Sevgimiz dağları yenemedi güzel kız
Mezarımız oldu dağların etekleri,
Sevmekti delicesine suçumuz yalnız,
Galip geldi bu aşka zalim tüfekleri..
Kahrolası törenin bu son köpekleri,
Susmadı alıncaya kadar canımızı...
Sevgimiz dağları geçemedi güzel kız.... Gelemedin... 2004
1 Hafta Önce.
Askerden yeni gelmişti. Mektuplarla sevgilerini ilmek ilmek işlemişlerdi... İki köyün ortasında küçük bir dağ vardı... İki Köyün insanları ağaçları kese kese neredeyse ortada dağ kalmamıştı... Yunusla o dağdaki çeşmenin başında buluştu Meryem. İki elim kanda olsa geleceğim demişti, çok özlemişti sevdiğini... Bahar havası vardı. Rüzgar ılık ılık esiyordu. Gözlerine baktı Yunus...
- Meryem, Meryem'im... Ne kadar çok sevdiğimi sana anlatabilsem. Hasret çok zormuş Meryem, hele senin hasretin çok zormuş... Bir mektubunu bin kere okuyordum belki... Askerde olduğumu unutuyor da kendimi hep yanımda buluyordum... Gece nöbete giderken yıldızlara bakar orada yüzünü görürdüm. Ay sen gibi gülümserdi bana. Meryem imkansız bir sevgiye meylettik. Yaratıcı kavuşturmayacak bizi.
- Öyle deme Yunus. Kaderimize teslim olmayacağız. Bak bugün geldim yanına. Allem ettim, kallem ettim geldim.
- Kimseye demedin aşkımızı değil mi? Buraya bana geldiğini kimse bilmiyor değil mi...
- Bir tek arkadaşım biliyor...
- Bu dağ yüreğimin ateşine merhem oluyor biliyor musun? Bu dağ ikimizi bugün kavuşturdu. Sonunda da kavuşturacak mı. İçimde bir sıkıntı var tarifsiz...
- Bu dağ daha önce çok sevenleri kavuşturmuş...
- Çok sevenlere de mezar olmuş. Bizim buralarda töreler neden kılıç kadar keskin. Neden seveni sevene vermezler. Neden babanın dediği olurda sevenlerin dediği olmaz.
- Benim babam beni sever...
- Korkarım seni ondan istemeye. Bana bu dağı yüklen getir desen yüklenir getiririm. Ama baban bana vermez seni, biliyorsun. Vermez... Adım gibi biliyorum.
- Babam değil töre vermez. İki köy arasındaki töre...
- Bu zamanda böyle töre mi olur! Kim çiğneyecek bu töreyi... İki seven birbiriyle kaçsa bulup öldürüyorlar... İki köyden biri bir kız istese anasından doğduğuna pişman ediyorlar! İki köy arasında 'Aşk' olamaz. Yüzyıllardır ne bitmez töreymiş... Seni görmediler değil mi Meryem. kAÇALIM SENİNLE bu yerlerden... Hemen şimdi kaçalım...
- Olmaz. Yani olurda hemen şimdi Yunus'um... Planlı olmalı... Haftaya kaçalım.
- Mektubunda dediğin plana uyalım...
- Ya aksilik olursa...
- Sevdamdan vazgeçemem. Senden vaz geçemem. Canından geç desinler bana. Aşkım için öldürsünler. Ama senden geçmem mümkün değil. Sonunda ya birbirimizin olacağız. Olamazsam zaten yaşamamın manası yok ki. Meryem bir daha düşün istersen.
- Sensizliği düşünemem. Bir daha düşünecek ne var! Verdik bir karar. Senin yanında olamazsamda yanında ölmek bile bahtiyarlık benim için...
- Seni çok seviyorum... Bir hafta sonra... Haydi git şimdi...
- Ben de seni çok seviyorum... Hep seveceğim.
Ellerini bıraktı. Gözlerine konuşmayı bıraktı. Arkasından bakakaldı o giderken...
**
Buluşma gününün sabahı... Sabah namazından önce. Eline aldı kalemi...
Sevgimiz dağları yenemedi güzel kız
Mezarımız oldu dağların etekleri,
Sevmekti delicesine suçumuz yalnız,
Galip geldi bu aşka zalim tüfekleri..
Kahrolası törenin bu son köpekleri,
Susmadı alıncaya kadar canımızı...
Sevgimiz dağları yenemedi güzel kız,
Bir umuttu bizimkisi yarınlara
Bir ışık çok cılız,istersen bana da kız
Ama karşı gelinir mi hiç dağlara
Yazık oldu bak geride kalan sağlara
Yürünür mü dağlara karşı ah akılsız...
Sevgimiz dağları yenemedi güzel kız,
Yenemezdi de,bir yürek vardı ki bizde
Delicesine atan zamanlı-zamansız
Çekemediler sevgimizi,sevgimizle
Yürüyemedik dağlara karşı el ele
Bu kin,bu öfke,intikam,töre, anlamsız...
Sevgimiz dağları yenemedi güzel kız,
Hazin bitti sonumuz Türk Filmleri gibi
Kara yazılmış sevdiceğim yazımız
Savaş açtık töreye onlar oldu galibi
Tek olamadılar kalbimizin sahibi...
Belki öldük ama dillerde hep yaşarız...
Sevgimiz dağları yenemedi güzel kız,
Mezarımız oldu dağların etekleri,
Sevmekti delicesine suçumuz yalnız,
Galip geldi bu aşka zalim tüfekleri..
Kahrolası törenin bu son köpekleri,
Susmadı dökünceye kadar kanımızı...
***
Sabah namazını kıldı. Açtı ellerini yaratıcıya yalvardı, yalvardı...
***
Sevgimiz dağları geçemedi, Gelemedin Meryem... Allah'ım gelsin... Ya da canımı al benim bugün... GÖZLERİ YAŞLIYDI... Yollarda yoktu sevdiği... Bir tüfek doğrultulmuştu üzerine. Namlunun ucundaydı. Bu aşk için ölmek ona mutluluktu belki... Ama neden kavuşma olmasın, neden bitmesin şu töre. Elleri ağzı bağlıydı Meryem'in... Gözlerinin önünde vuracaklardı sevdiği adamı abisi, hiç şakaları yoktu.
- Son kararını ver Meryem! Ölecek misiniz, yaşayacakk mısınız! Ağzındaki poğu açtı...
Meryem töreye kurban da olsa sevdiğinden vazgeçmeyecekti... Abilerinin dediğine varmayacaktı. Zaten ölmenin kararını vermişlerdi beraber... Son sesle bağırdı...
- Yunuuus!
O sırada kurşun tüfekten çıktı. Ve kalbine saplandı Yunus'un...
- Meryem, Meryem beni kardeş katili de yaptın. YAZIK ETTİN GENÇLİĞİNE MERYEM. Yazık ettin hepimize. Kafasından kanlar yürüdü Meryem'in... Arkasında abisi vardı Salih'in...
- Eğer onları vurmasaydın şimdi sen ölüyor olacaktın.
- Töre ne demişse o. Bana diyecek başka laf koymadı ki...
Salih üç gün sonra kendisini astı.
Son.
'Şu dakika yazıldı- Şu dakikadan sonra da tekrar yazılıp düzenlenecektir belki bu aşk öyküsü. Aşk ateşe düşmek gibidir. Sadece sen düşmezsin, sadece sen yanmazsın, sadece O yanmaz. O yangın büyüktür, içine çoklarını çeker.
İbrahim ArslanKayıt Tarihi : 19.3.2014 08:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!