü. Yani sırf siz beni daha iyi anlayıverin diye... Ne ihtiyacım varsa buna!! AYNEN yazıyorum...
' Üç arkadaştan biri ben güneşi seçtim dedi, öbürü de ayı seçmişti. Derken gece oldu, yıldızlar çıktı. Ben bir yıldız seçeceğim kendime dedi adı İbrahim olanı onlara: Ama hangisini seçsem bir türlü karar veremiyorum, hangisi en garip ki!! '
Bu arada ezan okundu ve tek lokma bile yiyemedim, içemedim. Yine bugünde orucumu tutamıyorum anlaşılan! Allah'ım affetsin. Herkesin bir şeyler yememeye, içmemeye niyet ettiği şu vakitte nenemin übrüğünü ağzıma tıkıyor lıkır lıkır ve kana kana su içerek şu öyküyü noktalayacağımı belirterek hepinizden samimiyetimle yazıp yoğurduğum şu öykünün içinde af diliyorum...
12 numarada kim vardı ki?
Bir genç kız ya da bir erkek var mıdır... İleride bunu araştıracağım. saat 03:31,24 Mayıs 2019
...
( Oruç tutamadım bari sabah namazını kılayım dedim ve abdestimi aldım, bari evde değil bu sabahta camide kılayım deyip evden çıktım. Sonra yol üzeri 12 numaralı evi araştırdım. Cami da Kur'an tilaveti dinledim. Dönüşte de 2. bir 12 numaralı evi buldum. İlk bulduğum başka sokağın 12 numaralı eviydi... ) Ve bilgisayar başına geçtim antoloji.com a defterime yazdıklarımı şimdi geçtim.. Saat şu anda sabahın 06:56 sı... Allah rızası için bana da dua edin ya anam ya kızlarıma bir an evvel kavuşsun diye, şayet bedava para istemeyecekseniz , işin ucu yine paraya çıkacaksa kalsın!!!
İbrahim ARSLAN
Kayıt Tarihi : 24.5.2019 05:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Heralde yazdım ama yine bi arada bunu da yazarım:)) Ben iyi bir yazarım...:)))
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!