Otogar yalnızlığı..
Dağınık yıllardı, takvimin gösterdiği günle örtüşmüyordu hiç bir insan
Heleki içlerinden bir tanesi kış günü, yaz güneşini giymişti üzerine
Ankaranın anlatılacak belkide, karşılıklı bir iki lakırtı edilecek tek yeriydi otogar, valiz tıkırtıları içinde her günden alacağı olan, daha dudaklarını hiç bir kadın dudağına dayamamış, fırsatı olmadığından değil kendi olmadığından, kendini bulamadığından gölgesiyle yaşardı.
Otobüsten inince sarılacağı yada otobüse binerken el sallayacağı birinin olmamasıydı hüzne bulanmış çay bardaklarındaki lekelere bakmazdı hiç bir falcı, çünkü parmak iziyle bulamazdı DNA 'sı kırılmış adamı, komadan çıkartamazlardı. o zaten kimi kimsesi olmayan otogar yalnızıydı
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta