1. Bölüm: Cennat'ta Güneşin doğması Ve Batması ne demek
Yıl diye bir şey yok... Burası Cennat... Ne milattan önce idi, ne milattan sonra... O gün bir oğlu oldu Napel ile Meyrami'nin... Şimdi kırk kere güneşin batmasını ve doğmasını sayacaklardı. Oğlana ne ile çağıracaklarına karar vermek için... Meyrami o günlerde Napel'in ikinci kadını Köri'nin de bir evlada gebe olduğunu öğrendi. İçinden dualar etti yerlerin, göklerin yaradanına... O da bir erkek verirse iki erkekten biri gelenekleri için öldürülecekti... Yarı yarıya şansı vardı oğlunun.
Napel işaretli bölgeden dışarı çıktı bugün. Kendi dünyasından başka dünyaları merak ediyordu hep. Ama kabilesi bu davranışını bilseler en feci şekilde ölümüne karar alırlardı. Bu bazen uçurumdan yuvarlama, bazen de daha ağırı kanlı gölde boğma şeklinde olurdu... Yürüdükçe yürüdü ama bir müddet sonra geri döndü... Kabilesinin reisiydi.
Bugün 22. güneşte battı...
Cennat'ta herkes bir eşli olmak zorunda idi. Sadece kabile reisi iki eşli idi... Ve yine geleneklere göre ikinci kadın da gebe kaldığında reis üçüncü bir kızla evlenirdi. Ve bu kabilenin en güzel kızı olmak zorunda idi. Ve kabilenin en güzel kızı ise henüz yeni baliğ olmuş Tahhari idi. Gelenekler böyle diyordu. Tahhari'nin ise 'Gamel'i sevdiğini kimse bilemezdi...
30. güneş battığında Tahhari ile Napel evlendi. Gamel ise işaretli bölgeden dışarı çıktı o günün gecesi. Ertesi güneş doğumundan, batmasına pek kimse farkedemedi bunu... Ama farkettiklerinde kabileden epey uzaklaşmıştı Gamel. Biliyordu ki peşlerine düşeceklerdi... Ve belki de yakalanacaktı. Bu kabilesinde çok ender olan bir durumdu.
Napel kabilenin büyükleri 'Semmal'.'Yemuşal', 'Bayazel' ile ölüm ahdini 10 güneş batımına kadar yerine getirilmesini kararlaştırdı. Kabilenin en seçkin 10 delikanlısı başlarında 'Kayakel' ile hemen yola çıktılar...
...
Havalar soğuyordu. Yiyecek sıkıntısı ise bu sene neredeyse yaşanmayacak gibiydi. Cennat'ta kar üç- beş senede bir yağardı ve pek şiddetli olmazdı. Ama bu soğuklar karı müjdeliyordu.
Kayakel zor bir görev üstlenmişti. Biliyordu ki 'Gamel'i on güneş doğumu ve batımında yakalayamazlarsa diğerlerini öldürecek ve geleneklere göre bir ateş yakacak ve sonra kendisini de körig uçurumundan aşağı atacaktı. Şimdiye kadar böyle bir durum hiç olmamıştı.
...
Ve Kayekel için en mühim iş ise 'Gamel'i yakaladığında en yakın dostunu, çocukluk arkadaşını öldürebilecek miydi!
32. Günde kar yağmaya başladı...
Cennazi de işaretli bölgeyi geçti, oğlunun peşine düştü...
23.01.2014
***
2. Bölüm: Ölüm Kuşları Dolanıyor...!
Cennat'ta çok az konuşulurdu ve herkes birbirini çoğu kez işaretlerle de olsa anlardı. Cennat'ın en büyüğü ölüm elçisini bekliyordu. Ölüm kuşları çok sık dolanıyordu Napel'in kabilesi üzerinde. Semmal'i yanına çağırdı kulağına bir şeyler dedi... Sonra hepsine dönerek,
- Baheyra! Dedi...
Ve eliyle sanki çok uzakları gösterir gibi iki kelime daha etti...
-Cücey! !
- Cücem! !
Gözleri hepsinin üzerinde dolaştı. Hepsinin odasından çıkmasını istiyordu, kızı Kiri dışında!
Kiri'yi yanına çağırdı sonra. O na bir şeyler demek istiyordu ama ölüm elçisi buna müsaade etmedi. Kummal ölmüştü. Kummal'ın kızı Kiri bunu dışarıdakilere bildirdi. Kummal'ın kızından başka kimsesi yoktu. Tek eşlilik nedeni ile genç yaşta ölen kadınından sonra hiç evlenememişti! !
33. Günde bitmişti.
Gamel'in annesi Cennazi o gece öldürüldü.
Ertesi güneş doğumunda kabile de iki ayrı matem vardı!
Kiri babasız kalmıştı, Yekari annesiz. Ama bu ikisinin iki kız kardeş olduğunu sadece kader biliyordu!
...
Kayakel ve on adamı ise henüz 'Gamel'in izine rastlamamışlardı...
...
Gamel o gece bir mağaraya sığındı... Yiyeceği bitmişti. Tek umudu başka bir yaşam kaynağı bulmaktı. Başka birilerinin yaşadığına hep inanıyordu. Başka kabileler de olmalıydı şu dünyada. Yıldızlara baktı. Yıldızlar Tanrısı neden kendisi ile konuşmuyordu ki... Neden sevdiği kadını gelenekler için başkasına vermişti. Neden o ölecekti. Kim çizmişti kabilesinin sınırlarını. İşte dünya sınırsız bir yerdi... Hem belki de başka başka yiyecekler de bulacaktı...
Sabah olduğunda güneş doğduğunda hemen mağaradan çıktı. İyi uyumuştu. Hangi yöne gideceğine karar verdi. Daha soğuk yöne gidecekti, daha çok üşüyeceğini bilse de.
...
Ama o dinlenirken Kayekel o geceyi de onu aramakla geçirmişti. Diğer adamlarından ayrılmıştı...
Ve bir karar vermişti. En yakın arkadaşını...
...
36. Güneş doğmasında kabileye 10 adamdan biri ulaştı. Bu 'Zaal'dı...
Olan bitenleri kabile reisi 'Napel'e anlattı... Kayakel ihanet etmişti. Görevlerini yapamamışlardı. Bu durumda geleneklere göre 2. adam olan Zaal ve 3. adam Zemal geri kalan 8 kişiyi öldürdü... Ve Zemal 'Gemal ile Kayakel'i' takip etti, Zaal'da olan biteni anlatmak için geri döndü...
Napel çok sinirlenmişti... Bir an önce bu mesele bitmeliydi... Zaal'in emrine 25 kişi verdi... Şimdi kabilesinde yaşlı ve gençlerle beraber 85 adam kalmıştı... Buna karşılık 280 de kadın ve kız vardı.
Ve gelenekleri gözden geçirme zamanı gelmişti. Artık reis isterse bir kişi daha ile evlenebilecek ve erkeklerde 'Reise 2 günlük yiyecek verme kaydıyla' biri ile daha evlenebilecekti... Yoksa soyları tükenme noktasına gelecekti...
Kabilede 300 kadar da kızlı erkekli çocuk vardı...
...
38. Gün sonunda kabileye hiç bilmedikleri bir yerden 'Biri' gelmişti...
Ve o zaman anladılar dünyada yanlız değillerdi...
Yaşlı biriydi bu. Ve kabiledekiler ellerinde keskin bıçakvari silahlarıyla adamın üzerine yürüdüler. Napel'den ölüm emrini alınca adamı sorgusuz, sualsiz öldürmeleri gerekiyordu. Peki işareti vermek için Napel neyi bekliyordu...
...
Semmal Napel'e bu adamın geleceğini Kummal'dan duyduğunu söyledi. Bu ulu bir kişi olan Baheyra idi. Ama anlamak için Semmal bağırdı.
- Baheyra, Baheyra...
Adam başını salladı...
Napel başını göğe kaldırdı 'Hayır' der gibi... Doğduğunda adını koyan ulu büyük 'Baheyra' nın ölüm emrini mi verecekti yoksa...
Herkes ağzından çıkacak kelimeyi bekliyordu...
20.01.2014
***
3. Bölüm: Cüceyler Ve Cücemler
- Baheyra! Dedi... Baheyra... Düşünür gibi yaptı. Sonrada,
- Baheyral dedi...
Bütün kabile Napel'in bu ad koymasına gülmüştü... Çünkü kabilede adları Baheyra koyardı. Napel'in çocuğuna da Onun ad koyması gerekiyordu. Ama bu sefer Napel bir isim koymuştu. Bu kabilede her erkeğin isminin sonuna 'L' geliyordu. Bu geleneği Baheyra hep devam ettirmiş ama kendi isminde L yoktu... Kızların adı ise hep 'İ' ile biterdi ne hikmetse...
- İsmail oğlu Dumal oğlu Napel, diye başladı cümleye Baheyral...Ya İsmailoğulları!
Uzakları gösterdi... En uzakları... Cücey ve Cücemler gelecek! Buraları bulacaklar. Çoklar, çook diye elleri ile çokluklarını anlatmak istedi...
Napel biliyordu bir gün kanlı günlerin geleceğini. Bilhassa son olaylarla gelecekten korkmaya başlamıştı...
***
2 Gün sonra 40. gün.
Nihayet uygun fırsatı yakalamıştı Gamel. En yakın arkadaşı uykuya yenik düşmüştü. Kayekel onu öldürmeden o onu öldürecekti. Güneş bugün sadece birine doğmuş olmalıydı. Acabalar ile o kadar kafası şişmişti ki! Canı için an yakın arkadaşının canını alacaktı. Bulduğu kaya parçası ile Kayekel'in yüzüne yüzüne vurmaya başladı...
Onun yiyeceklerini de alıp tekrar yola düştü...
Yaklaşık iki saat sonra ise 'Zemal' bu yere ulaştı... Şimdi Gemal'i öldürmek için daha da hırslanmıştı... Demek en yakın arkadaşını da göz kırpmadan öldürebilmişti ha!
***
Napel'in oğlunun adı Yemnel oldu..
Baheyral Napel'den oğlunun hatırı için kabilesinden kaçan 'Gamel' için af istedi... Gelenekler bir kere çiğnendi mi arkası geliyordu demek ki... Zaten 10 güneş batmasında bu iş hallolmadıysa demek ki Yıldız tanrısı bu ölümü istemiyordu.
Üstelik bilmedikleri kabileler 'Cüceyler ve cücemler' eninde sonunda huzurlarını bozacaklardı. Belkide bu kabilelerle savaş olacaktı. 1 erkek, bir erkekti...
***
Gamel yüzlerce insan gördü, çılgınca eğleniyorlar ve çiğ et yiyorlardı. Acaba bu kabile Dumaloğulları' na saldırır mıydı? Bir tepecikten onları seyre durmuştu... Arkasından 'Zemal' sessizce yaklaşıyordu...
***
Taş Kuradan hai çıkmıştı Napel'e... Hai o kabilenin en bilgili ve en çekici kızlarından biriydi... Belkide kurada hile yapmıştı Napel. Zira en gösterişli kızları o alıyordu...
Meyrami, Köri, Tahhari ve Hai Napel'in kadınları olmuştu. Meyrami ise oğlunun babasının yerini alması için ne gerekiyorsa yapmaya karar verdi. Gerekirse 'Köri' yi körü körüne, gözlerini kırpmadan öldürecekti. O çocuk doğmamalıydı. Çocuğun erkek doğma ihtimali bile uykularını kaçırıyordu. Ama ya Tahhari ve Hai de bir çocuk doğurursa. Bu hep böyle mi gidecekti...
Kar etrafı bembeyaz yapmıştı. Ve yine yağmaya devam ediyordu. Ortada çok büyük bir ateş yanmıştı...
Cüceyler ve cücemler de bu ateşi gördü...
***
Gamel'de Zemal'i zamanında görmüştü... Demek arkasından akrabası Zemal gelmişti... Yaşam kavgasını kim kazanacak bilinmezdi ama sesler eğlenceyi bölmüştü. Cücey'lerden biri oldukları yeri göstermişti...
Zemal'e konuşarak ve işaretle başlarının belada olduğunu anlatmak istiyordu Gamel.Bu ölüm dövüşü bitmeli ve ilk iş başlarının çarelerine bakmalıydılar! Zemal'de durumu görmüş ve kaçmaya başlamışlardı ama arkasında takipçler vardı... Gamel için şartlar iyice bozulmuştu...
***
Meyrami yattığı yerden kalktı bir gece, zaten uyuyamıyordu. Napel o gece Hai ile zifaftaydı... Meyrami Köri'yi öldürmeyi iyice kafasına koymuştu.
20.01.2014
***
4. Bölüm: Ölüm Ve Yaşam Arasında...!
Daha fazla kaçamıyordu. Gamel'in aksine daha zayıftı Zemal. On gün öncesine kadar ne güzel hayaller kurmuştu. Peşlerinde 10 kadar cüceyli vardı. Ellerinde hiç silah yoktu. Çöktü. Ve Gamel'e kaçmasını söyledi.
Aralarındaki mesafe hızla tükeniyordu. Gamel kararını kaçmaktan yana verdi nihayetinde. Ama ölüm çok yakınındaydı. Zemal onları ne kadar oyalayabilirdi ki. Cüceyler bu av partisine cücemleri katmamışlardı. Zemal bir şeyler fısıldadı. Artık bütün tanrılardan ümidini kesmişti. Zira mızrak vücudunu delmişti. Cüceyler çığlıklarla bu zaferi kutladılar. Zemal'in gözlerini de çıkardı içlerinden biri... Cüceyler Zemal'in cesedini geride bırakıp diğer avın peşine düştüler...
Cüceyler ve Cücemler en vahşi kabilesiydi zamanının. Hızla çoğalıyorlardı üstelik. Bunları görüpte yaşayan nadir insan vardı. Silah bakımından da gücü ellerinde tutuyorlardı... Bilhassa mızrak kullanmada çok iyiydiler...
Gamel iyice yorgun düşüyordu. Ve cüceyler içinse bu av uzamıştı. Gamel'in hiç şans yoktu...
***
Cennat'ta 41. güneş doğduğunda Tahhari çığlığı bastı. Köri öldürülmüştü...
**
Napel bir enkaz yığınına dönmüştü. Kabile bir tesbih tanesi gibi dağılıyordu. O kadar çok sık ölümler olmuştu ki, ölüm kuşları adeta kabilesinden ayrılmak bilmiyordu. Köri'nin suçu neydi de öldürülmüştü. Hem karnındaki doğmamış bebeğinden ne istemişlerdi. Kabile reisi 40 günde 40 yaş yaşlanmıştı sanki. Doğan oğluna bile sevinememişti son günlerde yaşananlardan dolayı...
Olayın bir tanığı vardı... Meyrami geride bir tanık bırakmıştı. O gece onu gören ve takip eden içlerinden biri bunu Napel'e söyledi...
Napel duydukları karşısında şaşkına döndü... Dudaklarını ısırdı... Ne yapacağını bilemedi. Gelenekleri hiçe sayarak kabilesinin sınırlarından çıktı. Artık yaşadıkları yere sığmamanın bedeli miydi bu! Herkes yeni bir dünya istiyordu. Çoğalmaya başladıkça çoğalmanın sıkıntıları mıydı bunlar... Ne olursa olsun, tek kişi kalıncaya kadar gelenekler uygulanmalıydı. Böyle bir durumda geleneklere göre haksız yere birini öldüren kişi uzuvlarından bir parça kesile kesile öldürülürdü. Cinayeti yapan kişi kadınsa bu, bu şekilde idi. Ve çocuğu varsa da affedilmez yine gelenek uygulanır, bebeği başka bir anneye verilirdi...
Ne yapacaktı, gelenekleri uygulayacak mıydı?
Kabilesine döndü. Çadırına birazdan 'Semmal, Yemuşal, Bayazel' geldi... Karar meclisi kurulmuştu.
Bu toplantıdan haberi olan, yaptıklarının öğrenildiğini bilen Meyrami çadırdan içeri girdi bebeğiyle... Karar meclisine ve bebeğin babasına etki etmek istiyordu. Hakkında verilecek olası bir ölüm kararından onları vaz geçirmek istiyordu.
Napel Yemnel'i kucağından almak istedi... Ve kadınına da çıkmasını işaret etti... Ama Meyrami çocuğu bırakmıyordu ve ağlamaklı şekilde af talep ediyordu...
Yemuşal konuştu Meyrami ile... Meyrami bir türlü çıkmak istemiyordu. Yine Napel kalktı anasının kucağından yavrusunu almak istedi. Ama Meyrami yavrusunu bırakmak istemiyordu... Napel'den bir kez daha kurtulunca elindeki sivri bıçağı Yemnel'in boğazına dayadı...
Napel bağırdı...
- Meyrami! !
***
Kumnal'ı Ölümünün 9. Gecesi'nde... Bu aynı zamanda 42. gece oluyordu Yemnel'in doğumundan sonra geçen... Güneş doğması ve batması Cennat' ta olayların önem sırasına göre takvim edilirdi... En uzun olay Napel'in hastalığından sonra geçen takvimdi...
Napel'in Hastalığından 360 gün sonra ise Napel'in Reis olması takip etti... Ve takvimler şu sıralar çok hızlı değişiyordu... Meyrami ceza olarak körig uçurumu civarındaki kulübede kış havası olmasına rağmen neredeyse çıplak şekilde tutuluyordu. Cezası üçüncü güneş doğmasında bitecekti. Asıl ceza ise sonra karar verilecekti... Bu karara karşı gelmemişti Meyrami ve babasına Yemnel'i bırakmıştı... Yaşarsa ihtimal ki yavrusuna kavuşacaktı. O gece yanına Hai geldi... Biraz yiyecek ve içecek getirmişti ve ondan alelecele yemesini istemişti. Bu yaptığı suçtu. Meyrami ise ölümle yaşam arasında git- gel yaşıyordu.
-Seyyaka Human, ettere keza. Ve bir söz daha dedi... Yemnel Vahh, Yemneell. Yaşlı gözlerle Hai 'ye baktı... Hai gözleri ağlamaklı şekilde oradan ayrıldı...
***
Zaal ve 25 adam ilk önce 'Gamel'in cesedine ulaştı... Gamel hakettiğini, layıkını bulmuştu ama bu insanlık dışı ölümü Zamel gerçekleştirmiş olamazdı... Kulakları kesilmiş, gözleri çıkarılmış ve iç organları tamamen boşaltılmış hiç tanınamayacak halde idi vücudu. Ama içlerinden biri bunun Gamel değil Zamel olduğunu söylüyorlardı... Zaal ve arkadaşları cesedi oradan kaldırdılar.
Zaal Zamel'i de bulmadan kabilesine dönmek istemedi...
...
Cennat' ta güneş doğduğunda Meyrami yerinde yoktu!
24.01.2014
***
5. Bölüm: Mızraklara Karşı Bıçağın Savaşı
Zemal'i nasıl öldürdüklerini gözleri ile gördü Gamel. Bu uğursuzluklar hep kendisi yüzünden gelmişti kabilesinin başına. O işaretli bölgeyi geçmese belki de şimdi en yakın arkadaşı Kayakel'de yaşıyor olacaktı... Zemal'in ne suçu vardı da böyle hunharca öldürülmüştü...
Cücey'lerden biri avın uzadığını ve bir an önce bitirilmesi için talimat verdi... Ve 2 kişi olarak dağıldılar... Bir ağaca çıkmıştı Gamel... Biraz dinlenmişti. Yıldız tanrısına yeminler verdi. Bu beladan kurtulursa iyi biri olacaktı... Beklediği fırsat gelmişti... Cücey'lerden biri tam ağacın dibindeydi. Elinde sivri bıçakla adamın üzerine atladı. Kısa bir an içinde adamı hakladı... Kendi elbisesini çıkardı adamın üzerine attı... Öldürdüğü kişi 'Gamel'e çok benziyordu. Şansı varsa bu ölümü kendisinin ölümü sanacaklardı... Adamın gözünü oydu, suratını kanlar içinde bıraktı...
Cücey'ler oraya toplandığında cesede üşüştüler... Başarılı olmuştu av. Cesedin iç organlarını filan çıkardılar. Kanları yüzüne sürdüler... Başlarındaki bu işi kimin başardığını sordu. Biri hemen tereddüt etmeden ortaya çıktı... Büyük bir gurur meselesiydi bu zira av epey yormuştu arkadaşlarını. Belki de ödül vereceklerdi... Bir kişi eksik olarak kabilesine dönüyorlardı. Ve ceset, cesetlikten çıkmıştı... Olanları izlediğinde kanı donmuştu Gamel'in. Planı tutmuştu ama ya tutmasa.
**
Baheyral her çocuğun adını koymaya gelmezdi... O çocuğa ad koyduysa kabilesinin ışığı, kahramanı, büyüğü, savaşçısı olacağına inanılırdı. Ve bilhassa kurtarıcı olacağına. Napel bu şanslı çocuklardandı. Ve 'Gamel' de... Gamel'e neden Baheyral ad koymuştu. Üstelik kabilesine ihanet etmişti... Ve kabilesinde onun yüzünden huzur kaçmıştı.
Napel 'Gamel'in ölüm haberini ve içler yakan acı sonunu duyunca istemeden üzüldü. Demek ki Baheyral hainlerede ad koyabiliyordu. Elbisesini kız kardeşi Yekari görünce hemen tanıdı... Ve böylece şüphelerde dağıldı. Zaten 1 gün sonra gelen Zaal'da Zamel'in cesedini getirmişti... Elbise sayesinde şüpheler zaten dağılmıştı, Zamel'in cesedide bulunulunca şüpheler büsbütün bitmişti...
Napel kabilesini Gamel'in öldürüldüğü 2. gecesinde karar meclisini topladı. Cücey'ler ve Cücemler yaklaşıyorlardı. Karar meclsi neye karar verecekti... Baheyral'da karar meclisine alınmıştı.
***
Ve Meyrami neden bulunamamıştı... Ona kim yardım etmişti... Ölmüş müydü yoksa yaşıyo rmuydu. Kendisini Körig uçurumundan aşağı mı atmıştı...
***
Karar meclisinin çadırından içeri 'Gamel'in girmesi ile birlikte hepsi ne yapacaklarını, ne diyeceklerini sapıttı...
Gamel 'Cüceyler' dedi... Açlıktan ve yorgunluktan bayıldı..
Yaratıkların en fecileri ile aralarında 1 günlük mesafe ne var ne yoktu. Yaktıkları ateşin dumanını görebiliyorlardı... Savaş iyice yaklaşmıştı. Ve başka çözüm yolu görünmüyordu
Kabilesinin kaderi Napel'in omuzlarındaydı. Bu insan bile yiyen 'Cüceyler ve Cücemlere' karşı kendisini ilk defa çaresiz hissediyordu.
Takvim: Cennat'ta Kıyametin Birinci Günü diye yaşanıyordu.
Kadınlar, çocuklar, bebekler ve bazı yaşlılar 'Tanrının evi'ne sığındı. Napel ikiye ayırmıştı kabilesinin gücü yerinde olan ve savaşabilecek her ferdini. Savaşa bir tek 'Gamel' katılmamıştı. Ve onu gözetmekle görevli 3 kişi... Suyun berisinde ve ötesinde iki grup... Napel beklemektense saldırmayı uygun görmüştü... Tanrıda yardım ederse bu badireden de kurtulacaklardıardı belkide!
Mızraklara karşı bıçakların savaşıydı bu!
27.01.2014
***
6. Bölüm: Cennat'ta Kıyamet Kopması Ve Yecüc- Mecüclerin Çıkması...!
Tanrı Evinde...
Burası belkide ölümü bekledikleri yerdi. Ama buranın onlardan önce sahibi vardı. Meyrami... Hai'nin kucağında bebeği vardı... İnsanlar sıkışınca hiç çalmadıkları tanrı evinin kapısını çalmışlardı işte... Henüz kimse Meyrami'yi farketmemişti ki onun gökleri yırtan çığlığı varlığını farkettirdi.
-Yemneel! !
Hai onu güneş doğmadan kurtarmıştı ölümün elinden. Kurtar beni, yaşat beni demişti... Yemnel'i annesiz koyamamıştı Hai. Onu tanrı evine bırakıp kabilesine dönmüştü. Ve yaşamasına şaşırmıştı şimdi. Üstelik Yemnel'i de kendi çocuğu gibi seviyordu...
- Yemnel...
Ağlamaklı gözlerle çocuğunu istiyordu Hai'den...
***
Cennat'ta Kıyamet'in ikinci günü...
Napel ilk taarrruz'u başlatmıştı yaklaşık 120 kişiyle beraber... Cücey'lerde sayıca 300 kişi vardı. Bunların bazıları atlıydı... Napel geride 55 kişi bıraktı. Onlarda ikinci taarruzu yapacaktı... Zaal vardı onlarında başında. Cücey'ler ilk şaşkınlığı attıklarında ve toparlandıklarında Dumal oğlu Napel'in işi iyice zora girdi...
Bir saat kadar geçtiğinde gözleri Zaal'ı aradı... Hızla eriyorlardı... Üstelik Cüceylere de Cücemlerden 130 seçme adam yardıma gelmişti. Zaal taarruz emrini vermedi... Ama yaklaşık 20 kişi onu dinlemedi Napel'in yardımına koştu...
Napel savaş meydanında canını dişine katarak savaşıyor, amansız bir mücadele veriyordu. Bir mızrak sırtından girip çıkıncaya kadar... Ve cüceyler galibiyet çığlıklarını bastı... Cücey'lerin reisi savaşa iştirak olmayan Zaal'in takibini istedi... Ona göre savaş daha bitmemişti...
Zaal kaçıyordu tanrı evine doğru...
Napel yenilmişti. İsmailoğulları yenilmişti. Mızrağın ucunda Napel'in cansız başı vardı. Cüceyler şimdi katliam yapıyordu.
***
Semmal, Yemuşal, Bayazel teslim olmuş ama onların da katli gerçekleşmişti... Hızla tükeniyorlardı. Baheyral çıkar yol bulamıyordu. Ellerini göğe açtı. Tanrı'ya yakardı... Elleri tanrı'ya açık, dili ona dönükken oda ölümü kucakladı... Tanrı ne zamana kadar göz yumacaktı bu katliama...
***
Meyrami çocuğuna kavuştu, kokladı... Tanrı evinde sessizlik vardı.
Tanrı evine yetişemeden Zaal ve savaşmaktan kaçan otuz firaride öldürülmüştü... Şimdi sadece Tanrı evine sığınanlar kalmıştı... Cüceyler ve cücemlerden de yaklaşık 70 kişi ölmüştü. Bir adamları Tanrı evine bakmaya göndermişlerdi. Ve geride kalanlar da bunlarla birleşince 320 kadar Cücey'li ve Cücem'li o evden ne haber geleceğini iştahla bekliyorlardı... Geri gelen adamları onlara kadınlardan, çocuklardan haberler getirdi...
Ölümü bekleyen kadınlar, çocuklar ve yaşlılar.
Bu sırada gök gürüldedi...
***
Gamel ve 3 kişi kaldı geride. Biliyorlardı ki Tanrı Evinde ölüm kuşları dönüyordu... Biliyorlardı ki kabilesinden erkek sadece bu dördü kalmıştı... Gamel' de ölmeye gidiyordu... Yağmur yağıyordu gökten, sağanak yağış başlamıştı... Gök gürledi yine...
Cücey'ler Tanrı evinin kapısına kadar geldi... Kadınlara ve çocukları da mızraklayacaklar, onları da katledecekler miydi? Tanrı bu kadarına da izin verecek miydi... Tanrı bu kadar zalim miydi...
Kapıdan Napel'in kesik başı girdi ilk önce... Kadınlar çığlığı bastıkça Cüceyler ve cücemler gülmekten yerlere yatıyorlardı...
Ve Napel'den sonra kabilenin diğer erkeklerinin kol, gövde, bacak ve kesik başları girdi Tanrı evine...
Gamel büyük bir nara patlattı...
4 kişiye karşılık 400 kişi...
Kadınların bazılarıda Hai ile birlikte Tanrı evinin kapısından savaşmak için çıktı...
Meyrami çocuğunun 55. gününde elindeki bıçakla yavrusunu kesti...
Tanrı evinde kesilen bebek inanışlarına göre Tanrı'nın yardımını getirirdi...
Gök gürledi... Meyrami bıçağı kalbine sapladı... Yardım gelmemişti...
***
Cüceyler ve Cücem'ler kadınları aralarına almış, onlarla eğleniyorlardı... 400 Cüceyli içinde kalmış 23 Cennat'lı kadın...
Ve Gamel...
Biri daha bu manzarayı seyrettiriliyordu... O an ölmek istedi, yüzlerce, binlerce kez ölmek istedi Gamel... Bu belayı başlarına o getirmişti. Ve Tanrı onu cezalandırıyordu...
Hai ve diğer kadınların elbiselerini de parçalamışlardı... Utançlarından ne yapacaklarını bilemiyorlardı... Cennat'ta Kıyamet'in ikinci günü bitmek bilmiyordu... Ve Kıyamet şmdi kopuyordu... Tanrı gök gürültüsü ile kulakları yırttı... Bu gök gürültüsü değildi de gök delinmesiydi sanki...
Ve ne olduklarını anlayamadan Tanrı'nın yardıma gelen askerleri ile Cüceyler ve Cücem'ler teker teker ölüyordu. Görmedikleri askerler kafalarını uçuruyorlardı...
***
Yer yarıldı ve içine girdiler her biri...
Tanrı evi'de enkaza döndü...
Cennat'lılardan Gamel, Hai ve 45 kişi kaldı geride sadece... Napel'in bir oğlu olması için dua ediyordu Hai... Onun soyunu yaşatabilmek için...
***
1O AY sonra... Cennat'ta Kıyamet'in tam olarak 305. Gününde.
Hai oğlu'na Cenal dedi...
Gamel intihar etti. Körig uçurumundan kendini, attı... Belki de atmamıştı...
***
Yıl 2017
İnsanlık gelecek denen Kıyamet'in ne zaman kopacağını bilmesede en büyük alametlerinden Cücey ve Cücem'lerin soyundan gelen 'Yecüc ve Mecüc' ler yeryüzüne çıkmıştı... Toprak altından... Binlercesi...
27.01.2014
''Son'' Ya da THE And
İbrahim ArslanKayıt Tarihi : 18.3.2014 09:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!