Bir sonbaharın aydınlık sabahlarından birinde, yağmurun izleri yeni kaybolmuş, karanlık geride kalmış ve adımları hızlanmıştı. Çünkü kaçırmaması gereken bir otobüs vardı. Evinden 10 dakkalık yürüyüş mesafesinde bir durağa doğru varmaktayken kafasında ve kalbinde dolanan, ulaşılması güç acı veren ama biryandan huzurlandıran bir his. Normalde o saatlerde değilde daha çok güneş tepedeyken çıkardı. Sabah aydınlığında çıkmasının onu sıcak yatağından ve ailesinden mahrum bırakacak bir sebebi vardı. Aklını ve yüreğini kemirip bitiren bi duygu. Ve bazılarının “deli mi lan bu” diyecek, yaptıklarına anlam katamayacak şeyler düşlerken ve yaparken. Adımlarını daha çok hızlandırmıştı hatta ara ara koştuğu ve nefesinin sesini duyacak ve duyuracak kadar hızlandığında hissediyordu.
Her adımda daha bi huzura kavuşurken kendisine kavuşmaya çalışan kişiden habersiz ara ara telefonun saatini gözden geçiren sabırsız şeyler yapan kız sıkıntıdan yorularak durak bankına oturmuştu. Bizim çocuk çamurlu sulara bastığından habersiz kavuşacağı ana koşarken etraftan anlamsız bakışlar dolanıyordu. Bakışlardan kaçarak anlık huzurun beklentisi içinde daha da hevesleniyor ve adımları sertleşirken yüreği yumşuyordu hasretinden. Aklından geçmiyor değildi “ya olmazsa göremezsem, ya dikkatini çekemezsen bir gün daha nasıl beklerim o anı nasıl düşlerim, gözlerinin hasretine nasıl dayarım bilmem” diye aklını kurcalarken görmüştü durağı içinden dışa vuracak kadar bir “ohh” der. Az kalmıştı, yüzünde güzel bir tebessümle varmıştı. Durağın camlarına yorgunluktan dayayıvermişti kendini. Onun bi durak önce bindiğini umut ederek saatini gözden geçirdi ve ikinci “oh” sesi duyuldu. Otobüsün geleceği ufka bakarak bekleme sırasının ona geldiğinin farkına varmıştı. Otobüsün kırmızı kenarını gördüğündeki yüz ifadesi dünyalara bedeldi. Yavaş yavaş durağa yaklaşırken tıs sesiyle beraber huzura kavuşmuştu. Camdan görünen siması bütün yaptıklarına değecek kadar vardı belki de daha fazlası.
Elini cebine gezdirerek bileti arıyordu ve unutmadığını umuyordu. Bilete serçe parmağını dokundurduğunu hissedince ufak bir ferahlık gelmişti. İlk o binmek istiyordu ve onu görüş acısana alacak yeri seçmeliydi. İyi bir manevrayla binip biletini göstermişti. Ve bitmesini hiç istemediğini hep sürmesini istediğio ana kavuştu. Belki de saniyenin bilmem kaçta biri kadar gözleri kesişmişti. Hayatının o anda durmasını hiç bitmemesini istemişti. Ne vardı ki olsa, hep yanında olsa, şu elime dokunsa baksa gözerime kalbini görse, kavuşsa güzelliğine, huzurunu bulsa. Hep yolda sokakta peşinden koşuşturmak zorunda değildi ya. Bilse onu ne kadar sevdiğini fena mı olurdu.
Yerine oturmuştu tam isteği gibi onun güzel gözlerini görebilecekti tüm yolculuk boyunca. Hiç bitmesini istemediğini bir yolculuk olacaktı. Otobüs kalkarken hissettiği heyecan derdini kederini unutturmuştu. Dermanı iki koltuk ötedeydi ama hayatının en uzun yoluydu onun için.engellerini her saniye geçerken bitiş çizgisine göğüslerini dayamak, atacağı en zor adım olacaktı ama olacaktı eninde sonunda yüreğini ferahlatacaktı. O an geldiğinde aşkı tadacaktı, huzura kavuşacaktı. Daha ne isteyebilirdi ki yüce yaratandan.
Anormal şeyler normalleşirken bir yolculuk daha burda bitmişti. Hayatın bu otobüs yolcuğundan ibaret olduğunu o anın hayallerini süslendiği vakit yarım kalmış hikayelerini tamamlamalıydı. Gerisine bakarak son anını yaşarken herkesin yapması gereken şeylere dönmeliydi ve ders notlarını çıkarır boş boş bakar anlamsız şeylere.
Hakan ERDOĞAN
Hakan ErdoğanKayıt Tarihi : 16.5.2012 07:02:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hakan Erdoğan](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/05/16/otobus-duragi-8.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!