Öykü (Urgancı) Şiiri - Dede Efendi

Dede Efendi
70

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Öykü (Urgancı)

Geçmiş yılları geri getiriyordu kafasının içinde. Baba mesleğine onüç yaşında,
okulu bıraktığında başlamıştı Okulda halim selim sessiz bir talebeydi. Öğretmenleri
onun bu uyumlu, sessiz halini severlerdi ama ders çalışmasını da istemeden, geri kal-
mazlardı, Köy okulunda okurken ne kadar rahattı. Beş sınıfı bir öğretmen okuturdu.
O yıllarda bırakın öğretmeni, okumuş adam bile zor bulunurdu ülkede. Okuma ve yaz-
mayı çoğunluğun yaptığı gibi dört yılda sökmüştü. Hepsi o kadadarcıktı. Beşinci sınıf-
ta Fadime’ye vurulmuş ama utangaçlığından söyleyememişti. Davar gütmeye çıktığında
Fadimelerin davarlarını yanına alır, kavalıyla yanık havalar çalardı. Sanki davarlar onun
aşkını Fadime’ye anlatacaklardı. Bir yandan da onları sever, elleriyle beslerdi. Dudak
uçları yukarı doğru kıvrılmış, yüzüne tatlı bir tebessüm yayılmıştı. Derin bir iç geçirerek
anımsamalarına devam etti. Babası, o urgancılık işini kafasına koyup şehre taşınmasaydı...
Belki de şimdi Fadime’siyle mutlu yaşıyor olacaktı. Kim bilir... Belki de altı, yedi çocukları
bile olacaktı. Fadime oğlan isterdi elbet. Köy yerinde oğlan doğurmayan gelinleri hoş karşı-
lamazlardı. Olsun, o kızları da çok severdi. Üç kız, üç oğlan da olabilirdi ama Fadime
şimdi kim bilir nerelerde, kiminle hayat kurmuştu. Geldikleri köy bu şehre yakın olsaydı,
ne yapar, eder, -hiç olmazsa para kazandıklarında- Fadime’yi bulurdu. Babası öleli yıllar
olmuş ve uzun yıllar da annesi ile beraber yaşamıştı. Evlenecek ne parası olmuş, ne de
Fadime’nin hayalini silecek birisi karşısına çıkmıştı. Arastada ki -eski bir handan bozma idi-
nerede ise yarım asır çalışmışlar ama karınlarını bile zor doyurmuşlardı. Babası yaptığı
halatların, urganların eşi olmadığını söyleyerek hep övünmüştü. Babasının sanatını kapmış,
şehrin en sağlam kendir, kenevir urganlarını yaparak baba mesleğini devam ettirmişti. Acaba,
hakikaten dediğim kadar sağlam mı diye geçirdi içinden. Yirmi yıl öncede annesini kaybetmiş
ama hiç evlenmeyi düşünmemişti. Acaba bir aile geçindirecek parayı kazansaydı evlenmeyi,
çocuk yapmayı düşünmezmiydi. Dükkanın -ki; Hanın en küçük ve en ucuz dükkanıydı- damın-
dan kuvvetli yağmurlarda sular akıyordo. Olsun ne çıkardı...Nasıl olsa urganlar kururdu, gerçi
üstlerini de örtüyordu ya. Derin bir iç geçirdi. Şimdiye kadar bir terziye elbise diktirememiş hep bitpazarından almıştı. Arastadaki ayakkabıcılar kendi aralarında karar vermişler ve
bir bayram arifesinde istediği dükkandan, istediği ayakkabıyı onların hediyesi olarak almasını söylemişlerdi. O da onlara -içi öyle demese de- parasını ödemeden hiçbir şey kabul etmeye-
ceğini göğsünü kabartarak söylemişti. Çocukluğundan beri babası ona aç ama başı dik
gezmeyi öğretmişti. Özgürlüğün bir yolunun da kimseden hediye kabul etmemek olduğunu
deneyimleriyle öğrenmişti. Arastadaki komşuları çay ikramını bile geri çeviren bu garip
adama bir süre kuşku ile bakmışlar, sonra da içinin temiz olduğunu görünce içlerine almış-
lardı. Babasının cenazesiyle de onlar ilgilenmiş, onlar toprağa vermişti. O da uykuda gibi
sadece onları takip edebilmişti. İçinden acı, acı güldü. Ne kadar boşlukta hissetmişti kendini...
Ne kadar yalnız...Toprak ayağının altından kayıyordu sanki. İçi bir mengenede sıkılıyor gibi idi.
Bir hafta dükkanı açmadı. Annesi zorlamasa; evde yiyecek te yok,para da yok demese,hiç
dükkana gitmeyecekti belki de. İçinden dükkana gitmek gelmiyordu bir türlü. Hele öbek, öbek
urganların halatların içinde akşama kadar oturmak çok zoruna gidiyordu. Hani günde üç tane,
hiç olmazsa bir tane, satılsa neyse Siftahsız dükkan kapattığı çok oluyordu. Son zamanlarda
ne evin ne de dükkanın kirasını veremez olmuştu. Evin de dükkanın da altı aylık kirası
birikmişti. Mal sahipleri çok sıkıştırmasa da, o utancından ölüyordu. Ne üstüne başına
alabiliyor ne de istediği bir yemeği yiyebiliyordu. 'Fadime’yi de mutlu edemiyecektim', diye
acı acı güldü kendine. Yaşamak mı bu diyordu. Babamı da özledim dedi ve boşluğa bırakıverdi kendinini. Urganın ucunda vucudu sallandı bir süre.
25.2.2010 Antalya ı

Dede Efendi
Kayıt Tarihi : 25.2.2010 22:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Hayat ironilerle dolu. Babam emekli bir Demiryolcuydu. Ekmeğini ordan kazandı ve hayatını bir tren kazasında kaybetti. Öykü de buna benzer bir ironi yaşatmaya çalıştım.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Dede Efendi