Bir yol düşünün!
Bağrında taş alnında nal izleri olan.
Bahar gelsin.
Taşlar arasında, mor sümbüller açan ve tezekler kokan
O yol!
İniltilerin, cinlerin hayallerin yoludur.
Siz hiç böyle bir yolda yürüdünüz’ mü?
Hayaller, kurduğunuz!
Hiç yolda giderken, korktuğunuz oldu’ mu acaba karanlıkta!
Suların sesinden.
Geceyle oynaşan, ağaçların koyu karanlık gölgelerinden!
Ve!
Guguk kuşlarından.
Fakirlikten, yoksulluktan.
İşte o korkudur, insanı gurbet ellere yollayan.
Diyar, diyar, dolaştıran…
Keşke olmasaydı.
Yollamasaydı.
Pembe hayaller yerine, gerçekler yaşansa!
Sevdalar yaşansa, kavuşmalar olsaydı.
İnsanlar yollarda birbirine şaka yapsaydı, enselerine vursaydı.
Yaşamak belki daha zevkli olur.
Belki’ de, insanları kendi yerinde krallar gibi yaşatırdı.
Olmadı, olamadı.
Evlat!
Yabancı diyarlarda, ölmek zor gelir hasret çeken insana.
Hep doğduğu toprakların düşünü kurar.
Buram, buram hasret kokarken ölüm döşeğinde.
Toprak kokar burnuna.
Memleket toprağının kokusunu duyar.
Ve!
Ölüm tez gelir.
Oturur insanın, hasret yüklü bağrına.
Evlat!
Gurbete çıktıysan dönüşün olsun.
Ekmeğini paylaştığın, komşuların olsun!
Ensene yollarda vuranın!
Arkadaşın olsun!
Sebze meyve yetiştirdiğin, birazcık’ da, toprağın!
Ve bir’ de,
Mezarında, memleket toprağın olsun.
Bunu unutma.
28 Şubat 2017
Antalya
Kayıt Tarihi : 28.2.2017 23:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!