Küçük yaşta sattılar sizi;
Anan ölmüştü Makbule,
Ablan vardı senden büyücek,
Baban vardı insafsız,
Baban vardı namussuz.
Sattı sizi beşer bine.
Hamo büyüttü sizi,
Onun kızı oldunuz.
Birgün çıkageldi baban,
Ablanı kaçırdı,
Götürdü tel duvarların ardına.
Orası suriye'ydi,yabancı ülke,
Bir daha sattı koyun gibi.
Şimdi sen büyüdün,serpildin,
Yine geldi baban
Çaldı jandarmanın kapısını,
Dedi'Kızım çalınmıştı yıllar önce,
burada Hamo'daymış'
Seni getirdi jandarmalar,
Ne masumdu duruşun.
Alıcı kuş gibi bakıyordu baban
Sen kızdın, bağırdın, küfrettin,
Ama o babandı, öz baban
Alacaktı,satacaktı seni de.
Oy Makbule'm,
Bahtı karam,kadersiz çocuk.
Oy zalim baba...
Sen de satılacaktın;
İki kez,üç kez,dört kez...
Çeşit çeşit insanlara.
Para uğruna kirlenecektin,
Sokaklarda,yıllar sonra
On liraya kadar düşecektin
Düşen ya..............................
5 Şubat 1974
Kayıt Tarihi : 12.1.2007 00:01:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
O tarihlerde yaşanmış bir olay,Bilmiyorum hala yaşanmakta mı?
![Şadi Ünal](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/01/12/oy-makbule.jpg)
Öncelikle Makbule şiirime yazdığınız yorum için teşekkür ediyorum. Sizin Makbule ile benim Makbule çok farklı gerçekten. Ancak Oy Makbule şiirinizle örtüştüğünü düşündüğüm 'İkizime Mektup ' şiirimde aynı konuyu işlemiştim.
Bizzat ikâmet ettiğim bir çok yerde münferid de olsa, kız çocuklarına sevgisini, ilgisini esirgeyen ebeveynlere şahit oldum. Yaklaşık bir yıl önce kaleme aldığım bu şiirimi, bırakın hakkını aramayı, bir mal, bir eşya gibi satılmalarına gıkını bile çıkaramayan ve bunu kader görüp kabullenen kızlarımızın duyguları, düşünceleri olarak değerlendiriyorum.
İnşallah duygularına tercüman olabilmişimdir.
İkizimden Mektup
Önderim,
Selam eder, öperim.
Bir sene oldu ayrılalı,
Yani gelin olalı!
Dayı oldun üç gün önce,
Müjdemi isterim.
Bir kızım oldu,
Adını 'Gülsün' koydum.
İstiyorum ki Gülsün,
Benden farklı büyüsün.
Ağlamasın benim gibi,
Gülsün,
Hep gülsün...
Önderim,
Bugünlerim; tıpkı dünlerim,
Bitmeyecek mi kötü günlerim?
Güya kardeştik,
İkizdik ikimiz!
Et ile tırnak gibi,
Farkımız;
Ben tırnak! sen et!
Evet,
Sebebi cinsiyet...
Annem seni doyurur,
Artarsa bana verirdi.
Bizde çocuklar böyle emzirilirdi.
Ne şefkatle bakan,
Ne sevgiyle yanağımı sıkan oldu,
Sana 'Önder',
Bana ' Yeter ' dediler.
Ne bayramlığım oldu,
Ne bayramlarım...
Lavaş ekmeğe tereyağı,
Köy yumurtası, yoğurt kaymağı,
Sanaydı,
Sevgilerin en sıcağı.
Bana hep ' Terbiye Dayağı'...
Suçum neydi? Neden?
Neydi kederi kader eden?
Offf...karabahtım!
Ben kime ne yaptım?
Önderim,
Üzmesin seni bu satırlarım,
Unutmadım, hatırlarım...
Evcilik oynardık,
Oyuncaklarından oynatırdın,
Yarım yarım!
Ne bileyim işte,
O günlerin hatırası,
Gönül yarası...
İçimi dökmek,
Yüreğine bir tutam sevgi ekmek istedim.
Aman ha!
Kızın olursa,
Sev onu,
Saçlarını okşa,
Öpücükler kondur yanaklarına,
Kucağına al, bağrına bas...
'Kızım' sesini işitsin yavrucak,
Dolsun minik yüreği kucak kucak,
Yabancısı olduğum baba sevgisiyle...
Mutluluğuma hudutlar çekilmişti,
Seninle oynadığım oyunlar,
Saçlarımın tarandığı anlar...
Yüreğimle buluşuyordu,
Annemin saçlarıma attığı her bir örgü...
Sevildiğimi, farkedildiğimi hissediyordum.
Umutluydum...
Bir gün;
Birinin beni sevme,
Bana sevgiyle bakma ihtimali,
Mutlu bir evlilik hayali...
Şimdi o da yok,
Mutsuzum,
Umutsuzum.
Yıllar sonra,
Babamın ellerine tutuşturulan utanç karası,
Başlık parası...
Ben ellisinde bir adamın,
İkinci karısı...
Önderim,
Ondördümde gelin,
Onbeşimde anne oldum.
Otuzunda anneanne olmak istemiyorum,
Annem gibi...
Benden büyük üvey kızım,
Farklı bakıyor bana,
Depreşti yine her bir sızım.
Korkulu, ürkek, titrek...
Bana 'Şey' diyor,
iç çekerek...
Ben ona 'abla'.
Geleceğini görüyor bende,
Ne bana bir ad koyabildi,
Ne de beni bir yere...
Ben anne sevgisine, baba ilgisine aç,
Ben şefkate muhtaçtım,
Bunu bir sana bir de Allah'a açtım.
Açlıkla geçti günlerim,
Bu benim kaderim.
Hiç sormazlar mı beni?
Ne yaparım?
Ne ederim?
Ben yine öyleyim,
Eskisi gibi,
Hiç Konuşmam,
Hep dinlerim...
Önderim,
Belki de böylesi,
En iyisi...
İyi ki sakındılar sevgilerini,
İyi ki eve geldiğinde;
Boynuna atladığım,
Sarılıp öptüğüm bir babam olmadı!
İyi ki koynuna sokulduğum,
Kokusunu içime çeke çeke uyuduğum bir annem olmadı!
İyi ki alıştırmadılar,
İyi ki şımartmadılar...
Şimdi ne yapardım ben onlarsız...
Dayanabilir miydim?
Babasız, annesiz, kimsesiz...
yapabilir miydim?
El evinde,
El koynunda;
Sevgisiz...
Önderim,
Kusura bakma,
Hatta özür dilerim.
Gülsünüm uyandı,
Ben sonra devam ederim.
2005-Taşova
Fesih Aktaş
Hamo büyüttü sizi,
Onun kızı oldunuz.' insanlarımız mutluluğun parayla eşdeğer olduğu kanısını yüz yıllardır yaşarlar.bunu tüm tezlerime dayanarak söylüyorumki paranın hakimiyetine girmiş insanların yüzde ,yirmisi mutlu yüzde,sekseni dağılmış. varlıkta mutsuz insanlar.sürekli para kazanma arzusu ve daha iyi yaşam mücadelesi içinde ailesinin içinde bulunduğu ruh halini unuturlar.uzun oldu belki ustam kusura bakmayın.elinize sağlık.saygılar
TÜM YORUMLAR (44)