ne zaman bir otogar düşünsem üşürüm.
esrimiş yağmurlar gelir geçer gözümden
hüzünlü ikindilere bürünürüm,
ve seni kaybolan otobüslerin ardından
ısrarla sallanan ellere düşürürüm!
el dedimde;
saraylar basan bir savaşçıydım saçlarına dokunduğumda,
misak-ı milliye sığmaz hayallerim tutuşurdu.
kendimi bildim bileli hep uzunca susmayı sevmişimdir
fakat saçlarına dokunca durmaksızın anlatırdım;
yetişirdi Asya’nın ortalarında bir kızıl elma,
kaşlarım tien şan olurdu gözlerin garip tuna,
sarar sarmalardık dağlar aşacak yaralı kurdu
ve severdik beraber kurduğumuz sınırlara sığmayan yurdu!
ne zaman bir otogar dönüşü olsam
bütün ceplerimi boşaltır dilenciler!
sonra çöker sabahı olmayan bir akşam
karanlığın içinde dolaşır kadın sesleri
(lanet olsun! ..) hiçbir ağlayış ıslatmıyor gözlerini
hiçbir ses çınlatmıyor gülüşlerini
hiçbir çiçek sen kokmuyor buram buram
ve bilesinki mesul tutuyorum gidişini
bu kadar pis ve lanetli tırnak arasıysam!
olsaydı bir “gitme kal” diyecek fırsatım;
bu kadar kirlenmiş ve ‘keşke’li olmazdım,
gittiğin yol boyunca sabahlara karşı şarampollere yuvarlanmazdım..
Kayıt Tarihi : 21.5.2010 00:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!