İbo Öldi
Çocuklar, köy meydanında "Deli ibo, deli ibo" diye bağırarak sataşır, ellerindeki çubuklarla dürterek İbrahim'i çılgına döndürürlerdi. İbrahim saldırganlaşır, yakaladığı çocukları tüm hıncı ve gücüyle döver, ısırır, canlarını yakardı, çocuklar ağlayarak büyüklerine İbrahim'i şikâyet ederlerdi. İri yarı bir çocuktu İbrahim. Bu yüzden bir kişinin baş etmesi mümkün değildi. Canı ne kadar yanarsa yansın hiç ağlamazdı.
Herkes İbrahim'in ilk defa çığlık çığlığa ağladığını görüyordu. Dövdüğü çocuklardan birinin babası kürekle vurup İbrahim'in kolunu kırmıştı. Annesi Şehriban "ne istiyler benim gerip oğlumdan, Allah onların da başına versin" diye beddualar edip, çiğ eti döverek oğlunun kolunu sarmış, daha sonra da yumurta yakısı yapmıştı. Ama İbrahim söz dinlemiyordu. Bazen askısını, bazen yakılarını çıkarır, bazen de kolunun kırık olduğunu unutarak oyuna dalardı. Bir türlü rahat duramadığından kırıkları iyileşmiyordu.
Şehriban Hamit'in amcakızı ve aynı zamanda ikinci karısıydı. On dört yaşındayken almıştı, ilk karısından erkek çocuk olmuyor diye. İki kez düşük yapmış, ama sonunda İbrahim'i ve iki yaş küçük İsmail'i doğurmuştu. İbrahim zihinsel engelli idi. On üç yaşında olmasına rağmen hızlı büyüyor ve en az yirmi yaşında gösteriyordu. İsmail ise konuşamıyor, hareket edemiyor ve gelişmiyordu. Hamit, çocukların özürlü olduğunu öğrendikten sonra hep Şehriban'a yüz çevirmiş, çocuklarla birlikte köyde boş olan evlerden birine yerleştirmişti. Arada bir uğrayıp erzak bırakıyordu.
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.