Öykülerim: Dostluk ölmez ya...! (566)

İbrahim Arslan
1000

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Öykülerim: Dostluk ölmez ya...! (566)

Yıl: 1990 ya 91 ya da 92... Bilemedin 93!
İl: Zonguldak
İlçe: Kdz Ereğli.
Köy: Dedeler Köyü..

**

Henüz kara önlük giyildiği, sonra da mavi önlüğe geçildiği zamanlardı... Dedeler Köyü'nün Bereketler Mahallesi'nde iki çocuk vardı... Birinin adı: Sevgi, birinin adı: Barış...!

Her sabah beraber giderlerdi okula...

Sevgi evlerinin önünden geçerken bağırırdı Barııııış diye..

Okul çıkışı ise Barış bulurdu Sevgi'yi... Arkadaşlığın en güzeli, en safı bunların arkadaşlığıydı... Sevgi'siz 'Türk malı Haftasının' tadı bile çıkmazdı... Cumhuriyet Bayramı'nında...

***

Köylerinin yollarına çakıl döktüler...! Köy yolları çakıllıydı...

***

Bu iki arkadaş böğürtlen bile topladılar beraber dikenlerden..

***

Beş taş oynadılar..

***

Bu ikisi var diye 'sevgi ve barış' vardı köyde. Hem belki köyde değil şehirde bile...

***

Sabah oldu bağırdı Sevgi...

Barıııış diye...

***

Arkadaşlıklar ne kıymetliydi. Arkadaşınızla alırdınız her nefesi... Ama Barış bir gün 'Sevgi' den soğudu! ! !

Neden mi?

Abisinin bisikleti oldu Barış'ın...

Köydeki tek bisiklet oydu...

Ve çocuklar bisiklet sürmeyi belki de doğuştan biliyordu.... (Bir- iki deneme ile profesyonel bisikletçi bile oluyorlardı!)

O gün de herkes toplandı başına...

O adaletli biriydi. Herkesi bindirecekti bisiklete...

Birinci sıra 'Sevgi'nindi ama

Ve yollar çakıllıydı...

Ve o sırf sonra Sevgi'ye vereceği için bisikleti delice sürdü. Bir an önce bindirmeliydi Sevgi'yi bisikletine...

Ama o hızla giderken çakılda bisiklet kaydı ve feci şekilde düştü... Kafası bir taşa çarptı. Eliyle kafasını yokladı yattığı yerden elinin içi kandı. Bütün arkadaşları başına toplanmıştı biri hariç...

Sevgi bisikleti kaldırmıştı yerden binmeye çalışıyordu... O bunu görünce yüreği cızzz dedi... Artık canı acımıyordu sadece! Her yanı acıyordu da...

Bir kaç sene hep küs durdu Sevgi'ye... Ondan soğudu... Sevgi kardeşi Gülten ile çok sıkı fıkı arkadaş oldu... Barış bir türlü o anı unutamıyordu. Sevgi neden gelmemişti başına... Neden bisikleti bana tercih etti... Hemde kafam kanıyordu....

Bir kaç yıl daha geçti... İyice büyümüşlerdi....

Köyde tahta bir köprü vardı... Oradan beri gitmişlerdi imeceye. Gülten Ve Sevgi... Ama öyle bir yağmur yağmıştı ki o gün. Sel olmuştu... Irmak taşmıştı... Acaba tarladan dönüşte de o köprüyü mü kullanmışlardı... Sevgi'nin annesi evlerine kadar gelmişti Gülten'i sormaya... Sonrada basmıştı feryat figanı...

- Gitti kızım diye...

Akşam çökmek üzereydi...

Barış başladı koşmaya. Topren yoluna saptı... Eski kuyunun orda durdu... Başladı Gülten diye bağırmaya... Çok korkmuştu acaba dedikleri gibi köprüden mi düşmüşlerdi... Biri düşmüştü de biri birini bırakmamış mıydı. Öbürü diğerinin peşinden mi atlamıştı... Bağırıyordu avzı çıktığı kadar... Ama dağlardan yankı geliyor, onlardan ses gelmiyordu...

- Gülteeeeen. Kardeşiiiim...

- Sevgiiii!

Ah cahiller diyordu yanlarına gelenler. Bu havada tarlaya mı gidilir... Kesin tahta köprüden beri gelmeye kalktılar kesin...

Fısıldaşıyordu yanındakiler... Irmağa düştülerse....

Bağırıyordu Barış 'Kardeşim' diye...

Umutları olmadan evlerine döndüler ses gelmeden. Ama evlerine gelince onları büyük bir süpriz bekliyordu... Gülten ve Sevgi dönmüşlerdi... O tahta köprüden gelmemişler, başka yoldan gelmişlerdi...

Sevinçten ağlıyordu Barış. Beni çok korkuttunuz, çok. Alacağınız olsun...

27.12.2013

(Bu öykü başka şekillerde, başka isimler de yarıdan çoğu yaşanmış bir öyküdür)

İbrahim Arslan
Kayıt Tarihi : 19.3.2014 16:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Arslan