AVA GİDEN AVLANIR
Lokantadan içeri -kapıyı ayağıyla ittirerek- sallana, sallana girdi. Yaka bağır açık, ağzında sigara ve yüzünde iki günlük sakalla, güven vermeyen bir tip olmasına karşın, şef garson yüzüne taktığı, tebessüm maskesiyle ve saygı belirtisi olarak, beyaz ceketinin önünü ilikleyerek, orta yaşlarda gösteren adama doğru seğirtti. Şef garsonun bu hareketinden adamın, lokantanın itibarlı müşterisi olduğu çıkartılabilir ama hizmet üreten iş yerlerinde, hizmet satanların ilk uyması zorunlu kural da saygı ve güler yüz olduğu bilinirse; yukarıdaki önermelerden hangi hipoteze varılacağı, doğrusu kestirilemez. Garson adama yaklaşınca, başıyla hafif bir reverans yaparak hoş geldiniz filan bey, yalnız mısınız? Kaç kişilik masa istersiniz? Müziğe yakın mı olsun, yoksa uzak mı, nasıl istersiniz? Diye sordu. Garsonun bu hareket ve sorularından da adamın buraya sık ve bazen arkadaşlarıyla veya ailesiyle geldiğini, bahşişi kesmediğini, müzik tutkusunun o günkü havasına bağlı olduğunu çıkarabiliriz ama bu gün adamın niye tek ve bakımsız olduğunu izleyerek öğrenebiliriz.
Adam piyanodan biraz uzak, arkadaki küçük masalardan birini seçip, kafana göre bir rakı masası hazırla dedi. Siyah ceketliye. Şef o masalara bakan garsona, teslim etmişti yeni müşteriyi. Adam da:tercihi önceden tanıdığı garsona bırakırken bir ilave yapmıştı. Servis iki kişilik olsun diyerek. Adam sigarasını çıkartırken gözü duvarda ki yazıya takıldı. Sigara salonuna tuvaletin yanındaki kapıdan girileceği, yemek salonunda içilemeyeceği yazıyordu. Adam sol eliyle çenesini sıvazladı, biraz düşünür gibi yaptı ve paketi tekrar cebine koyarken kapıdan orta boylu, beyaz tenli, kumral uzun saçlı, otuzlu
yaşlarda hafif makyajlı, şık giyimli bir cinsi latif girdi. Beyaz ceketliye bir şeyler söyledi. Beyaz ceketli de kadına yol göstererek adamın masasına oturttu. Adam nezaketen ayağa kalktı ve kadının oturmasından sonra o da oturdu.
Adam kadına, rakı içmeyecekse başka bir şey söyleyebileceğini ve hemen konuya girmek istediğini söyledi. Adamın görünüşünden ve sözlerinden yeteri kadar ürkmüştü,hatta içinde kötü şeyler olacakmış gibi bir tedirginlik vardı. Kadın alkol almak istemediğini, zaten çağrı telefonundan beri kendinde olmadığını, konuya bir an önce girilmesinden yana olduğunu, lisanı münasiple adama aktardı. Adam sesini ayarladıktan sonra; kadının gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladı. Kendinden emin ve soğuk bir sesi vardı. Bak güzelim dedi. Sabaha kadar oturup senaryoyu bitirdim. Sana da o jigoloya da başrol var. Aramıza girdiği için ona rol vermeyeceğimi zannediyordun beklide. Seni hala sevdiğim için sana olumsuz gelecek bir hareket de bulunamam. Senaryoyu ilk defa da sana okumamın sebebi beğenmediğin yerler
üzerinde tartışalım, gerekirse çıkaralım diye, dedi. Beş yıl süren seviyeli bir ilişkileri olmuştu, ta ki altı ay öncesi ondan daha genç ve oldukça alımlı, bir erkeğin aralarına katıldığı günlere kadar. Genç kur yapmasını iyi biliyor, hiçbir fırsatı da kaçırmıyordu. Kadınlar beğenilerin sık tekrarlanmasından mutlu olduklarından; kadının kalbi de yavaş, yavaş ona doğru kaymıştı. Hem senarist hem tiyatronun büyük ortağının, gözü önünde sevgilisi partner değiştiriyordu. Çok kıskanç olduğunu, bu ilişkinin bitmesine kolayca evet demeyeceğini, her şeyi yapabilecek durumda olduğunu defalarca kadına ima etmişti. Kadın son aylardaki bakışlarından ve soğuk davranışlarından tedirgin, hatta korkar olmuştu. İçi içini yiyor ama kimseye, sebebi ortada olmayan bir korkudan bahsedemiyordu. Kadın bu yakın ilgiden de şüphe ediyor, merakla senaristi dinliyordu.
Kadın tedirginliğini belli etmemeğe çalışarak, bu ince düşüncesinden dolayı senariste teşekk etti. Adam, rica ederim sevgilim bu da bir şey mi? Senin için yapmayacağım şey yoktur derken, kadının gözlerine tehdit dolu gözlerle bakıyordu. Adam sevgilim sözünü, kadından vazgeçmediğini hissettirmek
amacıyla kullanmıştı. Bu da kadının tedirginliğini artırmaya yetmişti. Adamın ne kadar ileri gidebileceğini kestiremiyor, içinde evhamlar büyüyordu. Sesini tatlılaştırarak adama peki okumayacak mısın, senaryoyu dedi. Adam ezbere anlatacağını, noktasına kadar aklında olduğunu söyledi.Bunun üzerine kadın, garsondan bir küçük beyaz şarap ve peynir tabağı istedi.Garson siparişleri getir meye giderken, adam da senaryoyu anlatmaya başladı.
“Yardımcı roller hariç, üç ana rol var. Aynı kadını seven iki aşığın, birbiriyle olan çatışması üzerine kurulu bir oyun. Kadın yıllar sonra başka birisini sever. Yıllarını kadına vermiş ve deli gibi seven kıdemli aşık giderek, kadınına tekrar sahip olabilmek için genç aşığı, ortadan kaldırmanın tek yol olduğu, sabit fikrine saplanır ve aşığı ortadan kaldırmanın planlarını yapmaya başlar. Adam cümlenin sonunda ara vererek, içkisinden bir yudum alırken de sözlerin, kadın üzerindeki etkisini görebilmek için gözlerini ondan ayırmıyordu. Kadın şarabı yarılamış içinde hafifsenmeyecek bir korku büyümeye başlamıştı. Adam peçeteye dudaklarını sildikten sonra anlatmaya devam etti. Zamanla paranoya içinde ikisinin de ceza landırılması gereğini duyumsar. Kadının ona dönmemesi üzerine öyle bir plan yapar ki, hem adamdan kurtulur hem suç kadının üzerine kalır. Böylece kadın da hak ettiği cezayı bulmuş olur. Şarabın da etkisiyle yanakları pembeleşen kadının aslında heyecandan kızardığını, adam gayet mutlu seyrediyordu. Kadın şarabından bir yudum aldıktan sonra; cesaretini toplayarak adama bir şey sorabilir miyim canım? dedi. Adamın hemen, hemen iki aydır duymadığı sözdü bu. İçinden yola geliyor galiba diye düşünürken, dışından tabi güzelim, ne istersen sorabilirsin dedi. Peki, kadın neyle, nasıl suçlanıyor? Oyunda nasıl demek istedim canım deyince adam hemen cevap verdi. Genç aşık kadının evinde ölü bulunuyor, kadında uyku hapı alıp yattığından cesedi polislere açıklayamaz ve şüpheli tek sanık olarak tevkif edilir. Kadın içinden ben senelerdir uyku hapıyla yatarım, ayrıca evin anahtarını geri almadım. Şimdi de isteyemem, diye düşündü. Peki canım diye devam etti kadın -ki canım sözcüğü üçüncü defa geçiyor ve senarist bundan zevk duyuyordu- genç aşık nasıl ölüyor? Devam etti adam, damarlarına şırınga ettiği aşırı doz morfinden, gerçi kadının kolunda da şırınga izlerine rastlanıyor. Kendisi eroin kullandığı için bulmakta zorlanmayacak. Biz yatınca anahtarla eve girip planını uygular diye düşündü kadın.
Adam kadının üzerindeki etkiyi gördükçe zevkten sarhoş oluyordu. Epeyce de içmişti, kadının ona yalvarır gözlerle baktığını görüyor ve son darbeyi vurmak için fırsat kolluyordu. Kadın daha atik davrandı. Hadi canım içkini bitir de kalkalım, sizin evde birer kahve içip, oyun üzerine tartışırız dedi. Adam kaleyi düşmandan geri almanın zafer sarhoşluğu içinde hesabı ödeyip, kalktılar. Sarmaş dolaş arabaya binip senaristin evine doğru, karanlıkta gözden kayboldular.
İki gün sonranın gazetelerinde; pekte göze batmayan şöyle bir haber vardı.”Şehrimiz tiyatrocularından ve senarist filanca, polisin verdiği bilgilere göre dün akşam evinde, aşırı doz eroin almaktan ölü olarak bulunmuştur.”
Yılmaz sayiner
Dede EfendiKayıt Tarihi : 6.6.2009 23:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tamamen kurgudur.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!