Otuzbeş Yıllık Arkadaşım (ııı) Son

İbrahim Halil Demir
2035

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Otuzbeş Yıllık Arkadaşım (ııı) Son

Gün henüz yeni batmıştı,
Ve ben çok yorgundum.
Gece kıyafetimi giyecek mecalim bile yoktu
Hiç de rahat olmayan kanepemin üstüne uzandım,
Gözlerim açılmıyordu yorgunluktan,
Tam derin bir uykuya dalmak üzereyken,
Eski tip telefonum aniden çaldı.
Ve benim korkumdan kalp atışlarım,
Öylesine düzensiz atmaya başladı ki
Sanki kalbim yerinden fırlayacaktı.
Ahizeyi alır almaz “tanık bir ses alo”dedi.
Yorgunluğum ve uykulu halimden dolayı,
Hiç te bana yabancı olmayan bu sesi,
Tanımakta biraz zorlandım.
Ama neyse ki bu benim otuzbeşyıllık arkadaşımın sesiydi.
Sesi titriyordu, sanki kötü bir şeyler olmuştu.
Biraz haspihal eder etmez”çok sıkıldığını,
Sıkıntıdan dolayı bunalıma girdiğini, ne yapacağını bilmediğini,
Muhakkak görüşmemizin gerektiğini”söyledi.
Ben de ayakta duramıyor olmama rağmen,
Onu kıramayıp görüşme isteğini kabul ettim.
Buz gibi suyla yüzümü yıkayıp evden çıktım.
En yakın durağa doğru bitkin bir şekilde ilerledim.
Birkaç dakika bekledikten sonra beni ona direk götüren,
Otobus geldi.Binmekte bile zorlanıyordum.
Tek kişilik bir koltuğa otur oturmaz gözlerimi kapadım,
Uyumayı denedim, zira iki saate yakın bir yolculuk,
Beni bekliyordu.Bacak bacağın üstüne attım.
Gözümü açtığımda inmeme iki durak kalmıştı.
Demek ki epeyi uyumuşum, ama yerimin rahat olmayışı,
Beni perişan etmişti.Evet nihayet ineceğim durağa geldim ve indim.
Birkaç bedensel hareket yapıktan sonra kendime geldim.
Otuzbeş yıllık arakdaşım yıkık dökük evin penceresinden,
Yolumu gözlüyordu.Beni görür görmez hemen kapıyı açmaya geldi
Kapıda öylesine muhabbetle kucakladı ki beni sanki bağrını yarıpta,
Beni içine sokacak gibiydi.Gözlerine bakınca hemen yaşlar akmaya,
Ve o davudi sesi titrek bir çocuk sesini andırmaya başladı.
Beni öylesine kucaklamıştı ki ayrılmak istemiyordu sanki.
Ellerimle sırtını sıvazladım ve nihayet karşılıklı oturduk.
Gözleriyle çok şey anlatırcasına gözlerimin içine bakıyordu.
“Acmısın”diye sordu Ac olduğum halde evet acım diyemedim çünkü,
Evinde belki de bir misafire takdim edebileceği bir şeyleri yoktu.
Hemen “bir demli çay yapacağını ve Allah ne vermişse yeriz” dedi.
O bu tür hazırlıkları yaparken bende onun bu gariban halinin,
Ne olacağını ona nasıl yardım edebileceğimi düşünüyordum.
Çay demlenmiş ve dünden kalma biraz zeytin biraz otlu peynir,
Ve biraz da yağda kavrulmuş biber salçasını sofraya getirmişti.
Çünkü o da bende yağda kızartılmış biber salçasını çok seve seve yerdik.
Hatta doğruyu söylemek gerekirse bunu benden öğrenmişti.
Hem atıştırıyor hem tavşan kanı çayı yudumluyor hem de bu hayattan,
Kurtulmanın yollarını birbirimize anlatmaya çalışıyorduk.
Uzun bir dertleşmeden sonra “bu hayatın bize göre olmadığını,
Bu tür metropollerde yaşamanın bizi genç yaşta ihtiyarlattığını,
Zira buralarda ahde vefanın kalmadığını, her şeyin maddiyat olduğunu,
Buralardaki nimetlerin kesinlikle bizleri hiç mi hiç mutlu etmediğini,
Ve ne pahasına olursa olsun kendi köyümüze kendi kasabamıza,
Birgün önce gitmemiz gerektiğini, zira buralarda ölümün, mezara definedilmenin,
Bile insanın sevdiklerine çok meşaket verdiğini' konuştuk.
Ve hemen birlikte götürülebilecek ne varsa paketleyip derhal buraları,
terk etmeye karar verdik.Bu buluşmamızdan bir hafta sonra,
Memleketimizin yoluna koyulduk.Yol bitmiyordu sanki.
Doğup büyüdüğümüz topraklara yaklaştıça hulkumuz biraz daha genişliyor,
Suratımızdaki tebessümler artıyor ve resmen mutluluk yüzümüze yansıyordu.
Nihayet otobüsümüz son durağa yetişine sabırsızca indik
Ve ikimizde üçer kere yeri öptük “oh be dünya varmış' deyip tekrar kucaklaştık.
Evlerimize giden yollar aynıydı Son beşyüz metre kala ayrılıyordu.
Yol ayrımına gelince birbirimizin gözlerine tekrar doyasıya baktık el sıkıştık.
Ve hem istiyerek hem de istemiyerek ayrıldık. Zira ailelerimizin dönüşümüzden
Haberleri yoktu ve biz sürpriz yapmak istemiştik. El sallayarak birbirimizden uzaklaştık
Ve kısa bir zaman sonrada çaylarını içmeye doyamadığımız Gazi Ali amcanın,
Çayhanesinde buluşağımızı kararlaştırdık.
074/2006

İbrahim Halil Demir
Kayıt Tarihi : 7.4.2006 10:03:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!