Sayarak tepsiye diziyordu. '' Kırk altı,kırk yedi.'' Dıştan içe doğru. ''Elli sekiz,elli dokuz.'' İrileri ortaya. Kenarlara birkaç yarım limon. Emeğin, özenin, birlikteliğin, beklentinin, sevginin simgesiydi şu midye dolmalar.
Plastik çöp kutusunu kapı ağzındaki açılır kapanır iskemlenin yanına koydu. Mutfaktan tepsiyi, naylon torbaları, bıçağı getirirken, 'Yaz bitmese,' diyesi geldi. Karnını sıvazladı, 'Hayır, bir an önce kış gelse.' Kocasını uğurlarken gebe kaldığını neredeyse ağzından kaçıracaktı.
Gidişini pencereden izledi: Sol eli başındaki tepside. Öbür elinde iskemle. Yelken bezli arkalıksız iskemleye bağlı pembe kovacık. Adının ilk hecesini işlediği cepli önlük belinde. Kocaman cepte mavi mavi tam ortada. Kendi adını da ekleyiverse ya. 'Her şeyi uyumlu,' diye düşündü. 'Sola bükük gövdesi. Adım atışı. Anlayamadığım tek şey o pantolon askısı. İnce yapılı! .. Varsın taksın. Yakışıyor. Ne iyi ettim de bununla evlendim.' Sokaktan geçenlere bakındı. Coşkusunu onlarla paylaşacak gibiydi.
Elinde boş tepsi, 'İkindiye kalmaz döner,' diye düşündü. 'Şimdi sıra dolmalarda. Tencereden çıkarılacak, dizilecek. Soğumayı - onu - bekleyecek. Yarınkileri de hazırlamalı. Geceye sarkmasın da baş başa oturalım.'
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta