Doğru Karar
Mazbut bir aile babası sayılırdı çevresinde. Kendi işinde hırslı fakat düşünmeden hareket etmeyen, duygunun işte yeri olmadığını bilen bir kişilikti. Gelgelelim özel haya-tında oldukça duygusal sayılırdı. Romantizmi hep canlı tutuyor, duygusallığından mutluluk çıkarabiliyordu. Üniversite yıllarından bu yana okumaya ve yazmaya hiç ara vermemişti. Ailesi kendisi ve iki çocuğuyla beraber dört kişilikti. Eşini üniversitede tanımış ve askerliğini yaptıktan sonra evlenmişti. Eşi özel bir şirkette insan kaynakları müdürlüğü yapıyordu. Çocuklar büyüyene kadar ailelerinden epey yardım görmüşlerdi. Aksi halde eşinin özel şirketten ayrılması icap ederdi ki bu da kariyerini yarım bırakması demek olurdu. Adam orta halli, on çalışanı olan bir pirinç döküm işletmesi çalıştırıyordu. Bu mesleği tesadüfen öğrenmişti. Lisede okurken babasının mobilya yapım malzemeleri satan dükkânında yazın yardım ediyordu. Dolap kapak tutacakları, koltuk ayaklarına veya masa, sehpa ayaklarına takılan pabuçlar, anahtar deliklerine takılan işlemeli dökümler, cam sehpaların altlıkları ve süslü ayaklarını sarıdan dökmek modaydı o yıllarda. Sipariş üzerine çalıştıkları bu işi yapan yaşlı, babadan kalıt sanatkar ustaya bir yakınlık duyuyor ve fırsat buldukça dükkanına gidiyordu. Ve hem yapılan işten, hem ustanın aktardığı deneyimine dayanan görüşlerini dinlemekten zevk alıyordu. O günler usta meslek sırlarını olduğu gibi aktarmıştı.
Üniversitede iktisat okumuş, askerliğini bitirince ailesi büyük şehre taşındığı için, oraya yerleşmişti. Birkaç yıl süresince, özel fabrikalarda muhasebe müdürü olarak çalışırken ilişkisi devam eden kız arkadaşı ile hayatını birleştirmişti. Bu evlilikten iki yıl arayla önce oğlan, sonra kız çocuğu doğdu. Buyruk altında çalışmaktan oldum olası hoşlanmazdı. Ne iş yapacağını düşünürken, sarı dökümcülüğünü her zaman göz önünde tutuyor ve piyasa araştırmasını ihmal etmiyordu. Fikir almak için yanına uğradığı kalıpçı akrabası da onu yüreklendirince; dükkân aramaya başladı.
Birkaç yıl içinde işleri rayına oturtmuş, yanında çalışanların sayısı ikiden beşe çık-mıştı. Bu dükkân açma işinde eşinin de büyük teşviki ve desteği olmuştu. Her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir kadın vardır; sözüne inananlardan olmuştu. Çocuklar ilkokula başlamış-lardı bile. Gelişmekte olan bir işi, anlaştığı bir eşi vardı. Bu mutluluk en büyük zenginlikti. İçten içe bilinçaltına, ya bunları kaybedersem korkusu yerleşmeye mi başlıyordu ne? Eskiden bende böyle bir korku yoktu. Bende ne kadar rahattım diye düşünmeye başlamıştı son aylarda. İşler de gittikçe açılıyordu, siparişlere zor yetişiyorlardı. İki sarı dökümcüsü ve iki sıvamacı almak üzere ilan astı vitrine. Sanayi de haber çabuk duyulurdu zaten. Bir hafta içinde kendisiyle beraber çalışanların sayısı on’ a çıkmıştı. Bir kişi daha alırlarsa KOBİ’lere tanınan her türlü teşvik ve kredilerden de yararlanma fırsatı doğacaktı. İşler böyle giderse altı aya kalmaz o da olurdu.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta