ve kırışıklıklar, ellerimde, dudaklarımda
ve alnımın ortasında haykırıyor bana
geçiyor vakit, ellerim hala sıcak
hala altı yaşımdaymış gibi bakıyorum
ve onbeşimdeymiş gibi mutluyum
ama otuzumda tüm yaşadıklarım
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Her yaşta yapılması gerekenler vardır...Zamanında yapıldıklarında güzeldirler...Kalıcı olan şey bedensel görünümümüz değildir...O her gün değişir...Ama sevgi,aile;örneğin kızınızı sevmek...gibi değerler hiç değişmezler...Ama şairce duyuşlar ve düşünceler de konusu ve şekli ne olursa olsun dile getirildiklerinde güzeldirler...Tebrikler..
çok samimi bir anlatım ,kutlarım. güzel imgeler de bulmuşsun..başarılar...
ekrem bozkurt
cok güzel...cok güzel ve sirin... üc bes onbes ne derki sanki... ama is kizimi oglumu sevmeye derken biraz durakliyorum, öncelik onlarin, hep sadece onlarin... önceden düsünülmeydi, ip mi atlayayim, top mu oynanayim, ama sonrasinda kiminle oynayacagim peki demek de var, ama cocuk oluncaaaaa.... olmayanlar böyle zir zir eder rahat rahat... allah anali babali, cevresi buram buram sevgi dolu cicekliklerle, güllerle dolsun kizinizin, kizlarimizin, cocuklarimizin... gökten bir tane de benim kucagima düssün, veya leylekler getirsin, onu da kabul ederim... masallarda da cocuk olabiliyor, galiba onlar da benim cocuklarim olmaya cabaliyorlar... tebrikler...cok güzel dizelerdi...
Çok güzel vede anlamlı yorumlanmış,bir o kadarda güzel bir şiir olmuş.Tebrik edrim.
Mürsel Adıgüzel
ooooo dur bakalım daha kırk var..:))) Sevgili Erdoğan hiç bir şey için geç değildir bence ve içinden geleni yapmalı insan. Şiirin harika olmuş kutlarım..:)
Kızına sevgiler..:)
'hala zor mu ip atlamam?
ya da seksek oynamam sokakta
dondurmayı yemem, bir ağacın dibinde ' Hiç de geç değil. Değil otuz, doksan bile olsa geç değil bence. Hele öyle cici bir kızınız varsa. Birlikte oynamak, birlikte koşmak yepyeni gülümseyişlere diyorum. Sağlıklı ve uzun ömürlü bir evlat olsun. Herşeyden önemlisi hayırlı bir evlat olsun. Tebrikler, sevgilerimle.
Otuz yaş ne ki, henüz yolun yarısı bile değil.
Sev doyasıya kızını.Allah uzun ömürler versin.
Saygıyla.
Otuz en güzel çağ. Hiçbirşey için geç değil. Hele sevgi olunca işin ucunda. Yüreğine sağlık. Doya doya sarıl kızına. Allah bağışlasın.
Şiir yazmak duygu işidir.birde şekline dikkat edip anlam yükleyebiliyorsanıuz şiire oıkunmaya doyulmaz yazmış olduğunuz şiirde olduğu gibi.saygı ve muhabbetlerimle...
Otuz yaş nedir kiiiii. Yaşamaya devam. Benim yerime de öpün kızınızı. Tebrikler. Sevgiler
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta