14 Temmuz 2016/ İzmir/ Konak: Alelade bir çay evi... - Ya başarısız olursak?
- Seni beni kimse bilmeyecek nasılsa. Niye bu endişen...
- Efruz Bey benim 4 tane çocuğum var!
- Ne de olsa benim çocuğum yok demi. Bak Tahsin bana var mısın yok musun onu söyle. İstikbalinin garantisi benim. Büyük bir servet senin olacak. Başarılı olsakta başarısız olsakta. Taşın altına sadece serçe parmağını koyacaksın. Laf salatası yapma bana. Şimdi bir karar ver. Ve sonra şu biletini al, İstanbul'a git bu gece. Seni bir adamımız bekliyor olacak. Hem duruma göre hareket et canım. İlla demiyoruz sana hain ol diye, baktın işler ters tepiyor, sen kahraman ol. Bir tankın önüne uzan! Yat...
- Efruz bey o altına yattığım tank beni çiğneyip geçmesin sonra... Pisi pisine gitti niyazi...
- Tahsin senin üçüncü çocuğunun adı Yiğit ya. Yiğidide Burcu'yuda babasız bırakmayacağız. Ama sen ne olur ne olmaz tedbirli ol tabi. Senin heykelini bile yaptıracağız... Evlat iki çay ver bize...
Garson uzaktan seslendi,
- Tabi efendim...
*** ***
Aynı saatte aynı dakikada. Viyana. Opera salonunda...
Sessizce yanına oturdu kendisine ayrılan salonda. Tam yarım saat sonra beraber çıktılar.
Biraz yürüdüler. Tek kelime etmedi adam. Yanındakine bilet uzattı.
' O gün geldi demek' diye düşündü adam. Demek operasyon başlıyordu...
İyi de nasıl bitecek kahrolası şu gün. Ya önceden o kadar hazırlandıkları bu senaryo tutmazsa...
*** ***
Ertesi gün İstanbul. Saat 05:45
Sultanahmed.
- Herkes geldimi...
- Salih Yüzbaşı gelmedi sadece. (İçimizde en düşük rütbeli o ama şu rahata bak )
- Bu gece büyük gece arkadaşlar, tek bir çatlak istemiyorum. Odaya Salih Yüzbaşı girer...
- Nerde kaldın Salih.
- Sabah namazını kıldım. Hatamı ettim...
- Allah kabul etsin. Allah kabul etsin, kıl tabi... Ama özgür bir ülkede, demokrasi tam oturmuş bir ülkede kılmana da az kaldı. Şeriat gelecek. Bunlar getiremedi biz getireceğiz inşallah...
( Şeriat getirmekten bahsediyorlar ama sorsan sabah namazını kılmazlar, ne iş be diye düşündü Salih)
- Beyler üçüncü aşamaya geçtik... Komutanın yaveri bir kağıtla odaya girdi...
(Viyana'dan beklediğiniz misafir geldi) - Biraz beklesin burda vatanı kurtaracağız...
- Hatta dördüncü aşamadayız artık. Bu yolun geri dönüşü yok... Beş dakika daha konuştu...
*** ***
15 Temmuz saat 11:10 İzmir. Narlıdere
- Bu gün büyük gün komutanım...
- Efruz bey. Büyük günlerin büyük adamlara ihtiyacı çok olur. Sen niye burda kaldın. Korkuyor musun?
- Burasını terk etmemem söylendi. Olası bir başarısızlıkta burda bana çok iş düşecek...
Başarı kadar başarısızlığı da düşünmek icab ediyor...
- Aman açığa çıkmayında. Olası bir başarısızlıkta çok üstümüze gelecekler çok! Gücümüzü kaybederiz. Bu günleri çok ararız... Efruz bey düşünüyorumda idam etseler iyi. Vatan hainliği damgası ile kalırsak vatanı kurtarmak isterken, bu yüz kere ölmekten kötü...
- Ben kafama sıkarım...
- Eğer sıkmamışsan gelir ben sıkarım haa! Gülüşürler...
-( Tabi ipin ucu sana kadar uzanacak ya sıkarsın, senden korkulur) Diye içinden geçirdi...
*** ***
Amerika. Saat 14:21
Sözü çok edilen yer değil burası. New York.
- Türkiye bu gece karışacak!
- Ne kadar çok karışırsa o kadar çok iyi ki...
- Bir taşla kaç kuş vuracağız...
- Sürüsüne bereket...
- İşin sonunda Gülen'den kurtulacak mıyız...
-Ne kurtulması onunla işimiz çok. Bizim işlerimizi , senaryolarımızı çözerler mi?
- Yüz yıl sürer!
- Bence çok dedin... On yıl da çözerler...
- Bu gece nasıl biterse bitsin ama on yıl sonra ne Gülen ne Tayyip bu gecenin sonlarının çizildiği gece olduğunu bilemeyecek...
- Başarısız olunursa korkum Tayyip güçlenecek!
- Ne kadar güçlenirse güçlensin bizden güçlü olamaz ya...
-Beni yukarıdakiler değil aşağıdakiler endişe ettiriyor. Ya bir yığın kahraman üretirsek!
- Her halükarda Türkiye karışacak. Bir yapılanmamız çöker belki ama on yeni yapılanma ile ertesi gün kapısını çalacağız... Kırmızı Bayraklı ay yıldızlı Türkiye. Yakında o bayraktan ay yıldızı da ya kana bulayacağız ya söküp alacağız...
- Andreas ah keşke sende Türkiye'de olsan. Eğer Türk olsaydın seni çoktan o ülkeye kahraman yapmıştık...
*** ***
Saat:15:55 Ankara/ Genelkurmay.
Nöbetçi Bekir Onbaşı...
Nöbetinin bitmesine 1 saat 10 dakika varken.
- Bekir Göksu / Balıkesir
Emret Komutanım...
- Evlat nöbetin bitti. Sivillerini giyin. Çabuk ol çabuk gel... Seninle Ankara'yı gezeceğiz...
- Emredersiniz komutanım.
.............................
Yarım saat sonra...
- Hiç adam öldürdün mü Bekir...
- Hayır komutanım...
- Sana birini öldür desem öldürür müsün?
- Rica ederseniz öldüremem ama emrederseniz öldürürüm komutanım...
- Emir Bekir emir, rica değil... Öldürür müsün öldürmezmisin?
- Öldürürüm efendim!
- Tamam. Bekir. Bu sözünü yeme sakın.
10 Dakika sonra
- Salih Yüzbaşı hoş geldin Ankara'ya... Bekir sen biraz uzaklaş evladım...
- Bu gece uzun olacak, çok uzun olacak. Güvendiğim sadece siz varsınız!
Bunlar darbe yapacaklar efendim. Beni içlerine soktunuz. Ama beni yakmışsınız haberim yokmuş...
- Darbe mi yapacaklar, ne cüretle...
Salih bana herşeyi en başından anlat hele... Kimler.
Ama dur Bekir' de gelsin. Bu konuşmalara tanık olsun.
- Bekir!
- Emredin komutanım.
- Bizi iyi dinle kulaklarını aç Bekir...
Demek darbe yapacaklar ha. Vay şerefsizler... Vay hainler...
- Evet efendim. İş darbeyle kalsa iyi. Bu gece planlarında cumhurbaşkanımızı bile...
İşte sözün burasında silahlar ateşlendi. Bekir dahil üçüde vuruldu. Sniper ikisinin öldüğünden emindi ama Bekir'i ıskalamıştı sanki...
8 dakika sonra özel tim olay yerine geldi. Ama iki ceset vardı ortada üçüncü yoktu... Cesetleri aldılar uzaklaştılar. Tim yetkilisi
- Biri yok efendim.
- Tamam dönün. Sıradan bir onbaşı bilgisi ulaştı elime. Sıradan bir onbaşı yı bulmak kolay. Cesetleri bize getirin.
*** ***
Vatikan/ Saat: 18.30
- Şu ana kadar tek aksilik bir onbaşı! Önemsiz dedik çocuk ortalığı birbirine katmış! Bu hiçte iyi olmadı. Gelde bir onbaşının en üst rütbedeki bir komutanla 'darbe' konuşmasını, en üste kadar çıkmasını anla. Çocuğa bir de çay söylemiş komutan diyorlar...!
- Bizimkilerin ise o dediğiniz komutanların yanına çıkması yıllarını alıyor.
- Yine Tayyip kazanmasın. O kazançlı çıkmasın...
- Her ihtimalde Türkiye bir ayda kalkar ayağa. Ağlayan bir Türkiye hayal ederken biz GÜLEN bir TÜRKİYE hiç işimize gelmez.
- Gülen dediniz de Gülen'i de sürdük bakalım ateşin en içine. Epeydir rahat döşeğinde mışıl mışıl uyuyordu. Uykusuz geceler onu bekliyor. Savaşsınlar bakalım birbirleriyle. Kazanan biz oldukça Tayyip bile bu darbeden kazançlı çıkmış kimin umurunda!
*** ***
Viyana/ İstanbul/ İzmir/ Ankara/ Vatikan/ Amerika
Ve Londra. 15 Temmuz
Hepsinin bekledikleri saat gelmişti.
*** ***
16 Temmuz TÜRKİYE. Saat 20:00
Bütün camilerden sela veriliyordu...
FETÖ terör örgütü başarılı mı olmuştu!!!
...
30 Ağustos 2016
ATATÜRK'ün huzurunda... Anıtkabir'de... Bu darbeyi asıl yapanlarında bazıları vardı bu sefer Ata'nın huzurunda. Ata bunları görüyordu eminim... Ama sesini çıkarmıyor gibi görünüyordu!
31 Ağustos 2016
Efruz Baki evinde ölü bulundu. İntihar ettiği sanılıyor... Evinde ele geçmeyen mektup ise bir darbenin iç yüzünü ortaya koyuyordu! AMA KEŞKE doğru ellerin eline geçseydi.
SON
Not:( Kurgudur, keşke 15 Temmuz günü yapılan darbe tam aydınlatılabilse! Ama darbenin arkasındaki karanlık güçleri göremeden bu mümkün değil gibi )
26.08.2016
İbrahim Arslan
Kayıt Tarihi : 25.4.2018 14:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!