Prensest
Ağustos ayının sıcak, bunaltıcı gecelerinden biriydi. Uyuyordu Zühre. Üzerindeki pikenin yarısı yere sarkmıştı. Geceliği dizinden yukarı kıvrılmıştı. Bir el geziniyordu bacaklarında. İrkilerek açtı gözlerini. “Dayı, ne yapıyorsun sen” dedi şaşkınlıkla kızgınlık arası ses tonuyla. “Susssss” dedi eliyle ağzını kapattı dayısı Zühre’nin.
Onbeşindeydi Zühre. Erken serpilmişti. Zühre yıldızının ışıltısı vardı, kıydığı ceylanlardan aldığı gözlerinde. Güzel demek yeterli bir ifade değildi Zühre için. Çok güzeldi.
Almıştı dayısı Zühre’nin bedeninin ganimetini. Ter kokusu karıştı Yorgan oldu dayısı batan sakallarıyla. Yaslandığı kuru ağaç üzerine devrilmişti. İçi yandı, çeyizine kan damladı.
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Devamını Oku
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta