Korkutucu bir sessizlik evi sarmıştı. Kadın ürkek adımlarla odadan odaya dolaşıyordu. Bir şey arıyordu ama peşinde dolaşan gölgeden habersizdi. Kadın aradığını bulmaktan ümidini kesmiş ve yorgun bir halde, pencere kenarındaki sandalyeye oturdu, dışarı bakmaya başladı. Peşinde dolaşan adam, kadının oturduğunu görünce saklandığı yerden çıktı. Ses yapmamaya çalışarak sırtı kendisine dönük kadına yaklaşmaya başladı. Kadına iyice yaklaşınca yakalamak ister gibi ellerini kadının boynuna doğru uzatır... o anda kadın ani bir hisle geri döner, adam hiç vakit geçirmeden atılır, kadının sırtına vurur ve bağırır; ' -Ebe ebe. ' ve kaçmaya başlar.
* * * *
Adam yorgun argın koltuğa oturur; '-Tamam pes, sen kazandın, öldüm yorgunluktan. Saat kaç? '
Kadın sakin sakin cevap verir; '-Saat 10. '
Adam '-10' mu iyi. 'dedikten sonra birden bir şey hatırlayıp telaşlanır; '-Ne! .. Olamaz. Paketleri bu gece yarısındaki uçağa yetiştiremezsem mahfoldum demektir, kesin kovulurum. '
-Ama sen karanlıktan korkarsın, fobin var.
-Bunu düşünmeye şimdi vaktim yok, kovulduğum zaman bol bol düşünürüm. Çabuk çabuk içeri odaya koyduğum paketleri getir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.