OTUZ GÜNÜN VAR...
Oturduğum yerde, öylece kalıverdim,
küçüldüm, eridim, azaldım, kayboldum...
Gözbebeklerim kapkaranlık,
kirpiklerim, mapushane parmaklığı,
bakışlarım, karanlığıma mahkum,
her taraf KARA,
korkularım benden korkuyordu sanki,
bebeğim geldi, aklıma birden,
aklımda, bebeğimin sesi, ANNE ANNEEE...
kulağımda bir ses, "OTUZ GÜNÜN VAR..."
kalbimde bir ses! "ALLAHUEKBER"
çıldırasıya, haykırasıya,
konuşmak istiyorum, ağzım mühürlü,
dudaklarıma prangalar vurulmuş sanki;
konuşamıyorum...
binlerce kez, aynı kelimeleri duyuyorum,
OTUZ GÜNÜN VAR, ANNE ANNE, ALLAHUEKBER,
sesler, sorulara bırakıyor,
beynimde kendini...
bebeğim, YA eşim, koca çınarım ne yapar?
nedendi bu sorular...
beynimde kasırgalar esiyordu,
gök sanki kalbimde...
kalp atışlarıma yıldırımlar, düşüyordu..
ne oluyor bana diyorum, yine bir soru...
SORULARR! her bir yanıma çarpıyor,
çılgın okyanus dalgaları gibi,
bir soru daha ekleniyor,
onu, ben gibi kim sever?
ve bir tane daha...
ağlayınca kim kucağına alır?
köpek balıklarının dişleri,
kalbime geçiyor; sanki,
bir soru daha... kim göğsünü verir? KİM?
ne oluyordu bana...ne oluyordu...
bir tiksinti geldi, çıldırıyorum,
iğreniyorum kendimden, içimde mikrop,
göğsümü yiyor sanki,
bedenimi adeta kemiriyor...
göz bebeklerimin karanlığına,
şimşek çakar gibi,
bir soru daha ekleniyor,
kirpiklerim kopuyor sanki,
özgürlüğüne kavuşan bir soru daha,
hızlı hızlı, beynime düşüyor,
bebeğime, nasıl süt verebilirim?
sorular sorular...
eşim YİNE aklıma geliyor, koca çınarım,
ben senin için "bebeğim için, yaşıyorum"
karanlığıma, güneş gibi doğuyor CÜMLESİ
koca çınarım, derin bir nefes alıyorum,
birden güneş kayboluyor,
NEFESİM kesiliyor...
prangaları parçalıyor dudağım...
kendi kendime, senden çok sevmiş,
illet beni, evladımdan ayıracak,
sevginden koparacak kadar...
küçük dilimi koparırcasına tekrarlıyorum
yerimden kalkmak istiyorum,
zaman yok oldu sanki,
hiç bir şey hissetmiyorum,
uyuşmuşum, ayaklarım yok,
bedenim yok, ruhum ölü...
beynimin içindeki sorularla, baş başayım
beynimin içinde,
azrail tavla oynuyor, sanki...
zarlar kafatasıma vuruyor...
hep yek, hep yek...
milyarlarca insan arasından,
benimi buldu? soru, soru, soru...
karşımda, sadece sisli bir yüz,
otuz günün var...
yüzünü görüyorum, fakat konuşamıyorum,
otuz gün deyişi, beynimi kemiriyor,
ölü ruhumda dolanıyor kelimeler,
öleceğin günü bilmek, tek tek saymak...
ne kadar hızlı gecer, bu günler diyorum,
dünyada, böyle bir hız olmayacağını,
düşünmeye başlıyorum...
BİRDEN! gülüyorum...
çocugumu aldıgım ilk gün,
aklıma geliyor; odaya eşim giriyor,
kucağında bebeğimi getiriyor...
yine sorular...
canlı canlı patlıyor beynimde...
bebeğim nerde?
toprağımın üstünde mi yatacak?
kucağım bir mezar sanki...
ben çocugumun okula gittiğini
göremeyecekmiyim?
ekmeğine saralle süremeyecekmiyim?
her gece yatmadan,
bir bardak süt veremeyecekmiyim?
kara toprağımın üzerindemi,
kahvaltı yapacak?
üstünü kim örter?
ben ölmeyi değil, bebeğimi düşünüyorum,
YA çocugumu, cami avlusuna, bırakırlarsa
YA DA yetimhaneye; ama yok,
koca çınarım, kıyamaz ona,
derin bir nefes alıyorum yine,
öleceğin günü beklemek,
beklemek sözü, her bir tarafımda,
her harf hücrelerimde cirit atıyor sanki
hanımefendi! diye bir ses, irkiliyorum!
gözlerimi açıyorum, deliriyorum,
az önce masasında, otuz gün diyen doktor
şimdi ameliyat masasında,
yukarıdan bakıyor bana;
bana ne oluyor, ne oluyor...
otuz koca gün vardı, zaman nereye gitti?
kafatasım yok, beynim boşlukta sanki,
bebeğim halen kucağımda,
masadan kalkıyorum,
göz kapaklarımı, kapatıyorum,
bir ağlama sesi, gözümü açıyorum,
gözümün beyazı yırtılırcasına,
göğsüme çocuğumu götürüyorum,
emzirmek için;
bebeğimin ağzı, açık kalıyor,
hadi kuzum EM diyorum,
elimi atıyorum, göğsüm yok,
elimi göğsüme atıyorum, tek bir göğüs,
kadınlığım yok; ne oluyor bana?
bir soru daha, bir soru daha...
gözlerim yavaşça kapanıyor...
sanki bakışlarım, ölü ruhum, bedenim,
uçurumlardan düşüyor,
o an ALLAHım ALLAHım, diye haykıyorum,
bir ses yine, Anne Anneee...
ve onu kapatan ezan sesini duyuyorum,
gözlerimi açıyorum, gözyaşlarım
dalga dalga vuruyor kalbime,
HER zerreme fışkırıyor...
üstümde tahtalar, ailem yok,
bebeğim, koca çınarım,
sevdiğim insanlar, hiçbiri yok...
mezarımdayım gözyaşlarımda, boğuluyorum,
yanımda bir ezan sesi
ve beni yiyen kanserrrrr...
uyan uyan! diye bir şamar iniyor yüzüme
birden! açıyorum gözlerimi,
karşımda doktor,
dudaklarında, otuz günün var...
OTUZ GÜNÜN VARRR...
Kayıt Tarihi : 22.10.2018 02:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!