[Öykü] Cennetin Annesi Şiiri - Havliye Ecer

Havliye Ecer
23

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

[Öykü] Cennetin Annesi

Aralarında akraba bağlılığı ve kan uyuşmazlığı olmamasına rağmen ilk çocukları Serap özürlü doğmuştu. Annesi Gülşen Hanım onu yıllardır hastane hastane, doktor doktor gezdiriyordu. Doktorlarda yıllardır aynı şeyi söylüyorlardı; ama Gülşen Hanım bir türlü inanmak istemiyordu. Serap’ın hastalığının mutlaka bir tedavisi olmalıydı. Doktorların koyduğu teşhiste ise Serap Mental Retardasyon hastalığı taşıdığı için kaç yaşına gelirse gelsin bir bebekten farkı olmayacak; hiçbir ihtiyacını kendisi karşılamayacaktı.
Serap bugün dokuz yaşında olmasına rağmen yaşıtları gibi konuşmuyor ve yürüyemiyordu. Bebekler gibi emekliyordu daha; Gülşen Hanım su vermese, yemek vermese bile isteyemiyordu. Çoğu zaman evin bir köşesinde oturur eve gelen misafirlere merak dolu gözlerle bakar, sonra emekleyerek misafir çocukların arasına karışır onların konuşmalarına karşılık o bağırır ve kahkaha atıp gülerdi. Beklide onun hayat mutluluğu da attığı bu saf mutluluk dolu kahkahalarında gizliydi.
Bir gün bir komşusu Gülşen Hanım’a şahit olduğu bir hadiseyi anlatır. Hadiseye göre komşusunun akrabalarından biri özürlü olan çocuğuna zehir içirtip öldürmüş. Gülşen Hanım komşusunun sözü nereye getireceğini anladığı için birden gözyaşları sel olup akmış... Serap hariç iki kız çocuğu daha vardı Gülşen Hanım’ın ama onlarda hiçbir sakatlık yoktu demek ki bu Allah’ın bir lütfüydü. Boğazına bir şeyler düğümlenmişti; bir süre konuşamadı ve yüzünü avuçlarının arasına alıp ağlıyordu.
Komşusu sessiz sessiz gözyaşı döküyordu ve sessizliğini şu sözlerle bozdu: “Ben sana kızını öldür demiyorum ama belki böyle bir şey yapsan ikiniz için daha hayırlısı olur” dedi. Bir süre sustuktan sonra şu sözlerle devam etti: “Ne zamana kadar bir bebek gibi ona bakabilirsin” dedi.
Kocasıyla bu konuda hiç konuşmayan Gülşen Hanım günlerce hatta gecelerce bunu düşünür aslında böyle bir şeyi düşünmek bile istemiyordu; ama bir gün sanki bunu yapmak zorundaymış gibi bir hisse kapılır. Elinde hazırladığı zehirli suyla adım adım odada kardeşleri arasında olan Serap’a yaklaşıyordu. Kapının önünde durarak son kez ona doya doya bakmak istedi, yüreği hüzün dolu. Serap kardeşleriyle öyle mutluydu ki gözleri “Ben yaşamak istiyorum” dercesine mutluluk saçıyordu. Yıllardır bu oda onun bağırmalarıyla, çığlıklarıyla dolmuştu; İşte yine bağırıyordu kahkaha atıyordu zevk alırcasına.
Sonra gözleri kapının önünde duran annesine takıldı. Elindeki suyu görünce ağlamaya başladı sanki her şeyi biliyor gibiydi günlerdir onu düşünmekten hiçbir şey yemeyen annenin ayakları onu taşıyamıyordu artık yere yığılıp oturdu elindeki zehirli suysa çoktan dökülmüştü. “Yapamam özürlüde olsa ömrümün son anına kadar ona hizmet ederim, onun için yüreğim yanıyor; nasıl öldürürüm” diye feryat yakıyordu… Bir daha da böyle bir şey yapmaya teşebbüs bile etmedi.
İki yıl sonra kocası, Gülşen Hanıma kendisinin de kararsız olduğu bir haber getirdi. Özürlüler için açılan bir kuruma Serap’ı isterlerse verebileceklerini, orada Serap’ın her türlü ihtiyacının karşılanacağını söyledi. Gülşen Hanım bu habere sevinmişti. Birçok insan gibi o da kızını kuruma verdi… Onsuz iki gün geçmişti ama Gülşen Hanım çok mutsuzdu. Onun yokluğuna dayanamıyordu. Gözleri sürekli onu arıyor, kulakları çığlıklarını duymak istiyordu. Çantasını alıp kurumun yolunu tuttu bakıcı onu Serap’ın odasına götürdü. Daha annesi kapıdayken onu fark eden Serap alkış çalıp gülmeye başladı. Kızına ağlayarak sarılan anne “Seni hiç bırakmayacağım” der.
Gülşen Hanım kızından ayrı geçirdiği bu iki gün içinde onu ne kadar çok sevdiğini; ona ne kadar çok alıştığını anlamıştı. Ama komşuları ve akrabaları onu anlayamıyorlardı. Böylece beraber koca yıllar eskittiler. Gülşen Hanım’a Serap’ın bakımı çok zor gelse de o kendini çok rahat ve mutlu hissediyordu vicdanen. Bir gün Gülşen Hanım rüyasında Serap’ın onun elinden tutup onu Cennete davet ettiğini ve Cennet’te gözlerinin içine bakarak “Sen yüce Allah’ın yarattığı en kutsal meleksin anne” dediğini görür. Uyanın uyanmaz uyuyan kızının saçlarını okşayıp öpen anne “Sende benim meleğimsin” der.

HAVLİYE ECER
29.09.2007 Cumartesi

Havliye Ecer
Kayıt Tarihi : 15.3.2008 15:36:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ercan Karaman
    Ercan Karaman

    gayet güzel olmuş

    Cevap Yaz
  • Ercan Karaman
    Ercan Karaman

    gayet güzel olmuş

    Cevap Yaz
  • Hasan Bülbül
    Hasan Bülbül

    olayları çok kısa çok cabuk geçiyorsun konuyu yakalamak kadar onu hissettirmek te çok önemlidir birde klasik bitiriş değilde başka şekilde bitseydi rüyasında cennete götürdüğünü görmek fazlaca samanyolu dizilerini anımsattı klasik durumlardan vazgeçmen dileğiyle

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Havliye Ecer