Oud Şiiri - Feridun Benden

Eylül geride kaldı,
son yaprak da
seçti ayrılığı, çıplak dalından!

'Küllî men aleyhâ fean! '

bukağılık idi yaşam:
ah bırakılmış
yılkıya ihtiyarlığım!
geçmiş yıllar, rast makamı
si bemol, fa diyez!

'Şarap tadı var bağbozumu
dudaklarında sevgili yâr'

dinliyorum seslerin
günbatımı renklerini
soğuk ve ıssız sahilde.

la, kaba dügâh:

'Ah yine o menekşe gözler aralı'

fırtınalı bir gece,
alıyor sahne,
çakal sesleri fon müziği
ve sevgiliyle
yinelenen son kavga.

do, kaba çargâh:

arızasız çıkışı var da
inişi kuşkulu makam;
'Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden'

Haşim'dir bu.
ama Neyzenbaşı Derviş Mustafa
döşemiştir yollara
Devr-i Revan bir peşrev
gülle ağırlığında.
ve ayrılış evden
çınlatır kulakları:

'bekâra karı boşamak! '

arada kaba buselik vardı ya:

'Bana bir aşk masalından şarkılar söyle'

bir baş eğmesiyle
antik vazoyu kıran nesne,
pencere
camlarının çılgınlığı
dışarda susturdu fırtınayı!

re, yegâh

'Ne gülün rengini sevdim
ne de bülbülün sesini'

sisli bir sabah, sonbahar.
eski bir yün atkı
aşağılara akar:

(Attila İlhan 'Mahur beste' ile kitaplar arasından gülümser bana!)

örgüsünü yapan sevgili
düşürür akla
sevinçli günleri.

mi, hüseynîaşiran:

'Alınyazımsın nasıl sileyim
gel bu sevdâda suçlu arama'

kış güneşi,
bir ayakçı meyhanesi
herkesin başı önde,
neden ki!
birer dilim pastırma ve peynir
domates ve salatalık
bitirdi yetmişliği.

fa, acemaşiran:

'Bir tesellî beklerim gönlümdeki bin Yâreye'

'Kar Musikisi'dir zaman.

'Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş.
Eşini gayb eyleyen bir kuş gibi kar.'

Cenap Şahabettin'i ansıtan.

sol, rast:

'Ağlasam her l^hza hakkım yok mudur? '

bastırmıştır iyiren iyiye kış,
Zebercet yalnızlığıdır bendeki,
soğuk, gri bir yatak,
sevgisiz örtüler
saramaz eskisileyin beni.

la, dügâh:

'Ah yine o menekşe gözler aralı'

doğa uykusunda gerinir,
ilkyaz sarsar sevgilisini
çağla çiçekleri pembe,
ardından patlar erikler beyaz,
çağıldar derenin suları,
döker dağlar ak saçlarını,
sevgilinin yeşil gözleriyle
bezenir ormanlar
ya insanlar!

si, buselik

'Firakınla perişanım
sana olsun fedâ cânım'

unuttuğum öpücükler hani?
kıyı boyunca ve dağ başlarında
sevişmelerimiz!
bir köylü kadının
basit, ahşap sığınağında
çaydanlığa demlenmiş ılık çay?
bakışların okşar tepeleri
kayalara oyulmuş
Oidipus gözlü mezarlar!

ilbahar yağmurları
yalnızlığı kanatır
ruhum bir ittir sokaklarda
gezinir, dolanır, gömülür içine
kimsesizliğimin!

udun birbuçuk oktavlık
dizisinden bunlar,
ikibuçuk oktavlık seri
şaşırtır hepimizi.

süslenir ana notalar:
koma, bakiye
ve bunlara benzer
mücennepler, tanini,
bemol ve diyezleriyle
akar şarkılar!

'Ağla çeşmim eski lezzet kalmamış peymânede'

gel anlat bana
ne yaşanılır
ihtirasın pembeliklerinde!

'Akşam dönüşü geçtim o esrarlı bağından'

kalmadı anlatılan bağ
ne adalarda
ne de hicrangâhta.

'Akşamın olduğu yerde bekle diyorsun, gelmiyorsun'

unuttum hangi akşamdan
bahsediyorsun?

'Ay öperken suların göğsünü, sâhilde yıkan'

ah hangi çıplaklık ki o,
düşlerini gördüğüm
koynuna sığmayan gece.

'Ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehir'

öyledir,
geçince zaman
bilmediğin fa! ?

hepsi hüzzamdan anılar.

örenler yaşanır
dalgın bakışlarımda
ve udumun
mızrap vuruşlarında...

'Şarap tadı var bağbozumu
dudaklarında sevgili yâr...'