(Bu öykü yaklaşık bir yıl önce yazıldı. Ve neden 5000 üzerinde okundu- Aslında takvimin 12.12.12' yi göstermesine 2 gün varken bu öykünün yayına verilmesi belkide tek etkendi- Bunun böyle veya böyle olmadığını işte sınama zamanı geldi- Bu öykü tamamen kurgudur)
- Adını Davud koy!
Tarih 11.12.2012 olmuştu. Hala geceydi, huzursuzca uyanmıştı. Eşi yanında yatıyordu işte. Elini eşinin karnında dolaştırdı... Bebeğin cinsiyetini bilmiyorlardı henüz. Ve eşi ne kadar güzel uyuyordu. Dokunuşlarını hiç duymamıştı. Doğuma normal olarak 10 gün vardı. Son kontrolde öyle demişti doktorları. Bebeğin cinsiyetini çok merak ediyor ama yine de son ana bırakıyordu. Ama bu rüya neydi.
- Adını Davud koy! Neden Davud. Damian kafasını kurcalayan bu düşünceyi güçlükle yendi. Yine gözlerini kapadı. Sabaha daha 3- 5 saat vardı. Ve yarın İstanbul'da işi bitecek, ertesi gün planlarına göre Yunanistan'e döneceklerdi. Ama eşi dönmek istemiyor, korkuyordu. Eşi çocuğunun İstanbul'da doğmasını istiyordu. Hayır çocuk Yunanistan'da doğacaktı! Ne var ki herşey planlandığı gibi gitmezdi.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta